Reha ERUS
Oluşturulma Tarihi: Haziran 29, 2006 19:49
Josh Lucas, Hollywood’un yeni Paul Newman’ı olarak gösteriliyor. "Empire Falls" filminde ünlü aktörün gençliğini oynayan Lucas, şimdi de "Poseidon’dan Kaçış"la gündemde. Filmin çekimleri sırasında ciddi kazalar geçiren Lucas, "Her gün ölmediğime şükrettim" diyor.
Öncelikle Paul Newman’a benzetilmenizden bahsedelim.Bu benim için bir onur. Hollywood’da böyle bir söylenti çıktığında şaşırmıştım. Çünkü Paul Newman gençlik yıllarımda taptığım bir aktördü. Bir gün bana telefon etti. Önce şaşırdım, ama hemen sesini tanıdım. Bana "Empire Falls" filminde gençliğini oynayıp oynayamayacağımı sordu. Sonra tanıştık. Aslında beni Paul Newman kadar Matthew McConaughey’e de benzetirler. Bu yüzden dayak bile yedim.
- Nasıl oldu?Bir açılışa katılmıştım. Matthew McConaughey’in hayranı olduğunu söyleyen birisi imza istedi. Ben ısrarla Josh Lucas olduğumu izah etmeye çalıştım. "Bir de yalan söylüyorsun" diye adam çeneme yumruk çaktı. Yıldızları saydım.
- Gelelim "Poseidon’dan Kaçış" filmine... Yumruk değil ama ciddi iş kazaları yaşadınız.
Düşünün tam beş ay süre ile su dolu bir tankın içinde sekiz kişi debelleşiyorsunuz. Sonunda ya birbirinizi boğmaya
kalkışıyorsunuz ya da kan kardeşi oluyorsunuz. Kurt Russell inanılmaz bir insan. Her gün bizlere yaşam dersleri verdi. Setin dışında da dostlukların var olduğunu öğretti. Bizim meslek çok güzel, ama dışarısıyla irtibatını kaybedersen kaybolursun.
- İş kazalarını anlatır mısınız?
Bir sahnede tazyikli sudan kurtulmak için tünele girmemiz gerekiyordu. Kurt Russell’ın elindeki fener kaşıma hızla çarptı ve su kıpkırmızı oldu; altı dikişle atlattık ama en kötüsü sol elimin başparmağının üzerine kapı düşmesiydi. Lif attı ve ciddi bir ameliyat geçirdim. Sonraki günlerde paydoslarda her gün ölmediğime şükrettim.
- Sizin gerçek bir deniz kazanız da var.
Evet, yaklaşık 10 yıl önce Seattle’dan Vancouver’a doğru seyrederken bulunduğumuz tekne açık denizde fırtınaya yakalandı. Ben ve bir arkadaşım denize düştük. Bize tekrar ulaşmaları hayli uzun sürdü. Dalgalarla boğuşarak ve iyi yüzme bilmenin avantajı ile kurtulduk. Ama bu süre içinde hayatın ne kadar kıymetli olduğunu anladım.
- En zor sahneniz hangisiydi?
Her sahnenin bir zorluğu vardı suyun altında, hareket yeteneğiniz özellikle de üzerinizdeki giysilerle çok limitli kalıyor. Bir de tankın içinde yedi-sekiz kişiyiz... Ama Poseidon’un kilit sahnesi, garsonun boşlukta Richard Dreyfuss’un ayaklarına sarılarak yaşam umudunu bağladığı andır. O an hayatta kalmak için bir karar vereceksin. Ya birlikte ölüme gideceksin ayağına yapışanla ya da benim söylediğim gibi "Debelen ve at aşağıya" diyeceksin. Çünkü o zaman hayatta kalma şansı yarı yarıya çıkıyor. Bakın Tsunami sırasında bir adam, kendisine yapışan bir kadından kurtularak kendi yaşamını kurtardı. Yoksa ikisi de ölecekti. Bunu canlı olarak televizyondan izledik.
- Peki siz gerçek hayatta Dylan Johns’un aldığı kararları alır mıydınız?
Kesinlikle. Eğer bir kurtulma şansı varsa, sonuna kadar zorlayacaksın.
Riskleri severim- "Poseidon’dan Kaçış"ta kurtulmak uğruna size inanan küçük bir grupla mücadele ediyorsunuz.
Dylan Johns bir kumarbaz. Zaten hayatı kumar olduğu için burada da kumar oynuyor. O sadece seçtiği yolu söylüyor, kendisi ile gelmek isteyenleri de kervanına katıyor. Genelde gerçek yaşamımda da riskleri severim, ama meslekte de riskler var. Bunları göz önüne almazsan başarılı olamazsın. Her zaman fiziğini tartacaksın. Kabul ettiysen o rolün üstesinden geleceksin. Filmi çekerken Tsunami felaketi yaşandı. Bu bizi çok etkiledi. Sette ayrıca iki kez saçım yandı. Bir kez de boğulma tehlikesi geçirdim. Bu gibi riskler adrenalin armağan ediyor.