OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 16, 2005 00:00
Özlem Ä°kiışık Küçükerman için komple ayakkabıcı diyebiliriz. Ayakkabının tasarımından da anlıyor üretiminden de pazarlamasından da... Beta markasını babasından ve amcasından devralmış. Mimar Sinan Ãœniversitesi’ni bitirdikten sonra iÅŸi yerinde öğrenmek için Ä°talya’ya gitmiÅŸ. Bugün Beta vitrinlerini rengarenk ayakkabılar süslüyorsa hep onun yüzünden.Müşterinin ne istediÄŸini anlamak için cumartesi günlerini hafiyelik yaparak geçiriyor. Bazen vitrin önünde yorum yapanları dinliyor, bazen satış temsilcisi gibi ayakkabı denettiriyor. Ä°talya, Fransa, Yunanistan gibi ülkelere ihracat yapan Özlem Hanım ‘En büyük zevkim tasarladığım bir ayakkabıyı birinin ayağında görmek’ diyor. ‘Amacım kiÅŸilikli ürün tasarlamak. Ä°nsanlar etiketi görmeden bu ayakkabı Beta diyebiliyorsa, baÅŸarılıyım demektir.’ Ayakkabı üretilen atölyelerde elde ayakkabı diken ustaları izleyerek büyüdü. Mimar Sinan Ãœniversitesi Sahne ve Görüntü Sanatları Tiyatro Dekor Kostüm bölümünü bitirdi. Roma sandaleti ile Mısır sandaletinin farkını okulda öğrendi. Mezun olduÄŸunda Fransa Kralı 14. Louis’nin şık, süslü ayakkabısını modernize edebiliyordu. Ama iÅŸi yerinde öğrenmek gerekiyordu. Namı dünyaya yayılan Ä°talyan ayakkabıcılığını öğrenmek için Ä°talya’ya gitti: ‘Üniversitenin bitmesine bir yıl kala Ä°talya’da nereye gitmem gerektiÄŸini araÅŸtırdım. Marche bölgesinin bu iÅŸin merkezi olduÄŸunu öğrendim. Sanayi bu bölgedeydi. Devlet fabrikaların yanına meslek okulları açmıştı. Ä°ki yıllık bir okul bulup, kaydımı yaptırdım. Okulun ilk Türk öğrencisi bendim. EÄŸitim paralı deÄŸildi. Hatta yabancı bir ülkeden geldiÄŸim için üste az bir miktar para bile aldım. Orada A’dan Z’ya ayakkabıcılığı öğrendim. Tasarım, teknik, pazarlama her ÅŸey. Okul bittiÄŸinde sıfırdan bir ayakkabı imal edebiliyordum. En önemlisi ticari, yani satacak tasarım nasıl yapılır onu biliyordum.’ Özlem Ä°kiışık Küçükerman, Ä°talya’dan Türkiye’ye 1997’de döndü. O yıllarda Beta maÄŸazalarının sayısı üçtü. Erenköy, Ataköy ve NiÅŸantaşı. MaÄŸazalarda klasik erkek ve kadın ayakkabıları satılıyordu. O iÅŸe gençlerinde giyebileceÄŸi ayakkabılar tasarlayarak baÅŸladı. Renkli, farklı ve iddialı bir koleksiyon hazırladı. Kış sezonu olmasına raÄŸmen vitrinleri rengarenk botlarla süsledi. ‘Babam ve amcam hazırladığım koleksiyonu görünce çok ÅŸaşırdı. Ama ‘biz bu kızı Ä°talya’lara gönderdik okuttuk, herhalde bir bildiÄŸi vardır’ diye düşünüp serbest bıraktılar. O güne kadar siyah, kahverengi, lacivert ve beyaz ayakkabıdan baÅŸka renk üretim yapmayan fabrikadan içeri kırmızı deriler girince herkes önce bir ÅŸok geçirdi. Oysa ben hem farklı, hem renkli hem de giyilebilir ayakkabılar yapmak istedim. Ya batacaktım ya da çıkacaktık. Çıktık. O yıldan sonra renkli, farklı ayakkabı almak isteyenler önce Beta’ya geldiler.’ BAZEN SATIÅž ELEMANI GÄ°BÄ° DAVRANIYORUMBeta maÄŸazalarında yaz ve kış olmak üzere iki ana sezon var. Ama maÄŸazalara üç ayda bir yeni ürün giriyor. Özlem Hanım bu durumu şöyle açıklıyor: ‘Beta’da üretim hiç durmaz. Ben cumartesi günlerimi maÄŸazada geçiriyorum. Vitrinin önünde müşteri gibi durup insanların konuÅŸmalarını dinliyorum. Bazen benim çok beÄŸenerek tasarladığım modele çok çirkin diyenler çıkıyor. Bu gibi durumlarda oturup ayakkabı üzerine biraz daha kafa yoruyorum. Bazen satış elamanı gibi davranıyorum. Böylece ayakkabıyı denediklerinde ilk hissettikleri duyguyu öğrenebiliyorum.’Bugün Türkiye’de 18 Beta maÄŸazası var. MaÄŸazalarda Beta markalı ürünlerin yanı sıra ithal markalar da satılıyor. Amaç müşteriye daha çok seçenek sunmak. Arche, Mephisto, Sax, Clarks, Vic Matie gibi markaları Türkiye’ye getiriyorlar. DiÄŸer taraftan Beta markası Ä°talya, Fransa, Yunanistan, Ä°srail, Ukrayna gibi ülkelere ihraç ediliyor. Özlem Ä°kiışık Küçükerman tasarladığı ayakkabının yurtdışında satılmasından dolayı çok mutlu. ‘Sürekli insanların ayaklarına bakıyorum. Bu artık mesleki bir hastalık. Ne yapayım benim tasarladığım ayakkabıyı giymiÅŸ kadınları görünce inanılmaz mutlu oluyorum. Hele bu kadını yurtdışında gördüysem sevincimden havalara uçuyorum.’ GÃœNDE 1200 ÇİFT AYAKKABI ÃœRETÄ°YORLARHikaye bundan tam 35 yıl önce Samatya’da baÅŸlıyor. Ä°ki erkek kardeÅŸ (bu beyler Özlem Ä°kiışık Küçükerman’ın babası ve amcası oluyor), ayakkabı iÅŸine girmeye karar veriyorlar. Espadril üretip satmaya baÅŸlıyorlar. Samatya’daki dükkan önce 4. Levent’te bir atölyeye, ardından 80’lerin başında Merter’de bir binaya taşınıyor. Bu arada ürün yelpazesi de geniÅŸliyor. Yaz ayları için espadril üreten marka kış için de ayakkabı üretmeye baÅŸlıyor. 1988’de ilk maÄŸaza NiÅŸantaşı’nda bugünkü Beta’nın olduÄŸu yerde açılıyor. Ardından ikinci ve üçüncü geliyor. O sırada ihracat baÅŸlıyor. ABD ve Fransa’ya makosen ve lofer denilen klasik ayakkabılar gönderiliyor. Elde dikilen saraçlı ayakkabılar çok ilgi görüyor. O yıllarda ağırlıklı üretim erkek ayakkabıları üzerine. Merter’deki binadan iki yıl önce Ä°kitelli’ye taşınıyorlar. Ãœretim 5 bin metrekarelik kapalı alanda gerçekleÅŸiyor. Malın yüzde 85’i ihraç ediliyor. Günde 1200 çift ayakkabı yapılıyor. Ä°hracatın yarısı fason yarısı kendi markasıyla. Beta, ismi aralarındaki anlaÅŸma gereÄŸi açıklanamayan dünyanın tanınmış markaları için de üretim yapıyor.BETA KURULDUÄžUNDA KÄ°MSENÄ°N BATA’DAN HABERÄ° YOKTUBabam ile amcam Beta’yı kurdukları zaman Bata diye bir markanın varlığından haberdar bile deÄŸillermiÅŸ. Ayakkabı iÅŸine girmeden önce restoran ve bar iÅŸletirlerdi. Kışın Uludağ’da yazın ise KuÅŸadası’nda. Beta adlı diskotek, restoran ve barları herkes hatırlar. Zamanla evlenip çoluk çocuÄŸa karıştıklarında bu iÅŸler zor gelmiÅŸ. Düzenli bir hayata özlem duydukları, gündüz çalışmak istedikleri için ayakkabı iÅŸine girmiÅŸler. Beta diskotekleri de Beta ayakkabıları olmuÅŸ. Bu ismi ilk koyduklarında alfa, gama, beta’nın betasından esinlenmiÅŸler. Zaten ilk yıllarda markanın amblemi beta iÅŸaretiydi. KOLEKSÄ°YONDA ÇILGIN POT GRUBU DA VAR GÃœNLÃœK KULLANIM İÇİN SAÄžLIKLI GRUP DABeta’nın ilkbahar yaz koleksiyonu 300 model. Koleksiyonun yüzde yetmiÅŸi kadın, yüzde otuzu erkek. Platform topuklar ve metalik renkler göze çarpıyor. Dolgu topukların hem hasır hem de mantar versiyonu var. Beta, günlük sandalet ve rahat ayakkabılardan oluÅŸan grup için terlemeyi önleyen doÄŸal malzemeler kullanıyor. ‘Ayak saÄŸlığına çok önem veriyoruz’ diyor Özlem Ä°kiışık Küçükerman. ‘Yüksek pontlu ayakkabılarımız bile rahattır. Bu yaz açık ayakkabıları kelebek ve çiçek motifleri ile süsledim. Mat ve parlak derileri kombinledim. Pop kategorisinde çılgın modeller mevcut. Bu ayakkabıları en çok üniversiteliler alıyor.’ SÃœRÃœNGENLER AÄ°LESÄ° MODA OLACAKMenekÅŸe moru ve orman yeÅŸili önümüzdeki kışın en önemli iki rengi. Kahve tonları, tabalar ve tütünler de var. Eskitme modası göze çarpıyor. Binici ve kovboy çizmeleri çok moda. Çanta ve ayakkabılar birbiriyle uyumlu. Çok büyük çantalar var. Baskılı derileri sıklıkla kullanırdım. Krokodil ve yılan. Ben onlara sürüngenler ailesi diyorum.Ä°ÅžTE GELECEĞİN MODACILARI2004/2005 Sonbahar-Kış koleksiyonlarının tanıtıldığı Roma Moda Haftası geçtiÄŸimiz salı günü Ä°talya’nın baÅŸkentinde baÅŸladı. Bir hafta sürecek defilelerde ünlü Ä°talyan tasarımcıları, dünyaca ünlü mankenlerle hazır giyim koleksiyonlarını sunuyorlar. Roma Moda Haftası’ndaki defilelerin biri de Roma’daki Avrupa Tasarım Enstitüsü (European Institute of Design) öğrencileri tarafından düzenlendi. Genç yetenekler koleksiyonlarında üst üste takılan fermuar ÅŸeritleri, keçeden yapılmış maskeler ve ahÅŸaptan ipeÄŸe birçok malzemenin bir arada kullanıldığı aksesuvarlar sergiledi. Rengarenk aksesuvarların tamamladığı kıyafetlerde ise bej ve toprak renkleri ağırlıktaydı. European Institute of Design dünyanın altı farklı ÅŸehir merkezinde, Madrid, Milano, Roma, Torino, Sao Paulo ve Barcelona’da kıyafet ve takı tasarımından web tasarımına kadar birçok dalda eÄŸitim veriyor.Â
button