Güncelleme Tarihi:
Yaklaşık 10 yıldır müzik piyasasının içinde olan Funda Arar’ın yedinci albümü Zamanın Eli, TMC ve Bomonti Müzik etiketiyle çıktı. Romantik şarkıların sesi, bu kez elektronik rock tınılarının hakim olduğu bir albümle karşımızda. Nedir bu sert geçişin sebebi diye sorduğumuzda, “Eşim Febyo Taşel, sıkı bir rock dinleyicisi. Bu yüzden Arapsaçı’ndan beri şarkılarımın içinde rock müzik enstrümanları hep vardı. Bu albümde daha da ön plana çıkardık. Aslında tamamı elektronik rock olan bir albüm hazırlamayı planlıyordum ama erteledik. Çünkü benden romantik şarkılar bekleyen dinleyicilerim var” diyor.
AŞK KÖRÜ KÖRÜNE YAŞANMALI
Albümdeki şarkılarda Burcu Tatlıses, Günay Çoban, Saro Secikyan, Selahattin Sarıkaya, Müfide İnselel, Kelebek eki yazarı Onur Baştürk gibi isimlerin söz ve besteleri bulunuyor. Toplam 13 şarkının ikisi Funda Arar’ın kendisine ait. Geceler ve Ağlasam Duymaz adlı bu iki şarkıyı, ikinci albümü Alagül zamanında yazmasına rağmen yayınlamadı. Sebebini, mükemmeliyetçiliğine bağlıyor.
Bu albümde kendine en yakın hissettiği şarkı ise Burcu Tatlıses’in “Yak Gel”i:
“Benim hikayem gibi. Yak gel bildiğin ne varsa, sat gel gözüm yok para pulda, diyor. Ben de aşkın körü körüne yaşanması gerektiğine inanıyorum. Gözlerimiz, kulaklarımız kapanmalı, robot gibi yaşamalıyız. Normal düşünememektir aşk benim için” diyor.
Sadık dinleyicileri bilir, Funda Arar’ın her albümünde eski bir şarkının yorumu vardır. Erkin Koray’dan Arapsaçı, Fikret Kızılok’tan Haberin Var mı, Bergen’den Benim İçin Üzülme’yi yorumlamıştı daha önce. Bu albüm için de özel bir araştırmaya girişti. Elektronik rock tınıları hakim olduğundan Zerrin Özer’in 80’lerde söylediği “Ateş Düştüğü Yeri Yakar”ı seçti.
KEŞKE 50’LERDE YAŞASAYDIM
Bir önceki albüme kadar hep görsel imaj kurbanı olduğunu düşünen Funda Arar, ilk kez profesyonel bir stil danışmanıyla çalışmaya başlamıştı. “Profesyonel biriyle çalışmak başka bir şey. Geçen yıla kadar görsel anlamda çok hata yaptım ve bunun için çok eleştirildim. Ama bunun önemini geç de olsa anladım. Danışmanım Esra Başıbüyük beni çok iyi anladığı için de kendimi çok rahat hissediyorum” diyor.
Esra Başıbüyük, albümdeki romantizmi fotoğrafa yansıttı. Funda Arar’ın saçlarını, bakışlarını ve kıyafetlerini buna göre tasarladı. Biraz eski Fransız kadını, biraz da 50’lerdeki Cumhuriyet kadını gibi bir imaj yaratıldı. Arar, yeni imajının havasına bayağı girmiş. “Eski filmler ve büyüklerimizin Beyoğlu’na çıkarken nasıl giyindiğini anlatması çok hoşuma gidiyor. Çünkü ben de o dönemdeki gibi sokağa şıkır şıkır, döpiyesler giyerek çıkmak isterdim. Bu tarzı konserde ve ilk klibim olacak Senden Öğrendim’de devam ettireceğim” diyor.
Sandığımda bestelediğim caz şarkıları bile var. Onları olgunluk dönemimin ilerisine saklıyorum.
Hâlâ tatminsizlik yaşadığım bir sürü şarkım var. Ama ileride tamamı kendi şarkılarımdan oluşan bir albüm çıkarmayı planlıyorum.
PİYASAYI DÜZELTEMEYECEĞİMİ ANLADIM, ARTIK UMURSAMIYORUM
Pop, alaturka gibi farklı tarzlarda albümler yaptınız. Bu kararsızlığınızdan mı kaynaklanıyor, yoksa sesim her şarkıya gider mi diyorsunuz?
-Kararsızlık yok. Sadece farklı tarzlar okumayı seviyorum. Şarkının yapısıyla da alakalı. Öyle şarkılar var ki sadece piyanoyla okunması gerekir, bazıları da farklı aranjelere çok müsait. Yani durum, gelen şarkılara göre değişiyor.
? Hiçbir zaman söyleyemem, olmaz dediğiniz bir tarz var mı?
-Yok diyebilirim. Mesela konserlerde caz da söylüyorum. Hatta sandığımda bestelediğim caz şarkıları bile var. Onları olgunluk dönemimin ilerisine saklıyorum.
? Bu albümle olgunluk dönemindeyim diyorsunuz. Nedir olgunluk dönemi sizin için: 10 yıldır piyasada olmak mı, her türde söylemiş olmak mı?
-10 yıldır albümler yaptım, onlarca konser verdim. Bir sürü şey yaşıyor, kırılıyor ya da üzülüyorum. Görüp yaşadıkça ben de bazı değişimler geçirdim. oldum demiyorum ama bazı şeylere farklı pencelerden, daha olgun bakıyorum artık. Mesela eskiden bazı şeyleri çok kafama takar, kızardım. Ama artık umursamıyorum.
? Geçen yıllarda şarkı yarışmalarını çok eleştirmeniz buna örnek mi?
-Evet. Bu şarkı yarışmalarından çıkıp da gerçekten Türkiye’nin yıldızı olmuş kimse yok. Çoğu birden şöhreti yakalayıp sonra bunalıma girdi. Üzülüyordum, kızıyordum, çok kafama takıyordum. Yapılan müziği, çıkarılan albümleri de anlayamıyordum. Artık umursamıyorum. Müzik piyasası çok kaliteli olmalı, çok iyi sesler olmalı diye kendime dert ediniyordum. Sonunda bunu benim düzeltemeyeceğimi anladım. İşte olgunluk burada ortaya çıkıyor.
“Zaman her şeyin ilacı” ya da “Zamanla olur” deyimleri bu albüme çok uygun. Zaman geçtikçe bir basamak daha atladım. Yaşadıklarımla olgunlaştım. Zamanın eli albüme ve bana değdiği için bu adı seçtik.