Güncelleme Tarihi:
- Müzikle buluşmanız nasıldı?
- Çok küçüktüm. Babam piyanist, annem de müziği çok sever. Evimizde her zaman klasikten rock’a, soul’dan funk’a kadar her türlü müzik dinlenirdi. Ergenlik döneminde müzik ve tiyatroyla ilgiliydim. Ella Fitzgerald ve Miles Davis gibi isimler caz vokalisti olmamda çok etkiliydi.
- Albümünüzdeki eserlerin isimleri ya da anlattıklarıyla sizin ruh haliniz arasında bağlantı oluyor mu? Hikâyeleri nasıl?
- Bazen tamamen melodilerin verdiği ilhamla şarkı sözleri yazıyorum. Piyanist ve besteci olan müzik direktörüm Michal Tokaj’la saatlerce stüdyoda kalıp bunlar üzerine tartışıyoruz. Yazdığım sözler hayattan gözlemlerime dayanıyor. Bazı arkadaşlarımın ve benim hikâyelerim oluyor içlerinde.
- Peki, sizce bu eserlerin en dikkat çekici yanı nedir?
- Şarkılarımın bazıları çok parlak ve enerjik, bazılarıysa çok karanlık ve gizemli. Yani dinleyiciye göre değişiyor beğenilmesi. Her ruh haline göre parça var diyebilirim.
TÜRKİYE DÖNÜŞÜMÜN ÜLKESİ
- Bu akşamki konser hakkında neler söyleyeceksiniz?
- Bu üçüncü akşam olacak. Konserlere her gün bir şarkı daha ekliyor, repertuvarı biraz değiştiriyoruz. Ama genele bakarsak altı albümümden ve daha önce kaydetmediğimiz şarkılardan söylüyorum. Repertuvarımız çok geniş olduğundan çaldığımız şarkılar biraz bizim, biraz da seyircinin havasına göre değişiyor. Türkiye’de daha önce de konser verdim ve çok güzel anılarım var. Ama yeni albümüm ‘Looking Walking Being’ Türkiye’de yeni çıktı. Türkiye’de pek çok konser veren baterist arkadaşım Monika Bulanda yakın zamanda bir mesaj gönderdi ve şarkımı Türk radyosunda duyduğunu, hemen konser vermem gerektiğini söyledi. Ve işte buradayım!
- Nasıl anılarınız var burada?
- Ülkenizi gerçekten çok seviyorum. Özellikle de yemeklerini ve havasını. Orhan Pamuk’un ‘İstanbul’ kitabını okumuştum ve anlattıklarını görmek beni çok etkilemişti. Türkiye, tıpkı benim ülkem Polonya gibi, dönüşümün ülkesi. Onu deneyimlemek çok ilginç oluyor.
ÇOCUK DOĞURMAK VE JONI MITCHELL’LE DÜET YAPMAK İSTİYORUM
- Enstrüman desek...
- Piyano ve ses.
- Unutulmaz konser?
- 1996’da Sonny Rollins’in Umbria Caz Festivali’ndeki konseri.
- Başınıza gelen en kötü şey?
- Alpler’de kaymak ve New York’u keşfetmek.
- “İyi ki yapmışım” dediğiniz...
- Cazı keşfetmek için Amerika’ya gidişim.
- Ruhunuzu dinlendiren yer ya da şey?
- Sıcak denizli kumsallar, karlı dağlarda kayak, masaj, iyi şarap, yeterince uyku ve tabii ki iyi müzik.
- Sizi en çok ne şaşırtır?
- Zamanın çok hızlı geçtiği gerçeği.
- En çok korktuğunuz şey?
- Çok hasta olmak, ailemin ve arkadaşlarımın ölme ihtimali.
- Gelecek için planlarınız neler?
- Daha fazla proje ve bebek yapmak.
- Müzik dışında sizi ne etkiler?
- Doğada vakit geçirdiğimde kendimi çok özgür hissediyorum. Ama sürekli yollarda olduğum için bunu çok sık yapamıyorum.
- Kiminle konser vermek isterdiniz?
- Orkestram harika. Başka kimseye ihtiyacım yok gerçekten. Ama Joni Mitchell’le düet yapmayı isterdim.
Türkiye ve Polonya bu kez müzik için buluşacak
14 Ekim Cuma günü saat 20.00’de Aya İrini Müzesi, ‘Polonya haftası’ kapsamında İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’na ev sahipliği yapacak. Orkestra, dünyaca ünlü piyanist Krzysztof Jablonski’nin katılımıyla ve Polonyalı orkestra şefi Tadeusz Strugala’nın yönetiminde sahne alacak.
Polonya Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu ile İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası arasındaki işbirliği neticesinde ve Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği ile gerçekleşecek etkinlik, Polonya’nın AB Dönem Başkanlığı vesilesiyle düzenleniyor. Aslında bu senfoni konseri, diplomatik ilişkilerin 2014’de kutlanacak 600. yıl jübilesinin arifesinde Polonya ile Türkiye arasındaki kültürel ilişkilere iyi bir örnek.
ÇAĞDAŞ POLONYA MÜZİĞİNE DE YER VAR
İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın dünyaca ünlü piyanist Krzysztof Jablonski’nin katılımıyla ve Polonyalı orkestra şefi Tadeusz Strugala’nın yönetiminde sahne alacağı konser programında; Fryderyk Chopin, Henryk Mikolaj Gorecki ve Wojciech Kilar gibi Polonyalı bestecilerin eserlerine yer verilecek.
Programda çağdaş Polonya müziğine ait eserlere de yer verilecek. Henryk Mikolaj Gorecki’nin (1933 - 2010) ‘Eski stilde üç eser’ adlı eseri yenilikçi bestecinin istisnai olarak rönesans müziğine yaptığı bilinçli bir gönderme. Wojciech Kilar’ın (doğ. 1932) ‘dağlı dansı’ anlamına gelen ‘Krzesany’ adlı senfonik eseri ise halk geleneklerinden esinleniyor.
14 Ekim Cuma günü saat 20.00’de Aya İrini Müzesi’nde gerçekleşecek konserin biletleri, www.mybilet.com ve www.idso.gov.tr’den temin edilebilir.