Güncelleme Tarihi:
Hala bir yeriniz ağrısa, canınız sıkılsa, şefkate, ilgiye, saf sevgiye veya gerçek bir tavsiyeye ihtiyacınız olsa annenizi arayabilirsiniz demektir. Bu yüzden de anneniz hayatta olduğu sürece büyümek zorunda değilsinizdir.
Ama ne zaman ki anneniz bu hayata gözlerini yumar işte o zaman gerçekten büyümek zorunda kalır insan. Öylece, bir anda… Artık sizi ne olursa olsun karşılıksız sevecek tek insan yoksa hayatta o zaman gerçekten başlarsınız işte ayaklarınızın üzerinde durmaya. Çünkü bilirsiniz ki artık düşerseniz sizi tutacak, poponuzdaki tozu temizleyip “Hadi yavrum” diyecek yegane kişi yoktur etrafta.
Nasıl küçücük bir bebek canı sıkılınca “anne” diye ağlarsa yaşı kaç olursa olsun gerçekten canı yanan bir insan da “anam” diye ağlar. Ve eğer anası hayatta değilse, o acıyı ikiye katlar. İşte tam da bu acı büyütür insanı.
Elif’i ele alalım mesela. O, 55 yaşında. Hala ne zaman canını çok sıkan bir şey olsa ilk önce annesini arar. Çünkü öyle zamanlarda bir tek annesi onu rahatlatabilir. Ya bilgece bir şey söyler annesi ona ya da benzer bir tecrübesini hatırlatır. Sonra da “Her şeyin hayırlısı kızım” der. Sihirli gibidir bu sözcükler. Otomatik olarak iyi hissettirir Elif’e. Elif’in kendisi de iki çocuk annesi. Ama annesi hayata olduğu için anne olmaktan önce hala biraz çocuk Elif...
Mehmet Ali ise, 60 yaşında. Yıllardır çeşitli sağlık sorunlarıyla uğraşıyor. Hiçbir insanın yaşamak zorunda olmaması gereken acılarla, ameliyatlarla, hastalıklarla savaşıyor. Ona rağmen hala dimdik ayakta. Hala güçlü. En duygusal ve acı dolu anlarında “İyi ki anam hayatta değil, bu halimi görse dayanamazdı” diyor. O anlarda gözlerinde küçücük bir erkek çocuğu görülüyor Mehmet Ali’nin. Sadece annesinden bahsederken çocuklaşıyor o. Sadece annesini andığı zaman 60 yaşında değil de 6 yaşında gibi duruyor sanki. Ama yaklaşık 14 yıldır çocuk değil Mehmet Ali. Annesi durup dururken, aniden öldüğünden beri, çocuk değil o.
Bunları biliyorum çünkü Elif benim annem, Mehmet Ali ise babam. 30 yaşındayım ben de. Ama koskocaman bir çocuğum. Hayatta ne kadar çok şey atlatsam, yaşım ne kadar çok artsa, tecrübelerime ne kadar tecrübe katsam da Elif hayatta olduğu sürece de çocuk olmaya devam edeceğim. Çünkü insanın annesi hayattaysa hala çocuk olmak için biraz vakti var demektir.
Kısacası anneniz hayattaysa, yaşınız kaç olursa olsun çocukluğunuzun ve annenizin kıymetini bilme şansınız vardır. Ta ki mecburiyetten büyümek zorunda kalana kadar… O gün gelene kadar Mayısın her ikinci pazarı size anneler günü. O günden sonraysa Allah’ın her günü annesizler günü… Çocukluğunuzun kıymetini bilin. Hayat sizi büyümek zorunda bırakmadan önce annenize hak ettiği sevgiyi ve ilgiyi gösterin. Çünkü bir kez büyüdükten sonra geriye dönüş yoktur hayatta…
Erkekgiller
Anneler günü erkekgiller için genelde kadıngillere göre daha zor geçer. Çünkü erkek dediğin zaten hediye alma özürlüdür bir de iş anne olunca bu özür iyice büyür. İşte size erkeklerin annelerine aldığı en saçma anneler günü hediyelerinden bazıları:
• Şal: Ne zaman özel bir gün olsa anneye bir şal alarak yırtmaya çalışır erkek. Annenin o güne kadar hiç şal kullandığını görmemesi bile onu durdurmaya yetmez!
• Gelin: “Anneler günü hediyesi olarak sana bir gelin getirdim anne, al tepe tepe kullan!” diye düşünür erkek. Sanki annesi onun evlenmesini kendisi için istermiş gibi!
• Biblo: Az düşünüp az para harcamak isteyen erkeğin ilk tercihidir!
• Ütü: “Gömleklerimi daha iyi ütüleyebilmen için, sana özel aldım anneciğim!” diyen erkekten ne beklenir!
• Mutfak robotu: Ev işi zevkten değil mecburiyetten yapan annenin mazoşist olduğunu sanan erkeğin hediyesidir!
• Kırışıklık kremi: Annesinin, “Ay çok yaşlandım, bak nasıl da kırıştım” dediğinde iltifat yerine krem beklediğini sanan erkeğin hediyesidir!