Her ÅŸey yalan her ÅŸey balon

Güncelleme Tarihi:

Her ÅŸey yalan her ÅŸey balon
OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 24, 2005 00:00

Sizin hiç yakın bir arkadaşınız CumhurbaÅŸkanı oldu mu? Benim olmadı, o yüzden nasıl bir duygu bilmiyorum, merak ediyorum. Bu duyguyu yaÅŸamış birine, Cengiz Çandar’a soruyorum, yakın arkadaşı ‘ekselans yoldaş’ Irak’a CumhurbaÅŸkanı oldu. Onun hakkında baÅŸka ÅŸeyleri de merak ediyorum. Cengiz Çandar’ın hayatı merak edilmeyecek gibi deÄŸil ki. Ben bir kendi hayatımı düşünüyorum, yani kendi kuÅŸağımın hayatını ve benden sonrakileri; bizim hayatımızda çok da fazla yaprak kımıldamıyor. Oysa o adamın ve adamların kuÅŸağının hayatı, ben diyeyim roman, siz deyin film. Her sayfası baÅŸtan aÅŸağıya macera. Dokularında var bu macera duygusu. Ortamı da müsait bulunca azmışlar maÅŸallah. Cengiz Çandar, döneminin nevi ÅŸahsına münhasır tiplerinden biri. Eski Marksist, profesyonel devrimci, Filistin direniÅŸ hareketinin üyesi, gazeteci, dış politikacı, OrtadoÄŸu ve DoÄŸu Avrupa uzmanı, bir dönemin kahramanı, bir dönemin vatan haini ve döneÄŸi. YaÅŸadıklarını anlatması yetiyor. O alıntılardan ziyade, yaÅŸadıklarıyla konuÅŸmayı seviyor. Teferruatlı anlatması uzun sürer. Ä°yisi mi özetini aÅŸağıda okuyun. Kendi deyimiyle bu ‘iyi kalpli çıkıntı’yı tanıyın...Solculuktan uzaklaÅŸtığınız dönemde Türkiye’nin parmakla gösterilen döneÄŸiydiniz. MÄ°T ajanlığından Amerikan casusluÄŸuna kadar her türlü suçlamayı göğüslemek zorunda kaldınız. Ãœstelik tüm bunlar olurken yalnızdınız. Bu travmayı nasıl aÅŸtınız?- AÅŸtığımı kim söyledi? Tüm bunlar bende aşılması imkansız bir burukluk bıraktı... Ben de bunlar vız gelir tırıs gider diyeceksiniz sandım...- Hayır. Derim kalınlaÅŸtı ama bu, üzülmeme engel deÄŸil. Hálá üzülüyorum. Ne var ki, bu tür iftiralara maruz kaldığım için, pozisyon deÄŸiÅŸtirmiyorum. Arnavut kanı var bende, inadımdır. Bir de tabii Filistin yılları, inançlarıma sadakat anlamında, bende müthiÅŸ bir özgüven yarattı. Tüm bunlar çeÅŸitli saldırılar karşısında dağılmamı engelliyor. Ama nereden bakarsanız bakın, bir toplum içinde yaşıyoruz ve o saçmalıklara inanan bir sürü insan var. En büyük burukluÄŸum 28 Åžubat döneminde maruz kaldıklarımdı. Andıç, bunların zirve noktasıydı. Çünkü kendi devletimin içinden geldi. Ben onu yenemem, alt edemem. Böyle bir ÅŸeyin altında kalmak ağır bir ÅŸey. Babamı o sene kaybettim. Onuruna düşkün bir adamdı, oÄŸluyla da övünmek isterdi. Gerçi bana inancında bir sarsılma olmadı ama beni bebekliÄŸimden beri tanıyan en yakın arkadaÅŸları, ‘Cengiz’in böyle biri olduÄŸunu hiç bilmezdik. Allah Allah hiç de öyle bir çocuÄŸa benzemiyor!’ filan demiÅŸler...Nasıl bir çocuÄŸa benzemiyor...- PKK’dan para alacak! Bu ithama maruz kaldığım için babam mahvoldu, eridi gitti. Ä°stemeden de olsa, son aylarında ona bu duyguyu yaÅŸatmış sujeyim. Tabii çok sarsıldım. O günden bugüne, duygu dünyamda nihilizme doÄŸru hareket ettim: Her ÅŸey balon, her ÅŸey yalan. Bizim kültürümüzde insana jilet attıran dizeler vardır ya, o duygu geldi açıkçası...Bütün bunlarla mücadele ederken en çok kim size devam etme gücü verdi?- Karım Tuba. Anlatılan o adamın, ben olmadığını bir ben biliyorum, bir de o... Nasıl yani? En yakınlarınız bile sizden şüpheye mi düştüler?- Şüpheye düşmek deÄŸil, daha kötüsü. Bir sürü insan suçlamaların gerçek dışı olduÄŸunu biliyor. Ä°ftira atıldığının bal gibi farkında. Ama etrafını boÅŸaltıyorlar. Vebalı muamelesi görmeye baÅŸlıyorsun. Oysa, o insanların bir kısmı o iftiraları çürütecek belgelere sahip. Ama çıkıp konuÅŸmaya korkuyorlar. Kimi mahcup bir ÅŸekilde ‘Kusura bakma’ diyor, kimi kafadan arazi oluyor. Hazin bir görüntü...28 Åžubat’ta ‘ezik bir looser’ gibi mi hissettiniz kendinizi, ‘deÄŸeri anlaşılmayan bir kahraman’ gibi mi...- Ä°kisi de deÄŸil. Tam anlamıyla bir Dreyfus gibi hissettim. Ä°ftiraya uÄŸramış, etrafı birdenbire boÅŸalmış, ÅŸu hayatta ne kadar çaresiz ve yalnız kalabileceÄŸini anlamış bir gariban.Peki bunca yalnızlığa, bunca itiÅŸ kakışa deÄŸdi mi?- Bu soruyu kendime arada bir sorduÄŸumda ‘DeÄŸmedi’ diyorum. Bir daha dünyaya gelecek olsam, davalar peÅŸinde koÅŸmaktansa kendisiyle ve baÅŸkalarıyla alay eden absürd bir yazar olmak isterim...Ä°deolojiler deÄŸiÅŸiyor, partiler deÄŸiÅŸiyor, iÅŸ yerleri deÄŸiÅŸiyor, aÅŸklar deÄŸiÅŸiyor, hatta eÅŸler deÄŸiÅŸiyor... Ama Fener hep var. Tarifi olmayan bir baÄŸlılık, bağımlılık... Ben öyle sempatizan filan deÄŸilim, gerçek bir Fenerliyim. 7 gün beraber soluk alıp vermek, her maçtan sonra saatlerce kafamda pozisyonları canlandırmak....ÅžU DÖNEKLÄ°K MESELESÄ°Siz gerçekten sosyalizme ihanet ettiniz mi?- 57 yıllık ömrümün topu topu 5-6 senesi sosyalist oldum ben. ‘Hay Allah niye oldum!’ demiyorum ama bu durum, benim bütün bir hayatımı tanımlamaya yetmiyor. Filistin hareketi içindeki deneyimim, yine Filistin hareketine hizmet edeyim duygusuyla 78-90 yılları arasında OrtadoÄŸu’da bulunmam, o 5-6 yıldan çok daha önemli benim için. KiÅŸiliÄŸimin iç mimarisini oluÅŸturan sosyalizm deÄŸildi yani...Siz bir dönek misiniz?- Bu da baÅŸka bir saçmalık. Ben lineer bir çizgi izlediÄŸim kanaatindeyim. Hiç bir ÅŸeyden dönmedim ben. Sürekli aynı yönde yürüdüm. Bir ÅŸeyler bularak, bulduÄŸum bazı ÅŸeyleri kendime katarak yürüdüm. Herhangi bir ÅŸeyi reddetmedim, terk etmedim. Sadece arkamda bıraktım devam ettim...Döneklik iyi bir ÅŸey midir, kötü bir ÅŸey midir?- Döneklikle ihaneti karıştırmamak lazım. Ä°hanet, sana inananlara hiç beklemedikleri bir anda, hiç beklemedikleri bir biçimde zarar vermek, onları terk etmektir. Oysa döneklik bir vazgeçtir, bir farklı düşünüştür. Kötü bir ÅŸey deÄŸildir yani. Zaman zaman iyi bir ÅŸey olduÄŸu bile söylenebilir!O görüntüde devam etmiÅŸ olsam... Allah korusun... Filipinler’de ya da Tayland ormanlarında arada bir Japon askerlerine rastlanıyor. 2. Dünya Savaşı’nın bittiÄŸinden haberi olmamış. O yüzden de 30-40 senedir o cangılda oturuyor... Yani o günkü posizyonlarda kalmak, Tayland ormanlarında yolunu kaybetmiÅŸ Japon askerleri gibi olmak.... ARKADAÅžIM IRAK’A CUMHURBAÅžKANI OLDU BU BANA SADECE BELA GETÄ°RÄ°RGençlik dönemlerinizde yan yana omuz omuza dolaÅŸtığınız, ‘Ekselans yoldaş’ diye dalga geçtiÄŸiniz biri cumhurbaÅŸkanı oldu. Ne hissediyorsunuz: a) Bu, benim çok iÅŸime yarar b) En kötüsü gider Talabani’ye danışman olurum...- Türkiye CumhurbaÅŸkanı’na danışmanlık yaptıktan sonra, beni artık hiçbir cumhurbaÅŸkanı danışmanlığı kesmez. Ayrıca annem beni danışman olayım diye doÄŸurmadı, benim böyle bir ufkum yok, birileri bana danışsın diye bir merakım da yok. Talabani’ye danışman olmak açıkçası iÅŸime de yaramaz. Amerikalı bir gazeteci olsam, yarardı. Ama dikkatinizi çekerim yer Irak, söz konusu kiÅŸi Talabani, kendisi bir Kürt, ben de bir Türk’üm. Bunların hepsi bir arada olunca, başınıza gelebilecek tek ÅŸey beladır!Ölüm tehditleri devam ediyor ama alıştım. Çünkü bir iç ses bana sürekli ‘Korkma. Sen uzun yaÅŸayacaksın, yatakta öleceksin!’ diyor. Bu yüzden yapmamam gereken ÅŸekilde ölümle oynaÅŸmaya kalktım ben. Bir de unutmamak gerekir, ben 20. yüzyıl adamıyım. Kahramanlar kuÅŸağından geliyorum. TavÅŸanlar gibi yaÅŸayamam...ÖZAL’IN KURYESÄ° DEĞİLDÄ°M ONUN ADIYLA ANILAN KÃœRT POLÄ°TÄ°KASINI DÄ°ZAYN EDEN Ä°KÄ° MÄ°MARDAN BÄ°RÄ°YDÄ°MÇok genç yaÅŸlarımdan itibaren siyasi aktör olmak istedim. GazeteciliÄŸi bile ona bulandırdım. Tipik bir gazeteci olmadım hiçbir zaman. Fakat baÅŸkalarının sandığı gibi kurye filan da olmadım. Özal’ın kuryesi deÄŸildim. Onun ismiyle tarihe geçen Kürt politikasını kendisiyle birlikte dizayn eden iki mimardan biriydim. Yani danışmandan öte bir ÅŸeydim. Dalga boylarımız tutuyordu Turgut Bey’le. Biz Türkiye’nin Kürt tabusunu kırdık. Irak Kürtleriyle iliÅŸki kurmak Turgut Özal’la benim eserimdir. Bunun tabii Türkiye’deki Kürt meselesine de izdüşümü oldu. Başıma gelen belaların arka planında bunların olduÄŸunu ben biliyorum. Tahmin etmiyorum, biliyorum.KADINLAR YÃœZÃœNDEN YALANCI OLDUM!Hayatınıza girmiÅŸ kadınların sizin kiÅŸiliÄŸinize vurdukları en belirgin damga nedir? Siz kadınlar yüzünden ne oldunuz? Kadınlar yüzünden cesur oldum/ korkak oldum/ duyarlı oldum/ yalancı oldum...- Kadınlar yüzünden yalancı oldum! Ama bu anlaşılabilir bir ÅŸey. Yeryüzünde yalan, bir tek kadın-erkek iliÅŸkilerindeki kabul edilebilir. Yani bu alanda yalan söylüyorsan, bu, senin yalancı olduÄŸun anlamına gelmiyor. Kadınlar insanı yalana teÅŸvik ediyor!DAVA BENÄ°M MACERACILIÄžIMINDEKORUYDUFilm gibi bir hayat... Bir sürü macera... Hepsi toplumsal sorumluluk mu, yoksa bireysel macera arayışı mı?- Bu soruyu yıllar önce ‘toplumsal sorumluluk’ diye yanıtlardım, ÅŸimdi bütün içtenliÄŸimle ‘bireysel macera arayışı’ diyebiliyorum. Dava-mava diyoruz ama pek çoÄŸumuz ne kadar bireyci ve egosantrik olduÄŸumuzun farkına vardık. En azından ben. Galiba dava, benim maceracılığımı anlamlı kılacak bir ÅŸeydi. Dekoruydu iÅŸin...Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!