Güncelleme Tarihi:
"HEP KALBİMİN SESİNİ DİNLEDİM"
Şebnem Çapa ile Meltem Tahrancı, benzer fiziksel özelliklerinin yanı sıra ürettikleri işlerle de dikkat çeken, isimlerinden söz ettiren, marka olmayı başaran iki güzel kadın, aynı zamanda da kuzen. “Chez - bo” markasıyla tasarladığı birbirinden şık, rengarenk giysilerle çok rağbet gören Şebnem Çapa ile “M by Meltem Tahrancı” markasıyla ürettiği takılarla çok beğenilen Meltem Tahrancı, zevklerini ve yaratıcı kişiliklerini işlerine yansıtmayı iyi biliyor. Kardeş çocukları olan Meltem Tahrancı ve Şebnem Çapa, ilk defa özel bir çekim için bir arada. Çapa’nın yeni sezon giysileri ile Tahrancı’nın yeni takı koleksiyonu hoş bir uyum oluşturdu ve ortaya böylesine şık bir çekim çıktı.
HELLO!: Kuzeninizle birlikte özel bir çekim gerçekleştiriyoruz. Kardeş çocukları mısınız?
Şebnem Çapa: Meltem, dayımın kızı, kuzenlerimizle kardeş gibi birbirimize çok bağlı büyüdük.
Meltem Tahrancı: Şebnem ile kuzenim olmasının ötesinde aynı apartmanda altlı üstlü dairelerde beraber büyüdük. Gerek bu kadar yakın yaşamak, gerekse yetiştiriliş tarzından dolayı Çiğdem ve Şebnem ile aramızda abla - kardeş ilişkisi ve bizi hep bir arada tutan çok sağlam bir bağ var.
HELLO!: Birbirinize benzer yönleriniz var mıdır? İyi anlaşan iki kuzen misiniz?
Ş. Çapa: Meltem ile duygusallığımızın, ailemize verdiğimiz değer ve fiziksel benzerliğimiz dışında karakterlerimiz farklıdır. O daha esprilidir ve bizi çok güldürür.
M. Tahrancı: İyi anlaşan iki kuzenin ötesinde bir bağ bu, bilirim ki benim için her zaman, her konuda hayatımda olacak bir Şebom var. Birbirimize benzer yönlerimiz tabi ki var; öncelikle aklıma gelen, ailemiz bizim için çok önemlidir, ikimiz de duygusalız ama gereken durumlarda mantık filtremiz de her zaman devrededir. Tertip, simetri gibi takıntılarımız var bunlar da yaptığımız işlerde mükemmelli yakalamaya iten bir güç oluyor. İkimiz de hayatımızın bir döneminde ruhumuza iyi gelen, kendimizi ifade edebilecek hoş bir yeteneğimiz olduğunu keşfetme şansını bulduk.
HELLO!: Çalışmalarınızda birbirinize destek verir misiniz?
Ş. Çapa: Elimizden geldiği kadar birbirimize destek veririz.
M. Tahrancı: Şebnem beni çalışmam ve üretmem konusunda hep motive etmiştir. Ondan gelebilecek her türlü öneriye, eleştiriye her zaman açığım.
HELLO!: Bir araya geldiğinizde neler yapmayı seversiniz?
M. Tahrancı: İkimizin de güzel yemek yemek gibi bir zaafı var; vakit bulduğumuzda gitmekten keyif aldığımız mekanlarda buluşup sohbetimizi yemekle pekiştirmeyi seviyoruz. Seyahatlerimizle ilgili edindiğimiz izlenimlerimizi paylaşır, bilgi değiş tokuşu yaparız.
HELLO!: Bu yıl koleksiyonlarınızda öne çıkan tema için ne söylersiniz? Nelerden etkilendiniz?
Ş. Çapa: Bu kış, Asya’ya çok gittim. Hindistan’a her gidişimde ilk defa gidiyormuş gibi heyecanlanırım ve her gidişin dönüşünde çok güzel duygular ve enerjiyle dönerim. Bu heyecanı farklı bir şekilde iki kere gittiğim Vietnam’da da hissettim. Bu yaz hazırladığım koleksiyona ‘Doğu, Doğa ve Ben’ adını koydum. En sevdiğim çiçek olan papatya desenli kumaşları çok kullandım. Gezip gördüğüm yerler ve oralardan aldığım mistik havanın etkileri yaptığım modellere yansıdı.
M. Tahrancı: Koleksiyonuma eklediğim parçalarda öne çıkan tema doğa; çiçekler, renkler. Etrafınız bu kadar renk cümbüşü içindeyken etkilenmemek mümkün değil.
HELLO!: Ürünlerinizin talep görmesini neye bağlıyorsunuz?
M. Tahrancı: Bunu özgün olmaya verdiğim değerle doğru orantılı görüyorum.
Ş. Çapa: Kişiye özel kıyafetler yapıyorum. Hiçbir elbisenin ikincisini yapmam.
HELLO!: “M by Meltem Tahrancı” markası ne zamandır var? Sizi öne çıkaran detaylar nelerdir?
M. Tahrancı: 2004 yılında başlayan bu süreçte iç dünyamda yaşadıklarımı, tasarımlarımda ifade edebilmeye çaba gösterdim. Bu özellikler detaylarda kendini gösterince, o sizin farkınız ve diğer tasarımcılardan ayrılan özelliğiniz oluyor.
HELLO!: Öğretmensiniz. Takı tasarlama işiyle nasıl tanışıp, başlayıp geliştirdiniz?
M. Tahrancı: 1990 yılında Boğaziçi Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği bölümünden mezun oldum. Kerem dünyaya geldiği sırada ara verdiğim dört yıl haricinde mesleğimi hep çok severek yaptım. Öğretmenlik özveri, sabır gerektiren çok kutsal bir meslek. Zaman içerisinde yorulduğumu ve yıpranmaya başladığımı hissettiğim anda sonuçlarından kimsenin olumsuz etkilenmesini istemedim, en başta öğrencilerimin. Mesleğimden ayrılmanın arkasından gelen ahşap boyama kursu, Hindistan seyahati, gazetede okuduğum bir tatlı, tasarımcı hikayesi gibi birbiriyle pek de bağlantısı olduğunu o zamanlarda düşünmediğim olaylar zinciri beni bu konuyu araştırmaya, doğru adreslerde eğitim almaya yöneltti ve bugüne getirdi.
HELLO!: Tutkulu bir insan mısınızdır?
Ş. Çapa: Tutku, tutku, tutku… Sevdiğim her şeye hissettiğim bu duygu, dostum mu, düşmanım mı bilemiyorum. Bazen beni mutsuz etse de yaşaması güzel. Hayatımın bu dönemine kadar olan zamanda hep kalbimin sesini dinleyerek hareket etmişimdir. Doğru, yanlış o beni nereye götürmek isterse hep oraya gittim.
M. Tahrancı: Tutku kelime anlamı olarak bana biraz kuvvetli geliyor, nedense ürkütüyor da. Onun yerine aileme düşkünlüğümden söz edebilirim. Onlara içim titrer, hep iyi olmaları için elimden ne geliyorsa yapmaya çabalarım.