OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 31, 2004 00:00
Usta yazar Faruk Bildirici, sıradan insanların çarpıcı yaşamöykülerini Hürriyet okurlarına ulaştırmaya başlıyor.SUNUŞBiz gazeteciler, insanların yaşamlarına ancak ‘medyatik’ hale geldiklerinde tanıklık edebiliyoruz. Onun dışında kalan yaşamlar, geniş bir ırmak gibi akıp gidiyor bir yerlerde. Üstelik biz farketmeden, biz dokunamadan.Projeyi oluştururken, soruyu tersten sordum. ‘Acaba bizim ulaşamadığımız yaşam öykülerinin bize ulaşmasını sağlayabilir miyiz?’ Bunu sağlamanın yolu, ‘yaşamlarının roman olacağına’ inanan insanların bize yazmasıydı.‘Anlatsam roman olur’ işte bu düşünceden doğdu. İnsanların bize yazmasını bekliyoruz. Onların yazdıkları arasından çarpıcı yaşam öykülerini seçeceğim. Bu yaşam öykülerini, yine ‘kahramanı’ ile konuşarak, gerçekliğini araştırarak, öykü formatında kaleme alacağım. Öyküyü anlatanın adı, ancak kendisinin de uygun görmesi halinde açık biçimde yazılacak.Yaşam öykünüzü bekliyoruzFax: 0 (212) 677 0 888 e-mail: fbildirici@hurriyet.com.tr Mektup adresi: Anlatsam Roman Olur Hürriyet Medya Towers Güneşli/İstanbul. Web sayfası: www.hurriyet.com.tr/anlatsamHer şey gazoz kapağı promosyonuyla başladıSabah uyandığında yanında yatan çıplak kadını görünce, ‘20 yıllık karıma ihanet ettim’ diye kızdı kendine...(...)‘Ziyaret için geldiğim cezaevinden dönerken yolda araba bozuldu. Yardım için gelen biri tecavüz etti’ dedi Weronica.(...)Gazoz kapağından çıkan tatil için gittikleri Sarıgerme yolunda Faruk’u hayatını alt üst edecek olaylar bekliyordu. 18 yıllık işini, 20 yıllık eşini ve özgürlüğünü kaybeden Faruk, ‘Ben ne yapıyorum’ sorusunu sorduğunda çok geç kalmış olacaktı. Gazoz kapağından çıkan tatil promosyonuyla başladı her şey. Kızı ve oğlu neşeyle yanına gelip, ‘Sarıgerme’de tatil kazandık’ diye çığlık atana kadar Faruk mutlu bir hayat sürüyordu.O tatille birlikte yaşamı alt üst olacaktı. 18 yıldır çalıştığı işi, yönettiği 250 konutluk kooperatifi ve mutlu bir evliliği varken dört yıl içinde alkol, silah, cezaevi, yasak ilişkilerle tanışacak; adam vuracak, eşinden ayrılacak, beş parasız ve yapayalnız kalacaktı ortada.Eşi
Rüya ile birlikte çocuklara eşlik etmeye karar verip, 1992 yazında Sarıgerme yoluna düştüklerinde serüven filmlerini aratmayacak olaylar zinciri başlamıştı.Çocukların kalacağı İber Otel’de boş yer bulamayan Faruk ve eşi, Basri öğretmenin çalıştırdığı pansiyonda kaldılar. ‘Basri Hoca’ onlarla yakından ilgilendi; çevreyi gezdirdi. Karı koca, Sarıgerme’nin bakir doğasıyla büyülendiler.O yaz bir kez daha gittiler Sarıgerme’ye. Bu kez Rasim adlı birinin pansiyonunu seçtiler ama Basri ile de görüşüyorlardı. Faruk, otel sahibi olma projesinden bahsedince Basri ve Rasim hemen üzerine atladılar konunun. ‘Sana buradan bir arsa bulalım’ deyip duruyorlardı. ‘Paralı enayi’ gördükleri Faruk’u birbirlerine kaptırmamak için aralarında çekişiyorlardı.Virüs girmişti bir kez Faruk’un kanına. Eylül ayında rapor uydurup bu kez ‘arsa alıp otel yaptırma’ kararıyla gitti Sarıgerme’ye. Birkaç ziyaretin sonunda da Rasim’in aracılığıyla aldı arsayı. Arsayı beğenmeyen Rüya’yı memnun etmek için tapuyu üzerine çıkardı. Otele de onun adını verdi.Heyecanla Eskişehir’e dönüp, işinden ayrıldı. Emekliliğine dört yıl kalmış olmasına rağmen kıdem tazminatı bile alamadı. 18 yıllık birikimini yatıracağı otelden başka hiçbir şey umurunda değildi.BENİ BURAYA GAZOZKAPAKLARI GETİRDİAlelacele projesi çizilen otelin yapımı başladı. Bazen köylüler soruyordu. ‘Faruk bey bu dağ başını nasıl buldunuz? Burada otel ne olacak?’ Faruk, gülümsüyordu. ‘Beni buraya gazoz kapakları getirdi.’Rüya, çocuklarla birlikte Eskişehir’de kalıp öğretmenliğe devam ettiği için Faruk yalnızdı inşaatın başında. Geceleri alkole sarılıyordu çaresiz.Basri ile dostlukları sürüyordu ama oradaki kadınlardan uzak duruyordu. O pansiyonunda ‘uygunsuz işler’ döndüğünün farkındaydı. Ancak bir gece yine içkiliyken bir kadınla birlikte oldu. Sabah uyandığında yanında yatan çıplak kadını görünce, ‘20 yıllık karıma ihanet ettim’ diye kızdı kendine.Rüya gece boyunca telefon etmiş, onu bulamamıştı. Faruk, öğleye doğru kaldığı eve döndüğünde deli gibi çalan telefonu açarken hálá sarhoştu. ‘Neredeydin? Fahişelerle mi gezdin sabaha kadar?’ diyen Rüya’nın sesi onu hırçınlaştırdı. ‘Evet, kadınlarla beraberdim’ diye yanıtladı karısını. Yalan söyleyip, özür dileyebilirdi. Ancak telefonun kapandığını duyunca kendine geldi.Deli gibi arabasına koştu. Tam gaz, hiç mola vermeden sürdü Eskişehir’e kadar. 5 saat sonra evdeydi. Rüya okula gitmemiş; sigara üstüne sigara içmiş, alkol almıştı. Kabul edemiyordu olan biteni. O ağladıkça Faruk, dikleniyordu. Evliliğine kalıcı bir darbe indirdiğini anlaması için birkaç gün geçmesi gerekti. Çok gecikmişti. Ağır bir depresyon geçiren Rüya’yı iyileştirme gayreti de yetmedi, ayrıldılar. OTEL GECİKİNCE SEZONU DA KAÇIRDI28 Şubat 1995’te Dalaman’da boşanırken, ‘Mal mülk istemiyorum. Hepsi senin olsun’ diyerek ikinci büyük hatasını yaptı. Hatasını anlaması için de aradan aylar geçmesi, bir Alman sevgili bulması gerekecekti.Frenleri boşalmış, yokuş aşağı giden bir arabadaydı artık. Direksiyon hakimiyetini yitirmişti. Kötü gidişi durdurmaya çalışmak yerine otel inşaatına verdi kendini. Sinirleri iyice bozulmuştu. İşi ağırdan alan taşeron ile sorununu silahla çözdü. Bu çözüm inşaatı hızlandırsa da otelin açılışı 14 Haziran’ı buldu. Sezonu kaçırmıştı.Bir yandan otele müşteri bulamamak, bir yandan dışarıya karşı birlikteymiş gibi göründükleri Rüya ile çekişmeleri iyice gerdi Faruk’u. Bir de Basri’nin orda burda aleyhine konuştuğunu duyuyor, sinirleniyordu. Sabahlara kadar içiyor, içiyordu.5 ağustos günü sabaha karşı dönerken otele giden dar yolda bir arabayla karşılaştı. O da ne? Arabadaki Basri’ydi. Bir de geri gitmek yerine arabasından inip el kol işaretleri yapmasın mı? Faruk, aracından indi. Tabancasını belinden çekmesiyle tetiğe asılması bir oldu. Basri yere yığıldı, kasığından ve bacaklarından vurulmuştu. Kaçıp gitmek yerine az ilerdeki diskonun kapısındaki bodyguarda gitti: ‘Basri pisliğini vurdum. Jandarmaya
haber verin.’ Sonra da otele gidip, silahını masanın üzerine koyarak içmeye devam etti. Çok geçmeden geldi jandarma, o kadar sarhoÅŸtu ki, savcı ifadesini almayı sabaha erteledi. CEZAEVÄ° KAPISINA GELEN YÄ°NE EŞİYDÄ°Bereket Basri ölmemiÅŸti. Faruk, ilk kez cezaeviyle tanıştı. Önce KöyceÄŸiz, ardından MuÄŸla cezaevinde yattı. 4.5 ay sonra tahliye edilirken kapıda karşılayan yine Rüya ve olan bitenden habersiz aÄŸabeyiydi.Kadın, Faruk’un aklını başına alması için elinden geleni yapıyordu. Faruk ise cezaevine raÄŸmen deÄŸiÅŸmemiÅŸti. Çıkar çıkmaz alkole ve oteline sarıldı yeniden. Bu da iliÅŸkilerini iyice gerdi.Bir sonraki sezonu binbir zorluk ve borçla açarken umutluydu. Ä°yi para kazanacaktı bu kez. Ama beklediÄŸi gibi olmadı, iÅŸler kötü gitti.Can sıkıntısıyla dolaÅŸtığı günlerden birinde Weronica ile tanıştı. Alman vatandaşı olan Weronica, Sarıgerme’yi mesken tuttuÄŸundan aralarında bir göz aÅŸinalığı vardı. Birlikte olmaya baÅŸladılar çok geçmeden. Bir akÅŸam, havuzbarda otururlarken Rüya geldi. Bağırıp çağırmakla kalmadı, içki ÅŸiÅŸelerini havuza fırlatıp; masaları devirdi. Çılgına dönmüştü, çantasından bir tabanca çıkarıp, Weronica’ya doÄŸrulttu.Faruk, hızla tabancayı elinden kaptı; bir tokat atıp yere savurdu Rüya’yı. Bu tokatın bedelini ağır ödeyecekti. Sonraki aylarda o Weronica ile eÄŸlenirken, Rüya intikam planlarını adım adım uygulamaya koydu. Oteli 250 bin marka sattı bir Alman’a. Oysa Faruk, 300 bin marktan fazla harcamıştı o oteli yapmak için. Faruk, otelinin satıldığını öğrendiÄŸi gün ikinci bir felaket yaÅŸadı. Yaralama davası sonuçlanmış ve mahkum olmuÅŸtu. 7.5 ay daha hapis yatması gerekiyordu. Jandarma cezaevine götürmek üzere geldiÄŸinde karısından güç bela 65 bin mark almayı baÅŸarmıştı. Almanya ile tüm iliÅŸkisini koparıp Faruk’un yanına yerleÅŸen Weronica, o cezaevindeyken 65 bin markın faiziyle geçindi. Cezaevinden çıktığında büyük bir parti düzenleyen Weronica, onu davul zurnayla karşıladı. Bir ay, hasret giderdiler. ‘CEZAEVÄ°NDEN DÖNERKEN TECAVÃœZE UÄžRADIM’Mutluluklarını bozan, Weronica’nın hastalanması oldu. Åžiddetli bir kanaması vardı.Hastanede doktor, onu ÅŸoke eden haberi verdi. ‘HamileymiÅŸ, bebeÄŸini düşürdü.’ Faruk, ÅŸaÅŸkına dönmüştü. Bebek onun olamazdı.Taburcu olmasını bekledi konuÅŸmak için. ‘Ziyaret için geldiÄŸim cezaevinden dönerken yolda araba bozuldu. Yardım için gelen biri tecavüz etti’ dedi Weronica. ‘Korkudan söyleyemedim sana.’Çok inandırıcı gelmedi bu senaryo. Ä°liÅŸkilerinde bir kırılma baÅŸladı. Bir daha da onarılamadı. Faruk’un dikkati bir anda yeniden otele çevrildi. Oteli satın alan Ingrid, iÅŸletmeyi baÅŸaramamıştı. On yıl vadeyle satın almasını öneriyordu.Hiç düşünmeden kabul etti bu teklifi. Otel bebeÄŸiydi onun. Dünyaları kazanmış hissediyordu kendini. Weronica’yı görmüyordu gözü artık. Adını ‘Beyaz güvercin’ yaparak ÅŸefkatle sarıldı oteline. Gece gündüz çalışıyordu ama o sezonu da zararla kapattı. Ä°ÅŸler iyi gitmeyince yine alkole sığındı. Bir kez daha batmış, Weronica da uzaklaÅŸmıştı ondan. Hasan adlı bir gençle birlikteydi.Aradan aylar geçiyor Faruk hazmedemiyordu Weronica’dan ayrılmayı. Ä°ntihara kalktı, baÅŸaramadı. Bir gün hışımla Weronica’nın evine gitti. Bahçe kapısı kilitliydi. Duvardan atladı. Yatak odasının penceresinden içeriye baktığında aklı başından gitti. Weronica, Hasan ile seviÅŸiyordu. Silahını çekti, çıplak bedenlere doÄŸrulttu. Tam tetiÄŸi çekecekken, 4 yıl kadar bir aradan sonra ilk kez doÄŸru soruyu sordu kendine: ‘Ne yapıyorum ben?’Tabancayı indirip, hızla oradan uzaklaÅŸtı. AÄŸabeyinden yardım istedi. Kendini onun ellerine teslim etti. AÄŸabeyi, EskiÅŸehir’e götürüp, 20 metrekarelik bir eve yerleÅŸtirdi Faruk’u. Tek tesellisi aÄŸabeyinin çabaları sonucunda emekli maaşı baÄŸlanmasıydı.Aradan sekiz yıl geçti. Faruk, 50’nci yaşına girdi geçenlerde. Hálá kızıyor gazoz kapaklarına ve tabii kendisine. YARIN: Ä°NANILMAZ BÄ°R ANNELER GÃœNÃœ HEDÄ°YESÄ°Â
button