Güncelleme Tarihi:
Bugüne dek İstanbul’un pek çok tarihi mekânında konser veren topluluğun felsefesi, renk, dil, din, ırk ve cinsiyet ayrımı gözetmeksizin, insan sevgisi ve barış içinde şarkı söylemek. Koral İstanbul’un repertuvarında Türkçe, Rumca, Ermenice, İbranice, İtalyanca, Arapça, Kürtçe, hatta Zulu dilinde eserler var. Çeşitli milliyetlerden ve meslek gruplarından gelen 20 korist 2002’den beri birlikte şarkı söylüyor. Tekstil mühendisi, jinekolog, spiker, ekonomist, öğretmen gibi mesleklere sahip koristlerin yarısı profesyonel, yarısıysa amatör. Koro eğitiminin gelişmesi amacıyla değişik zamanlarda atölye çalışmaları düzenleyen koro, fırsat buldukça yardım konserleri de veriyor.
Gülsen Yavuzkal - Koro Şefi
RUM ORTODOSK KİLİSESİNDE DEVRİM YAPTIK
Avrupa Korosu adında bir grubumuz vardı. Oradan bir grup arkadaş Koral İstanbul’u kurduk. Şan mezunuyum. 1996’dan beri her yaz yurtdışında koro şefliği eğitimi alıyorum. Oradan değişik repertuvarlar getiriyorum. Arkadaşlarımın istemediği hiçbir parçayı repertuvara zorla koymam. Zaten insanlar onlara tanıdık gelen parçaları seviyor. Hızlı eserler beğeniliyor. Seyirciyi de dahil etmek istiyoruz. Kısacık bir mırıldansa bile mutlu oluyor insanlar. Koristler küçük bir sınavla belirleniyor. Bugüne kadar hiç ilan vermedik gazeteye. Eşin dostun tanıdıklarıyla büyüyoruz. İlan versek isteyen gelecek, biz de reddedemeyeceğiz. Alzheimer Derneği, Göz Nuru Vakfı gibi kurumlar için yardım konserleri de veriyoruz. Yurtdışı festivallere davet ediliyor fakat maddi gerekçelerle katılamıyoruz. Sponsor arıyoruz her zaman. Destek bekliyoruz. Çoksesli müzik yaygınlaşmalı. Avrupa’da köylerde bile üç-dört koro oluyor. Çünkü koro, insanları yalnızlıktan kurtarıyor. Alkış almak hoşuna gidiyor insanların. Bedeni de sağlıklı tutmak gerek. Sigara içmiyor, kendilerine dikkat etmek durumunda kalıyorlar. Koro disiplin ve demokrasidir de aynı zamanda. Haftada bir gün üç saat toplanıyoruz. Provalarımızı Beyoğlu’ndaki Toytonya Kültür Derneği’nde yapıyoruz. Konsere yakın biraz daha stresli oluyorum. Aksaklık çıkmasın istiyorum. Oluyor tabi ufak kazalar. Bir keresinde piyanistimiz nota sayfalarını karıştırmış. Biz üçüncü sayfayı söylüyoruz, o ikinciyi çalıyor. Bir defasında da açık hava konserinde ani bir rüzgar esti. Bütün nota sayfaları uçtu. Toparladık. Herkes amatör ama çok cesur. Normalde mikrofonla söylemek çok zor ama biz söylüyoruz korkmadan. Her konuda cesuruz. Rum Ortodoks Kiliselerine kadın sesi ve enstrüman girmezmiş. 1 Ocak’ta konserimiz vardı. Erkeklerden oluşan bir grup koristimiz adaya tatile gitmişlerdi. Konserden önce hava bir bozdu. Lodos sebebiyle erkekler gelemediler. Ne yapacağımızı şaşırdık. İptal etmedik. Kadın kadına konser verdik. Kadıköy Metropoliti, ‘İyi ki erkekler gelmemiş. Melekler gibi söylediniz. Siz burada bir devrim yaptınız. Latince metin Rum kiliselerinde söylenmez. Hele kadınlar tarafından enstrümanla hiç söylenmez’ dedi. Din görevlilerinin bu anlayışı beni çok etkiledi. Hiç unutamıyorum.
Beate Kretzschman
TRAMVAY KONSERİMİZİ UNUTAMAM
Almanım. 28 yıldır Türkiye’de yaşıyorum. Koroya 10 yıl önce katıldım. Haftada bir kere toplanıyoruz. Birbirimizden etkileniyoruz, farklı dil, ırk ve kültürlerden insanlar bir aradayız. Müzik hocasıyım aynı zamanda. Yaşadığım her ülkede bir, iki ya da üç koroya katıldım. Piyano, akordeon, flüt, gitar çalıyorum. Gittiğim her yerde insanları koromuza davet ediyorum. Çok yerde konser verdik ama tramway konserimizi unutamıyorum. Tramwayla İstiklal’den geçtik ve şarkı söyledik. Çok güzeldi. Koro şefimiz Gülsen Hanım hem koroyu bir arada, hem de bizi hayatta tutuyor.
Yani Koçias
KONSERİ VERİP TEZİMİ YETİŞTİRDİM
Özel bir Rum lisesinde biyoloji öğretmeniyim. 2005’ten beri korodayım. Karı-koca oradayız hatta. Eşim Melina’nın çalıştığı okula Koral İstanbul konsere geldi. Böyle tanıştık. Müzikle ilgiliydik ikimiz de ama çoksesli müziği bilmiyorduk. Türkiye’de aslında koral müzik bilinmiyor. Bizim de başlıca misyonumuz, farklılıkların bir arada olabileceğini göstermek ve koral müziği insanlara tanıtmak. Gönül vermek lazım bu işe. Cunda Adası’ndaki konserde ben doktora tezimin arifesindeydim. Gittim konseri verdim ve döndüm. En önemlisi istek ve sorumluluk.
Pınar Maytalman
YAHUDİ MEZHEPLERİNİ ÖĞRENDİM
Boğaziçi Üniversitesi’nde Fransızca okutmanıyım. 10 yıldır korodayım. Daha önce başka bir korodaydım. Farklı bir şey yapalım dedik. Çünkü korolar genelde aynı tip müzik yapar. Konservatuarda 10 yıl yarı zamanlı okuyup çello bölümünü bitirdim. Klasik müziği sevsem de sıkılmıştım ve farklı bir şeyler yapmak istedim. Bu koro ilgimi çekti. En çok kilise konserlerini seviyorum akustiği dolayısıyla. Yahudi parçaları çok güzel. Onların da mezhepleri varmış mesela. Koro sayesinde öğrendim.
Koyumi Enimoto
JAPONUM AMA KORO AİLEM GİBİ
2005 Eylül’ünde Türkiye’ye geldim. Bir Türkle evliyim. Beş yaşında piyano çalmaya başladım. Şarkı söylemek istiyordum ama yoğun eğitim sonrası doktor oldum. Çalışmaya gittiğim her ülkede bir koroya girerdim. İlk katıldığım Osaka’da 100 kişilikti. Türkiye’de Avrupa Korosu’nun konserinde şimdiki şefimiz Gülsen Hanım’ın arkasında oturuyordum. Orada küçük bir korosu olduğunu duydum. Kocam da koroda, vurmalı çalgılar çalıyor. Türkiye’de çalışamadığım için yalnız hissediyordum. Koro’da ailemin yanında gibiyim.