Ezgi BAŞARAN
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 13, 2006 00:00
Aynı yaştayız, aramızda sadece birkaç ay var. Beraber büyüdük sayılır. İlk başlarda çok yakındık, çünkü o bana en sevdiğim iki şeyi, televizyon ve müziği, bütün azameti ve renkleriyle, aynı anda verebiliyordu. Şimdi ise birbirini yılda bir kere arayan uzak kuzenler gibiyiz. Çünkü ben artık onun hedef kitlesinde değilim. Büyüdüm, sıkıldım, o ise hep böyle, yani ergen kalmak istedi.
O yüzden 1 Ağustos’taki 25. yaş gününü kutlamadı bile. 179 ülkede yaşları 12-24 arası değişen 481 milyondan fazla izleyicisine bunu hatırlatmanın, 1980’lerde nasıl klipler yayınladığını anlatmanın iyi bir fikir olmadığını düşündü. Çünkü kuruluş stratejisine göre o asla yaşlanmayacak, yeni MTV kuşakları yaratacak, onların isteklerini karşılayacaktı. İşte müzik endüstrisinin işleyişini değiştiren, kimilerine göre müziğe hizmet eden, kimilerine göre ise müziği ve gençliği yozlaştıran MTV’nin hikayesi.
1 Ağustos 1981, geceyarısı saat 12.01’i gösterirken ABD’nin New Jersey şehrinde kablolu yayına üye birkaç evde alışılmadık bir kanal yayına başladı. Açılış cümlesi şuydu: "Bayanlar Baylar rock’n roll!" Bu kanal, yani MTV (Music Television) 24 saat müzik yayını yapmayı vaat ediyordu. İlk klip İngiliz grup Buggles’ın Video Killed The Radio Star (Video radyo yıldızını öldürdü) ise müzik endüstrisi için yeni bir dönemin başladığını
haber veriyordu.
Kısa sürede anlaşıldı ki MTV’yi, plak şirketlerinin hedef kitlesi gençler büyük hevesle beklemişti. Sevdikleri müzisyenleri dinlemek yetmiyordu, izlemek müthiş bir fikirdi. Elbette bunu hayata geçirirken çeşitli zorluklar yaşanacaktı. İlk sorun yayınlayacak yeterince klip yoktu. MTV ekibinin, teknik yetersizlik nedeniyle sık sık kesilen yayını doldurmak için ellerinde sadece çeşitli konserlerden çekilmiş görüntüler vardı. İkinci sorun ise kablolu yayının çok az eve girmiş olmasıydı. İki sorun da aynı anda çözüldü diyebiliriz. Bir müzik televizyonu kurulduğunu duyan ya da bir misafirlikte MTV’yle ilk defa karşılaşan gençler ailelerine kablolu yayına üye olmaları için baskı yapmaya başladı. MTV’nin kuruluş yıllarındaki "I Want My MTV- MTV’imi İstiyorum" sloganı da buradan çıktı zaten. MTV’nin yaygınlaşmasıyla plak şirketleri de sanatçılarına klip çekmek üzere bütçe ayırmaya başladı. Michel Gondry, Spike Jonze ve David Fincher gibi bugünün önemli
film yönetmenleri piyasaya MTV için klip çekerek atıldı.
JACKSON VE MADONNA İLE AÇILIM
MTV yayın hayatı boyunca çeşitli sebeplerle birçok kez eleştirildi. Bunlardan ilki, belki de en ağırıydı. Sadece beyaz sanatçıların kliplerini yayınladığı için ırkçılıkla suçlanıyordu. Bu izlenimin silinmesi Michael Jackson sayesinde oldu. 2 Aralık 1983’te Jackson’ın bugünün parasıyla 1.5 milyon dolara mal olan 14 dakikalık klibi Thriller yayınlandı. Jackson hem siyahların önünü açtı hem de kliplerin kalitesini yükseltti. Popüler sanatçılar artık bu piyasada hayatta kalmak istiyorsa MTV’de bir klibinin dönmesi gerektiğini anlamıştı. Ve mümkünse bu klibin Thriller kadar konuşulması, dolayısıyla acayip bir şey olması gerekiyordu.
Bu konuda en hızlı refleks tabii ki Madonna’da mevcuttu. Like A Virgin parçası için çektiği klipte gelinlik giyerek bekaret konusundaki sıradışı fikirlerini izleyicisiyle paylaşmıştı. 1984’te ilk kez düzenlenen MTV Müzik Ödülleri’nde de sahneye aynı gelinlikle çıkmış fakat performansı sırasında seyirciye eteğinin altındaki siyah jartiyer ve külodunu göstererek MTV tarihine geçmişti.
PRINCE’İN POPOSU JANET’İN MEMESİ
Madonna’yı 1999’da sahneye popo kısmı kesik pantolonla çıkan Prince takip etti. 2003 ödül töreninde ise yine Madonna aynı şarkıyı, Like a Virgin’i söyledi. Bu kez yanında Britney Spears ve Christina Aguilera vardı. Madonna sansasyon geleneğini bozmayıp, sonunda Britney’yi dudaklarından uzun uzun öptü. Janet Jackson’ın şovu ise bunların arasında MTV’ye en pahalıyla patlayanıydı. MTV 2004’te her yıl ABD’yi ekrana kilitleyen Super Bowl yani Amerikan Futbolu finalinin prodüksiyonunu üstlenmişti. Janet Jackson ve Justin Timberlake sahneye çıktı. Her şey gayet normaldi. Fakat şarkının sonunda Timberlake, Jackson’ın büstiyerini asıldı. Sonuç: Jackson’ın ucuna yıldız yapıştırdığı silikonlu memesi milyonların burnundaydı. ABD’nin RTÜK’ü diyebileceğimiz FCC, MTV’ye 500 bin dolar ceza yazdı.
MTV’nin izlenme oranı arttıkça müzisyenler kanalla ilgili memnuniyetsizliklerini sıklıkla dile getirir oldu. Onlara göre MTV iyi olanı değil de iyi görüneni öne çıkarıyordu. Klibini yayınladığı şarkılar çok uyduruk olsa da albümleri çok satıyordu. Elinde büyük bir güç vardı ama onu müziğin hayrına kullanmıyordu. Bu sıkıntılar şarkı sözlerine yansıdı. İlk kez 1985’te Dire Straits, Money For Nothing klibinde MTV’mi İstiyorum sloganıyla dalga geçti. Dead Kennedys grubu ise MTV Yayını Bitir adlı şarkılarıyla kanalı protesto etti. Red Hot Chilli Peppers "Tek ihtiyacımız MTV’ye çıkmak, ne olur bizi MTV’ye çıkarın" diyordu bir şarkısında. George Michael da 1990’daki Freedom şarkısında MTV’nin gençlerde güzel görünmek konusunda baskı oluşturduğunu söylüyordu. Beck’in "MTV Bende Esrar İçme İsteği uyandırıyor" adlı şarkısının sözleri ise şöyleydi: MTV bende kendimi yakma, uydu çanağında grup seks yapma isteği uyandırıyor.
MTV’den şikayetçi olan sadece müzisyenler değildi. Ebeveynler de şikayetçiydi. Hormonları fazla çalışan, konsantrasyon süreleri
balık hafızasıyla yarışacak kadar kısa ergenleri tüketim ve seks odaklı bir dünyaya alıştırdığını düşünüyorlardı. Dindarlar da MTV’de yayınlanan kliplerde açıkça satanizm propagandası yapıldığını, kanalın bu konuda bir şeyler yapması gerektiğini söylüyordu. Bir çocuğun, 1993’te yayınlanmaya başlanan yetişkin çizgi filmi Beavis ve Butthead’i izledikten sonra kendi evini yakması eleştirilerin dozunu artırdı. Çizgi film geç saate alındı ve Beavis’in elinden düşürmediği çakmak yok edildi. Artık MTV fazlasıyla siyaseten doğrucu ve bir gençlik televizyonu için fazla sansürcü hale gelmişti. Bazı şarkılardaki zenci, esrar, mantar, silah, ateş etmek, i.ne ve Yahudi kelimeleri yok edildi. Kliplerdeki görüntülerle de montaj masasında oynandı.
CLINTON’A MTV’DEN DON SORUSU
MTV gençleri aptallaştırıyor, MTV değil Empty-V (Boş televizyon) gibi sloganlar yaygınlaşınca kanal birkaç programla kendini baştan yaratacağını düşündü. Bir haber programı hazırladı. AIDS, Afrika’daki salgın hastalıklar, açlık ve Irak savaşıyla ilgili bilgiler veriyordu. 1992’deki başkanlık seçiminde gençleri oy kullanmaya davet etti. Çağrısı gerçekten işe yaradı, genç oyları bir önceki seçime göre yüzde 16 arttı. Başkan Clinton ilk konuşmasında "Clinton-Gore zaferinde MTV’nin payı büyüktür" demişti. Belki de bu yüzden iki sene sonra MTV’nin canlı yayın davetini kabul etti. Programın sonunda 17 yaşındaki Letisya bombayı patlattı: "Sayın Başkan, dünya meraktan ölüyor, boxer mı slip mi giyiyorsunuz?" Clinton gülümseyerek cevap verdi. "Genelde slip, Letisyacım!"
REALITY TV KAVRAMINI YARATTI
Bugün hayatımıza ne zaman girdiğini bile hatırlamadığımız, doğal parçamız haline gelen bazı kavramları MTV yarattı aslında. VJ’lerin miladı MTV’dir. Sonra rap ve hip hop müziğini 1986-1995 arasındaki "Yo! MTV Raps" adlı programla en steril ve uzak oturma odasına bile soktu, popülerleştirdi. Bir de en önemlisi reality TV kavramını yarattı.
1992’ye gelindiğinde MTV yöneticileri sadece klip yayınlamanın çıkmaz bir sokak olduğunu gördü. Gençliğin ilgisini diri tutmak, sürekli yön değiştiren rüzgarın peşinden gitmek gibi bir şeydi. Yenilikler bulunmalıydı. Buldular. Birbirini tanımayan yedi genci bir evde buluşturdular, hayatlarını dünyaya açtılar. Real Life adlı bu program aslında dünyadaki bütün BBG’lerin babasıydı. Tek fark bu gençlerden birinin, Pedro Zamaro’nun, AIDS hastası bir eşcinsel olmasıydı. Böylelikle gençler hem eşcinsellik hem de AIDS hakkında bilgileniyordu. Eşcinseller ise kendileri gibi birini ekranda görmekten son derece memnundu. Fakat Zamaro ne yazık ki öldü ve programın son bölümünde yer alamadı.
Reality şovların tuttuğunu gören MTV patronları yenilerini hazırlamak için çalışmalara başladı. 2002’deki The Osbournes böyle ortaya çıktı. Osbourne Ailesi gariplikler bakımından vampirlerden oluşan Adams Ailesi’yle yarışabilirdi. Black Sabbath’ın solisti Ozzy Osbourne, onun menajer karısı Sharon ve sonradan albüm çıkaran Kelly ve uyuşturucu tedavisi gören oğlu Jack’in hayatı gerçekten izlemeye değerdi. Ozzy’nin küfürleri nedeniyle konuşmalarının neredeyse tamamı bipleniyordu. Karısına çok aşıktı, çocuklarıyla ise baş edemiyordu.
2003’te Newly Weds-Yeni Evliler adlı ikinci ünlü reality şovu başladı. Yeni evlenen şarkıcı Jessica Simpson ve Nick Lachey’in hayatıydı konu. Jessica bir gece Nick’le konserve ton balığı yerken, kutunun üstündeki "Ton Balığı, Denizin Tavuğu" adlı sloganı görüp "ben şimdi tavuk mu yiyorum balık mı" diye ciddi ciddi sormuş, sarışınların zekasıyla ilgili yapılan esprilere yeni bir boyut kazandırmıştı. Şov ikilinin boşanmasıyla sona erdi.
KLİPLER MEZAR BEKÇİSİ OLDU
MTV’de bugün müzik bulmanız için ya uykusuz kalacaksınız ya da MTV 2’yi, MTV Hits ya da kardeş kanalı VH1’i açacaksınız. Çünkü ABD’de yayın yapan ana kanalda klipler sadece gece 4’le sabah 9 arasında, televizyoncuların mezar bekçisi olarak adlandırdığı kuşakta yayınlanıyor. Onun dışındaki vakitleri programlar doldurmuş durumda. Kızların damat adaylarını karınlarında yeterince kas olmadığı için elediği çöpçatan programı Dismissed, kendisi ve arkadaşlarına eşek şakaları yapan John Knoxville’in Jackass’i, Demi Moore’un kocası Ashton Kutcher’ın ünlülere kamera şakası yaptığı program Punked, ünlülerin evlerini anlatan Cribs, arabaları modifiye eden Pimp My Ride birkaç örnek.
Elbette MTV yıllar içinde büyük bir iletişim ağına dönüştü. Alternatif rock müzik çalan MTV2 ve MTV Hits dışında ABD’de yaşayan Çinliler için MTV Chi, Koreliler için MTV K, Asyalılar için MTV Desi kanallarını kurdu. MTV Europe ise 1987’de yayına başlamıştı. Ayrıca aralarında Türkiye’nin de olduğu 22 ülkeye kendi dilinde yayın yapması için lisans verdi. En önemlisi gençlerin artık bilgisayara televizyondan daha çok vakit ayırmasıyla MTV Overdrive’ı kurdu. Bu arşivinde 9 binden fazla klip bulunan bir web sitesi. MTV’de yayınlanmayan farklı programları da buradan izleyip, kaydedebiliyorsunuz. Bugün MTV, sırtını 7 milyar dolarlık yıllık ciroya dayamış ve etki alanını durmadan büyüten müthiş bir iletişim ağı.