Güncelleme Tarihi:
Kanal D'nin yaz döneminde yayınlanmaya başlayan ve çok sevilen dizisi "Küçük Kadınlar", salı akşamları liderliği kimselere bırakmıyor. Dizinin üç genç oyuncusu; Ali İl, Hande Soral ve Burak Sağyaşar'la konuştuk. Ali, konservatuvar mezunu. Hande, psikoloji okuyor, Utku ise Galatasaray Üniversitesi'nde sosyoloji...
Ali İl (Ali)
Ailem oyuncu olduğuma hâlâ inanamıyor
- İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü mezunuyum. Daha önce "Seher Vakti", "Ihlamurlar Altında", "Aşk Eski Bir Yalan"da rol aldım ama dediğiniz gibi oynadığım karakterler bu kadar ön planda değildi. "Küçük Kadınlar" ilk ciddi televizyon projem.
Tiyatro yapmaya fırsatınız yok mu?
- Geçen sezon yaptım, bu sezon da olacak mı bilmiyorum. "Dalga" adlı bir oyunu sahneliyorduk, belki bu sene de devam ederiz.
Dizide kızların ablası olan Ekin Türkmen’le aynı oyundaydınız yani.
- Evet, Ekin'le ilk "Dalga" oyununda tanıştık. Orda da Ekin'e aşık ama aşkına karşılık bulamayan bir genci canlandırıyordum. Kader bizi "Küçük Kadınlar"da da aynı tip rollerle karşı karşıya getirdi.
Peki, kimdir Ali İl? Ne yaptı, bu günlere gelene kadar?
- 1981 İstanbul doğumluyum. İki sene gümrük komisyoncusunda çalıştım sonra bir sene kokoreççilik yaptım. Büfem vardı ama sonra sıkıldım. Bir gün televizyonda dizi izliyordum "Bu işi bende yaparım" dedim. Nasıl dizilerde oynarım diye araştırmaya başladım. "Konservatuvara git" dediler. Konservatuvara girmeye karar verdikten sonra girip açık liseden diploma aldım. İlk girişte sınavları kazanamadım. O senem tiyatroyla geçti, amatör çocuk oyunlarında rol aldım. Sonrasında çalıştım, sınavlara girdim ve kazandım. Okula girdikten sonra da ajansa yazıldım. Aslında ilk başta haber spikeri olmak istiyordum. İlginçtir, ailem hâlâ oyuncu olduğuma inanamıyor.
"Küçük Kadınlar"daki performansınız hakkında nasıl eleştiriler alıyorsunuz?
- Dizide gerçek performansımın beşte birini bile sergileyemiyorum ama insanlar oyunculuğumu beğeniyorlar.
Oyuncu psikoloğu olacak
Aldığınız psikoloji eğitiminden mi kaynaklanıyor bilmiyorum ama insanları sürekli izleme halindesiniz.
- Evet, psikoloji eğitimiyle alakalı bir şey olabilir. Sürekli çevremdeki olayları ve insanları takip ederim. İnsanların her davranışı benim için ayrı bir şey ifade edebiliyor. Hoşuma gidiyor insanların nelere nasıl tepkiler verildiğini gözlemlemek. Hepimiz farklı birer bireyiz ama hemen hemen aynı olaya aynı tepkileri veriyoruz çok enteresan geliyor. Bu gözlemlerim eminim oyunculuğuma da faydası dokunacak.
Peki, sette daha deneyimli oyuncuları gözlemlerken ne hissediyorsunuz?
- Sette gözlem yapmak inanılmaz güzel bir şey. Eğitimim bittikten sonra oyuncu psikoloğu olmak istiyorum. Herkesin olduğu gibi oyuncularında bir psikoloğa ihtiyaçları vardır.
Ağlama sahneleri nasıl geçiyor sizin için. Malum sürekli bir dramatik ortam var dizide.
- İlk ağlarken çok gerildim. İkinci bölümün başında anne ve babanın öldüğünü öğreniyoruz ve bir tepki veriyoruz. Senaryoyu aldım okudum oyuncu koçuma "Ne yapacağız hocam" dedim. O da bana: "Belki bir yakınını kaybetmedin ama ölümle ilgili kafanda bir resim oluşturabilirsin" dedi. Beş dakika falan bekledik ben hazır hissettiğimde okumaya ve ağlamaya başladım.
Dizide hep bir dram var. Bu hep böyle mi gidecek?
- Bilmiyorum... Bizde senaryo gelince öğreniyoruz her şeyi. Galiba ileriki bölümlerde olaylar daha da dramatik olacak. Senaryoyu okurken hep "Bu da mı olacaktı" falan diyorum. Ancak dizide yaşananlar hayatın gerçeği. Bu tür zorlukları yaşayan insanlar var.
- Armi hakkında açılan fan club’ler hakkında neler düşünüyorsunuz?
- Tabi ki çok güzel... Küçük hayranlarımızla iletişim içerisindeyiz sürekli. Onların sevgisinin çok gerçek olduğuna inanıyorum. Tabii bu, dizideki karakterlerin sevilmesiyle alakalı bir şey.
Yasemin Ergene’ye benzetiyorlarmış sizi?
- Evet, hem de çok. Yasemin Ergene sandıkları bile oluyor yani.
Birilerine benzetilmek sizi rahatsız ediyor mu?
Burak Sağyaşar (Utku)
Sosyoloji okuyor
Oyunculuk meselesine nasıl merak sardınız?
- 10 yaşımdan beri istiyordum oyuncu olmayı. Zaten anne ve babam da bu sektördeydi. Muhammer Ergun'a gidip "Şaşı Felek Çıkmazı'nda bana rol yazar mısınız?" diye sormuştum. Yazdı ve öyle başladı oyunculuk. 14 yaşındaydım, Ankara'da yaşıyordum ve İstanbul'a taşınmak zorunda kaldım. İstanbul'a gelince yavaş yavaş reklamlar başladı. "Yemin" dizisine 18. bölümde girdim ve 54. bölüme kadar oynadım. "Yemin"de 22 yaşında bir tetikçiyi oynuyordum. Sonra da "Küçük Kadınlar" dizisi başladı. Şu an 21 yaşındayım ve geleceğe dair çok güzel planlarım var.
Okul devam ediyor mu?
- Galatasaray Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde eğitime devam ediyorum.
Biraz Utku karakterinden konuşalım...
- Utku zengin bir ailenin züppe olmayan bir çocuğu. Küçüklüğünden beri zengin olduğu için imkanlarını lüks olarak görmüyor artık. Zaten en son dedesi, Utku'nun bütün kredi kartlarına ve eşyalarına el koydu.
Armi’yle aranızda neler olacak?
Peki, siz böyle bir yaşama sahip misiniz? Güzel bir yüzünüz var, insanlar hayranlıklarını dile getiriyorlar sürekli.
- Yok efendi, usluyumdur. Daha çok evi severim, ailemle kalıyorum hâlâ. Arkadaşlarımla zaman geçiririm, bu sektörde olmayan bir sürü arkadaşım var.