OluÅŸturulma Tarihi: Åžubat 03, 2005 00:00
Kelebek, Türkiye’nin haftalardır tartıştığı iki ismi, Ahmet Hakan ve Mehmet Ali Erbil’i buluşturdu. Hakan, ‘Her şey ahbap-çavuş ilişkisi içinde geçiyor. Türkiye’de radikal eleştiriyi kimse kaldıramıyor’ iddiasında bulunurken, Erbil ‘Tüm köşe yazarları büyük bir erozyon içerisinde’ dedi. İşte ortalığı bir kez daha karıştıracak açıklamalar.Ahmet Bey, birçok köşe yazarı ve sinema eleştirmeni Hırsız Var ve Hababam Sınıfı Askerde filmlerini eleştirme hakkına sahip olduğunuzu ama ‘Uzak durun’ tarzı açıklamanızı, üslup olarak doğru bulmadıklarını söyledi. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu görüşleri? Ahmet Hakan: ‘Aman bu filmi kaçırmayın gidin’ demek ne kadar meşru ise, ‘Aman bu filme gitmeyin’ demek de bence o kadar meşrudur! ‘Bu filme gidin’ tavsiyesine uyup sinema salonlarından hayal kırıklığı ile ayrılan ve kendisini aldatılmış hisseden seyirciye karşı hiç kimse herhangi bir sorumluluk hissetmiyor. ‘Ama gitmeyin’ dendiğinde niye bu kadar büyütülüyor anlamıyorum. Mehmet Ali Erbil: Ama yaptığınız açıklama biraz sivri dilli oldu.- Peki Ahmet Hakan Bey, ‘sivri dilli’ kabul edilen üslubunuz sonucunda yanlış anlaşıldığınızı düşünüyor musunuz?A. Hakan: Hayır. Ben bilinçli bir şekilde o tavsiyelerde bulundum. Gidenleri aşağılamıyorum. ‘Gitmeyin, bu benim beğenime uymuyor’ diyorum sadece. Zaten gişe hasılatında etkim ne kadar olabilir ki! Güvenmeyen bir sürü insan çıkmış ki, filmleri ilgi görmüş. M. A. Erbil: Evet, Hababam Sınıfı Askerde’nin seyirci sayısı 3 milyona yaklaştı.- Peki Mehmet Ali Bey, siz Ahmet Hakan Bey’in üslubunu nasıl buldunuz?M. A. Erbil: Üslup olarak bizi biraz zedeledi. Yoksa tabii ki eleştiriye açığız. Türk filmleri köşe yazarlarının ve aydınların eleştirileriyle daha iyi yerlere gelecektir. Ama şimdi diyelim ki, Hürriyet Gazetesi’nin değerli genel yayın yönetmenini, köşe yazarlarını, editörlerini hiçe sayıp, bir başka yayın kuruluşunda ‘Hürriyet gazetesini almayın’ diye başlık atsak hoş olmaz değil mi? HIRSIZ VAR FİLMİNİN SESİNDE PROBLEM VAR A. Hakan: Burada yazar diyor ki, ‘Ben gittim, memnun kalmadım.’ Benim de zevkime güveniyorsanız siz de gitmezsiniz. Yoksa bir zorlama falan yok. İşte bakın Hababam Sınıfı Askerde’nin izleyici sayısı 3 milyona yaklaşmış. M. A. Erbil: Bizi üzen konu Yeşilçam’dan birçok kişinin ekmek yiyor olması. Bu sektördeki insanlar, koskoca dünya devi Amerika’nın Türk filmlerinin üzerindeki hegamonyasına karşı savaş veriyor. A. Hakan: Ama kaliteyi de eleştiriler olursa yakalar. Radikal, rahatsız edici eleştirileri de kabul etmeliyiz. Ama bizde durum genelde idare ediliyor. Kötü filmlere gidildikçe, daha da kötü örnekler çıkıyor ortaya. Hırsız Var filminin sesinde problem vardı, anlaşılmıyordu. Bu büyük bir skandal değil midir? Ama kimse çıkıp da ‘Bu filmin sesi kötü, oyuncuların ne söylediğini anlayamıyoruz’ demedi.- Popüler filmlere kafa dağıtmak için gitme durumu da söz konusu! Yani bu tarz eğlencelik filmleri eleştirirken ‘Türk sineması batıyor, bu filmlere destek vermeyin’ demek biraz acımasızca olmuyor mu?A. Hakan: Ben bizim popüler filmlerin bile Amerikan sinemasının popüler örneklerinin altında kaldığını düşünüyorum. Birbirini tekrar eden filmler, birbirini tekrar eden espriler... HER ŞEY AHBAP- ÇAVUŞ İLİŞKİSİ İÇİNDE GEÇİYOR - Bütün köşe yazarları light gündem peşinde. Bugün niye kimse çıkıp ‘Köşe yazarları magazinin en álásını’ yapıyor demiyor?A. Hakan: Ben kendi açımdan baktığımda şöyle görüyorum. Mehmet Ali Erbil’i Televole programında görüyoruz, o programın ve bu dünyanın kendine özgü bir dili var. Magazinciler bu dili veri kabul ediyorlar. Sorgulamıyorlar. Ben o dünyanın çok dışındayım, tanıdığım yok. Dünyalarımız farklı. Ben bu dünyanın dilini merak ediyorum. Kendi açımdan magazincilerin yapmadıklarını yapıyorum. M. A. Erbil: Tüm köşe yazarları bir travma geçiriyor. Erozyon içerisindeler. - Fatih Akın, Birol Ünel... İkisi de Altın Ayı ödülünü kazanma onurunu yaşamış insanlar. Hırsız Var’da oynarken, ‘Yaa bu
film hakikaten kötü, ne iÅŸim var benim burada’ demeyi akıl edememeleri gerçekten ilginç. Nasıl buldunuz oyunculuklarını?M. A. Erbil: Filmin içinde 20 yıl sonra Türkiye’ye gelmiÅŸ Almancılar gibiydiler. O kadar yabancıydılar ki filme, ekibe... - Birol Ãœnel belki de, Kalbin Zamanı ve Hırsız Var’la kariyerinin en kötü iki filminde rol aldı. Birilerinin Türkiye’yi onlara anlatmaları lazım diye düşünüyorum. A. Hakan: Onlara rica edilmiÅŸtir onlar da oynamıştır. BaÅŸarısızlığı hiçbir zaman oyuncuya yükleyemezsiniz. Farklı yönetmenlerin elinde bir oyuncu rezil de olur, vezir de. - Bundan sonra da film eleÅŸtirilerinize devam edecek misiniz? Ya da baÅŸka ‘Bu filmden uzak durun’ tarzı yazılar gelecek mi?A. Hakan: Artık filmlerden uzak durun diye yazmamayı düşünüyorum. Çünkü Türkiye’de bu anlayışa henüz gelinmediÄŸine inanıyorum. Bir yapımcı, ‘Bizim ticaretimizi engelledi!’ diyor. Sanki bakkal dükkanı açmış da ben de o bakkal dükkanından alışveriÅŸ yapmayın diyorum insanlara. DediÄŸim gibi her ÅŸey ahbap-çavuÅŸ iliÅŸkisi içersinde geçiyor. Türkiye’de radikal eleÅŸtiriyi kaldıramıyorlar. O yüzden bundan sonra yazmayı düşünmüyorum. ÖrneÄŸin Åžans Kapıyı Kırınca diye bir film çekildi. Her yerde haberi çıktı, filmin oyuncu kadrosunun çıkmadığı TV programı kalmadı. Ä°nsanlar bu filme yönlendirildi. Ama film çok kötü. Yazmadım yani, o da çok kötü bir film. Levent Kırca da vasat- Mehmet Ali Bey promosyon programlarına dönüşen talk-show’lar hakkında ne düşünüyorsunuz? M. A. Erbil: TV programlarına çıkmak oyuncuların tasarrufunda olan bir ÅŸey deÄŸil. TV yapımcılarının tasarrufunda olan bir durum. Adam kendi programını, reytingini düşünüp, günceli yakalayıp, o hafta kim konuÅŸuluyorsa onu çıkartmak zorunda. ÖrneÄŸin televizyonlarda ilgi gören parodi programlarına imza atan Levent Kırca bundan üç yıl önce çok gündemde olduÄŸu bir dönemde ‘Şeytan Bunun Neresinde’ filmini yaptı. Ama filmi beklenen ilgiyi görmedi. A. Hakan: Benim söylemek istediÄŸim de bu iÅŸte. Levent Kırca, televizyonda bir vasat beÄŸeniye hitap ediyordu. Åžeytan Bunun Neresinde? filmini çektikten sonra uzun süre televizyonda program yapamadı, daha ÅŸimdi yeni yeni bir ÅŸeyler yapmaya baÅŸladı. - Yani Levent Kırca’yı vasat mı görüyorsunuz?A. Hakan: Evet onu da vasat görüyorum. Az maaÅŸ alan memurun çileleri 20 yıldır iÅŸleniyor. Artık geçelim bu konuları.M. A. Erbil: Hele Levent Kırca’nın o meÅŸhur sarhoÅŸ tiplemesi var ya, adam bir türlü sızmadı gitti! Adam 20 yıldır hep sarhoÅŸ! GÃœNDEMÄ° DEĞİŞTÄ°RECEK YENÄ° Ä°DDÄ°ALAR Haftalarca birbirlerini sert bir ÅŸekilde eleÅŸtiren Mehmet Ali Erbil ve Ahmet Hakan, arkadaşımız Mevlüt Tezel’in sorularını yanıtlarken gündemi sarsacak yeni açıklamalarda bulundu. Erbil-CoÅŸkun Meydan Muharebesi Ahmet Hakan: Ey Türk sinemasına hizmet etmek isteyenler! Lütfen, ‘Hırsız Var’ ve ‘Hababam Sınıfı Askerde’ adlı iki filmden de uzak durun! Uzak durun ki, bundan sonra komedi filmi çektiklerini sananlar, ‘Ulan ne yapsak bu millet yiyor!’ havasına girmesin!.. Sakın ‘Mehmet Ali’nin leopar desenli ‘g-string’ini görünce o kadar güldüm ki az kalsın koltuktan düşecektim’ ÅŸeklindeki yorumlara aldanmayın... Bırakın ‘düşen’, ‘kalkan’ ya da ‘küfreden’ adamlara ya da kadınlara kahkahalarla gülmeye teÅŸne, vasat salon komedilerinin hastaları koltuklarından düşsünler! (04.23.2005)M. Ali Erbil: Ben bu insanların Türk olduÄŸundan bile şüphe ediyorum. Onları vatan haini olarak görüyorum. Amerikan filmlerinden komisyon alıyorlar galiba. Türk malını, Türklüğümüzü savunacaklarına böyle konuÅŸmaları düşündürücü. (27.01.2005)Ahmet Hakan: ‘Vatan sevgisi’, Mehmet Ali Erbil’in filmde giydiÄŸi g-string’i banal ve grotesk bulmak yerine ‘Aman! Bu ne yaratıcı buluÅŸ!’ diye selamlamayı gerektiriyorsa... Mehmet Ali Erbil ve onun gibi düşünenlere ‘Haklısınız, ben vatan hainiyim’ diye haykırıyor ve ekliyorum: Vatan hainliÄŸine devam edeceÄŸim. (30.01.2005)YARINKÄ°MSE FERHAN AÄžABEY FÄ°LMÄ°N KÖTÃœ DEMÄ°YOR Â
button