Yeşim ÇOBANKENT
Oluşturulma Tarihi: Kasım 20, 2010 00:00
Hani kimselere anlatamadığımız utanç dolu anlar ve biçimsiz durumlar vardır ya... ‘Gencoluk müessesesi’ tam da o işte. Genco’nun Yalan Dünyası’nı Servet Gürbüz yazdı, Sönmez Karakurt çizdi. Bu tırsak ama gözü yükseklerde delikanlının maceralarına gülerken, sık sık onun yerinde olmadığınıza şükrediyorsunuz. Küçük hesapçı, tipsiz ve saftirik bir karakter olmasına rağmen yazarı onu ezdirmiyor: “Kimse üstüne alınmasın, Genco bizzat benim. Tipini de ruhunu da benden aldı!”
‘Hele bi oku, korkma...’ diye diye tam beş yıldır Penguen’in sayfalarını şenlendiren Genco artık sizlere ömür. Yerini uzaktan akrabası sayılabilecek Ortam’a bıraktı ve kendisi de bir albüm/kitaba dönüştü: ‘Arkadaşım Muzo’.
Genco’nun yazarı Servet Gürbüz (47) de çizeri Sönmez Karakurt (40) da ufak yaşlardan beri mizah dergilerinde pişti, yolları da oralarda kesişti. Şu an biri ekonomi dergisinde diğeri de günlük gazetede grafikerlik yapmasına rağmen mizahla ve birbirleriyle bağlarını hiç koparmadılar.
25 yıllık arkadaşlıktan sonra onca makara ve gırgır boşa gitmesin istediler. ‘Abi, hadi birlikte bir şeyler yapalım’ muhabbeti nihayet ‘Genco’ karakterinin şahsında ete kemiğe büründü. Kahramanımız 25-30 yaşlarında, taşra kökenli bir memur çocuğu. Bekar, ailesiyle yaşıyor. Öyle ahım şahım bir eğitimi ve mesleği yok, hatta eli ekmek bile tutmuyor ama gözü hep yükseklerde. Kızlara yanaşmaya korksa da evlenmek için de Venezüelalı kainat güzelinden aşağısı kurtarmıyor mesela. Hem Anadolu çocuğu olarak kalmak, hem de dünyayı fethetmek istiyor.
Kendine şekil yapmaya çalışırken iyice batıyor. Bir an önce yırtma ve büyük paralar kazanmanın derdinde ama tırsak. En yakın kankalarına karşı bile titrek. Esasen saftirik olduğu için de küçük çakallıklarını yüzüne gözüne bulaştırıyor. Kendini olmadık biçimsiz durumlara düşürme konusunda adeta bir deha. Çelişkiler ve takıntılarla dolu, küçük hesapların küçük adamı o.
KENDİNDEN YOLA ÇIKTI Uzun lafın kısası; Genco’nun maceralarına hem gülüyorsunuz, hem de halinize şükrediyorsunuz. “Genco’yu yaratırken tamamen kendimden yola çıktım. Öyle kurmaca bir karakter falan değil, bizzat benim Genco. Hem tipini hem de ruhunu benden aldı. Diğer yan karakterler de birebir etrafımdaki insanlar. Hatta dayıoğlum ‘Ulan beni bu hafta nasıl çizmişsiniz’ diye fırça atıyordu bazen” diyor Servet Gürbüz.
Sönmez Karakurt da araya giriyor: “Servet’le aile yapılarımız filan çok yakın olduğu için Genco benden de çok şey taşıyor. Zaten Genco adı da birbirimize taktığımız lakaptan geliyor. Bizim olayımız gözlem. Çizerken hep hayattan küçük mevzulara takıldığımız için durmadan notlar alırız.”
Genco’nun maceralarını okurken delikanlıya acıyorsunuz dedik ama yaratıcıları epey eğleniyor: “Durmadan madara ve terso olması hoşumuza gidiyor. Çünkü biz de öyleyiz. Kendi aramızda yaptığımız esprileri yazıp çiziyoruz zaten. Yalakalık yaptıkça ve özenti enteller gibi davrandıkça sahtekarca batmasına çok gülüyoruz. Arada acaba samimiyeti abartıyor muyuz, kendimizi çok mu ortaya atıyoruz hacı, diyoruz. Genco’nun rezilliklerinin röntgenini çekiyoruz resmen. Yine de bazen bizim bile çizmeye yüreğimizin yetmediği şeyler oluyor.”
GENCOLUK MÜESSESESİ “Hepimiz zaman zaman Gencoluklar yaşamışızdır” diyen ikili, Gencoluğun artık bir müesseseye dönüştüğünü söylüyor: “Sizin de kimseye anlatamadığınız, utanç dolu anlarınız yok mu? İşte onları çiziyoruz. ‘Tıpkı beni anlatmışsın’ diyen çok. Bu nedenle çok tutuldu. Hatta ‘Kız Gencoyuz’ diyenler bile var. Aslında bir yandan da kızlar için ibretlik bir el kitabı: İşte adam diye bildiklerinizin iç yüzü!”
Genco’nun hikayesinin başlangıcı ve sonu yok, hatta doğru dürüst bir hikayesi bile yok. İç monologlar, tespitler ve enstantaneler şeklinde ilerliyor. Bir ara şansı döner gibi de oldu. Gülse Birsel’le ve Büşra filminin yönetmeniyle görüştü yaratıcıları. Tam bir televizyon dizisine dönüşmek üzereyken direkten döndü. Eh, bahtsız Genco’ya da böylesi yakışırdı zaten! Peki bu çocuk hiç mi adam olmayacak? “Daha biz adam olamadık ki, onu nasıl edelim?” diye gülüyor Gürbüz ve Karakurt.
Penguen Dergisi’nde üç yıl yaşadıktan sonra yakıtı tükendi ve gazı kaçtı Genco’nun. Vadesi dolunca da aramızdan ayrıldı. Neyse ki, ikinci albüm/kitap ‘Yalnız Tatil’ sayesinde tuhaf hallerine gülebileceğiz yine. Pek yakında...
KARDEŞİMİZ GENCO’YU TANIYALIM* Genco Taksimci-İstiklalci değil, Kadıköycü Altıyolcudur.
* Yengelere hep sitemlidir.
* Anne üzme üstadıdır.
* İşyerindeki gülyüzlü stajyer kızların ardından Zafer Peker’in ‘Gidiyorsun’ parçasıyla az kahrolmadı.
* Sezon sonu indirimlerinden alınan ve bedeni kalmadığı için hep eğreti duran kılık...
* Gergin dik yürüyüş. Her an biri beline parmakla dalıp ‘Vayyy’ diyecekmişçesine diken üstünde.
* Maaş gelir sormayı pek sever. Fantezisi 1 liraya arsa kapıp 1 sene sonra 1 trilyona satmaktır.
* Cankuşu Muzo ve ağır oturaklı adam dayıoğlu Mustafa. Onlarla Karıfur’a Kapitol’e takılır.