Nuran ÇAKMAKÇI
Oluşturulma Tarihi: Ekim 31, 2010 00:00
Sena, Tarsus Amerikan Lisesi ikinci sınıf öğrencisi. Bir gün içinde yaptıklarını duyunca insanın nefesi kesiliyor. Her ailenin, her öğretmenin ideali bir çocuk. Hem dersleri çok iyi, hem on parmağında on marifet, hem de duyarlı. Yaptıklarını duyup, “Yok bu kadar da olmaz ki!” dediğimde soluğu Tarsus’ta aldım. Karşımda bütün gün başını kaldırmadan çalışan, içe kapanık, oradan oraya koşturan bir öğrenci beklerken; kendisiyle barışık, güler yüzlü, bilgiye doymamış, sürekli araştıran liseli Sena’yla karşılaştım. Gelin, onu birlikte tanıyalım...
Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası Çocuk Korosu’nda sopranoluk yapıyor, piyano çalıyor, beste yapıyor. Yetenekleri bununla sınırlı değil, resim yapmak en sevdiği uğraşlardan. Türkiye çapında yapılan yarışmada birincilik kazanınca ödül olarak İzmir’ deki Uzay Kampı’na davet edilmiş.
Durun, daha bitmedi. Yazı yazmak da tutkusu, hatta en önemli uğraşlarından biri. British Council’in düzenlediği kompozisyon yarışmasındaki başarısı sonucunda iki hafta İngiltere seyahati kazanmış. Kompozisyon, işin başlangıcı... Yazıdaki yeteneğini son olarak ‘Başarının Peşinde’ diye Türkçe’ye çevrilen ‘Pursuit of Success’ isimli İngilizce kitabıyla taçlandırmış. Amerika’da basılan ve birçok okulda ilgi gören bu kitabın ikinci cildini yazmakla meşgul şu sıra.
Bütün bunların arasında tiyatro etkinliklerine de katılıyor. Kısa oyunlar yazıyor, oynuyor.
Hafta sonları soluğu Çocuk Esirgeme Kurumu’nda alıyor. Oradaki çocuklara İngilizce öğretiyor, ödevlerini yapmalarına yardımcı oluyor. Bir liselinin bütün bunlara yetişemeyeceğini, zaman ayıramayacağını mı düşünüyorsunuz? Fena halde yanılıyorsunuz! Geçen yıl dört ayını görme engellilere kitap okuyarak geçirdi. Bütün bu çalışmaları nedeniyle de ECIS (European Council of International Schools-Avrupa Uluslararası Okullar Birliği) bursuyla Lizbon’da düzenlenen Community Service Conference (Toplum Hizmetleri Konferansı)’na katıldı.
Voleybol ve at binmeye bileğindeki kırık nedeniyle biraz ara verdi. Ama önümüzdeki dönemde onlara da tekrar başlıyor.
Bu kadar etkinliği yaparken dersleri son sıraya attığını düşünüyorsanız o da bir yanılgı... Sena, okul birincisi. Tarsus Amerikan Lisesi’ne dereceyle girdi, her sınıfı birincilikle bitiriyor. Gittiği dershanedeki başarısı nedeniyle ücretsiz okuduğu gibi üste para alıyor.
Yılda 40-50 kitap okuyor. Arkadaşları kadar, öğretmenleri ve ailesi de “Dur artık” diyor. Ama, o yeni projeler ve etkinlikler peşinde. Üstelik hepsini severek yapıyor.
Okuldaki lakabı Harmony; Harry Potter’ın başarılı ve hırslı arkadaşı. Saatleri bırakın, her dakikası dolu. Ama en ufak bir boşlukta bile “Yapabileceğim bir şey daha var mı?” diye öğretmenlerine koşuyor.
BANKTA BOŞ BOŞ OTURUP SAÇMA SAPAN KONUŞAN ARKADAŞLARIMA ŞAŞIRIYORUM
Ekonomik durumun iyi, kolejde okuyorsun... Kendini niye bu kadar zorluyorsun?
- Maddi durum iyi olabilir ama bunlar gelip geçici. Önemli olan insanın kendine bir şey katması. Çevremdeki faktörlerle değil, kişisel olarak ön plana çıkmak istiyorum.
Her şeyde iyi olmak seni sıkmıyor mu?
- Çok yönlülük güzel. İnsanın her konuda bilgisi olması, bir şey sorulduğunda bilmesi hoşuma gidiyor.
Bütün bunlara nasıl vakit buluyorsun?
- Kendimi ciddi olarak programlıyorum. İyi bir sıralama yapıyorum. Teneffüs ve öğlen aralarını bile değerlendiriyorum. Bir saatlik öğle arasında kütüphaneye gidiyorum, bilgileri topluyorum. Her dakikamı değerlendirmek istiyorum. Okuldan bazen geç çıkıyorum. Anlamadığım derslerde ek çalışmaya katılıyorum. Okulumla evim arası servisle 40 dakika. Bu sürede ödevlerime bakıyorum, sınavlara çalışıyorum. Eve gidince oyalanmamaya çalışıyorum. Elektronik ortamda üye olduğum kulüpleri takip ediyorum.
Arkadaşların ne diyor bu duruma?
- Çok çok çalışkan olduğumu, her şeyi bildiğimi söylüyorlar. Harmony adını taktılar. “Yeter, artık bu kadar çalışma” diyorlar. Çantam kitaplarla dolu, bazen dengelemek için elime de kitap alıyorum. Öğretmenler bile artık ‘Ne zaman görsek ya bir şey yazıyorsun, ya okuyorsun, ya da elinde bir şey var’ diye tepki gösteriyor.
Diğer öğrencilerle vakit geçirebiliyor musun?
- Bazen hafta sonları görüşüyoruz. Doğum günü partilerine katılıyorum. Vakit bulmak birazcık zor oluyor tabii. Yine de arkadaşlarımla iyi geçindiğimi söyleyebilirim. Yurtdışından da birçok arkadaşım var. Onlarla elektronik ortamda görüşüyoruz.
Sen bu kadar yoğun bir tempodayken, bahçede dolaşan arkadaşlarını görünce ne diyorsun?
- Arkadaşlarıma bakıyorum, teneffüste bahçede bir bankta oturup saçma sapan konularda konuşmaktan hoşlanıyorlar. Bence zamanları boş geçiyor. Herkesin yaptığı şeye saygı duyuyorum. Ama bazen nazik şekilde uyarıyorum. Yakın olduklarımı yönlendiriyorum. “Şöyle yapsan daha iyi olur” diyorum. Uzaktan tanıdıklarıma öğüt vermem. Yardım istediklerinde mutlaka koşarım. Sınav öncesi telefonlarım sürekli çalıyor: “Sena, konu neydi... Sence nereler önemli... Sorular nerelerden çıkar...” Çoğuna yardım ediyorum. Ama benden yardım almayı alışkanlık haline getirenlere de kızıyorum.
Ayağını şöyle bir uzatıp, keyif yapmaz mısın hiç?
- Yazları! Ama tatili bile verimli geçirmek önemli. Uzanıp dinlenmek, uyumak enerji depolamama yardımcı oluyor.
Hiç çılgınlık yaptığın oldu mu?
- Ortaokuldayken bir kere sınıftaki tahtayı tebeşirle karalamıştım. Tabii artık böyle şeyler yapmamaya dikkat ediyorum.
Seni en çok ne yapmak rahatlatıyor?
- Müzik dinlemek. Yoğun bir günün ardından piyano çalmak ve cumaları yoga yapmak.
ANNESİ HAYRİYE ÖZTOSUN
Yemin ediyorum kızım çok mutlu
Sena, hep böyle sorumluluk sahibiydi. Bazen “Dur, artık çalışma” dediğim anlar oluyor. Ancak, o sürekli yenilik peşinde. Başarıyı çok seviyor. Her girdiği yarışmadan birincilikle ayrılıyor. Ezberci değil. Yaptığı bir şeyi severek, içselleştirerek gerçekleştiriyor. Bütün bunlar benim zorlamamla falan değil, kendi isteğiyle... Ben sadece zemin hazırladım. Yemin ediyorum, bundan çok mutlu oluyor. Ama yaptıklarını yetiştirmek için erken yatamıyor, çok geç saatlere kadar çalışıyor. Şimdi gözü yurtdışında. Dünyayı gezmek istiyor. O yüzden mesleği konusunda henüz kararsız. Bir yandan genetik okumak istiyor ama bir yandan da “Ben bir laboratuvara hapsolmak istemiyorum” diyor.
TARSUS AMERİKAN KOLEJİ MÜDÜRÜ TEKİN BARANSEL
Sırrı, ailenin iyi yönlendirmesi
Son derece düzgün, kibar, zarif, sorumluluk sahibi, pozitif bir öğrenci. Benzer başka öğrencilerimiz de var ama Sena en önde... Bunun sırrı ailenin iyi yönlendirmesi, çocuğun içten gelen özellikleri; okulun ve ailenin ona fırsatlar tanıması, destek olup, yön göstermesi.
SENA’NIN BAŞARILARI
Beş yaşında Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası’nda sopranoluğa başladı. Altı yaşından beri piyano çalıyor.
Türkiye genelinde Ülker’in düzenlediği resim yarışmasında birinci geldi, Uzay Kampı’na burslu olarak davet edildi.
İlköğrenimde kendi okulunda yapılan burs sınavlarında birinci oldu.
12 yaşında Pera Piyano Festivali’nde İdil Biret dinledi ve bu yarışmada birinci oldu.
OKS için gittiği dershane sınavında dört kez birinci oldu. 400 lira ödül kazandı.
Britih Council’in dünya çapındaki İngilizce eğitimi konulu İngilizce kompozisyon yarışmasını kazanıp Oxford’da iki haftalık yüzde 100 burslu eğitim hakkı kazandı.
İsviçre’de tiyatro festivaline katıldı, oyun oynadı, senaryo yazdı.
Çocuk Esirgeme Kurumu’nda çocuklara verdiği destek nedeniyle Portekiz’deki Sosyal Hizmet Projesi Konferansı’na davet edildi.
İngilizce ‘The Pursuit of Success’ romanı amazon.com ve estore.com’da satılıyor. İngilizce roman yazma yarışmasını kazanıp Faces Magazine dergisi için Türkiye’den seçilen kişilerden biri oldu.
Lizbon’da düzenlenen ECIS Community Service Conference’a katılmaya hak kazanan en genç öğrenci oldu.
Faces Dergisi’nde Türkiye hakkında dört sayfa İngilizce makalesi yayımlandı. Hürriyet Daily News ve Çukurova Gazetesi’nde yazıları çıkıyor.
MUN (Model United Nations) kulübünün sınavını kazandı, Üsküdar Amerikan Lisesi’nde düzenlenen TIMUN konferansına katıldı
Duke of Edinburgh’s Award adlı dünya çapında düzenlenen bir ödül programına okuldan tek katılan kişi oldu.