Helikopterini vurmuşlar

Güncelleme Tarihi:

Helikopterini vurmuşlar
Oluşturulma Tarihi: Haziran 24, 2004 01:45

PKK'ya karşı 15 yıl mücadele veren ve tamburalı tüfeğiyle tanınan Emekli Korgeneral Hasan Kundakçı, birkaç gün içinde çıkacak anılarını önce Hürriyet'e anlattı.

3 Ocak 1994... Teröristler, Kundakçı Paşa’nın helikopterini uçaksavar ateşine tutuyor... Bu anı, ‘Oturduğum yerin 15-20 cm. kadar üstünden 24 delik açılmıştı. Helikopterin soğutma donanımı büyük hasar gördü. Yağlar içeriye, özellikle benim üzerime aktı. Helikopter tehlike alarmı vermeye başladı’ diye anlatıyor ve ardından ekliyor: Iskaladınız...

PKK’ya karşı Güneydoğu Anadolu’da verilen 15 yıllık askeri mücadelenin gerçek öyküsü, OHAL’in en uzun süreli savaşan komutanı, namı değer ‘Tamburalı Paşa’, Emekli Korgeneral Hasan Kundakçı tarafından kitaplaştırıldı. Kundakçı Paşa, PKK’nın 5 yıl sonra yeniden saldırıya geçtiği, DEP’lilerin serbest kaldığı günlere denk düşen zamanlamasıyla da dikkat çeken kitabını yayımından hemen önce sadece Hürriyet’e verdi. Anılar, helikopteri sık sık ateş altında kalan Kundakçı’nın, böyle bir saldırıda çok büyük bir tehlike atlattığını da ortaya çıkardı. Büyük bir operasyonda Kundakçı’nın içinde bulunduğu Sikorsky helikopter isabet aldı. Aracın gövdesinde 24 uçaksavar deliği açıldı. Delikler hemen kapatılarak helikopter düşmekten son anda kurtarıldı. Kitabıyla ilgili konuştuğumuz Paşa, yeniden harekete geçen PKK için, ‘PKK’ya dersini verdik. Gerekirse TSK, aynı dersi vermeye hazırdır’ diyor.

İNERKEN ATEŞ AÇTILAR

Paşa, bizzat katıldığı, PKK’nın ilk toplu kaybı verdiği 7 Şubat 1985 Hürmüz operasyonunu sıcağı sıcağına şu sözlerle anlatıyor:

‘Hava kapalı, helikopter uçuşuna uygun olmamasına ve yerde 3-4 metre kar bulunmasına karşın her türlü tehlikeyi göze alarak helikopterle zorlu bir yolculuktan sonra Hürmüz’e indim. Aşağıdaki askerler teröristlerin her tarafa, özellikle iniş yerine ateş etmesi nedeniyle inmemi istemediler... Aşağıdaki sorumlu komutana ‘Teröristleri hemen ateşle baskı altına alın. İniyoruz’ dedim... Pilotlara da, ‘Helikopter iner inmez bir dakika bekleyeceksiniz, biz hızla çıkacağız, bir dakika sonra kalkacaksınız. İnen iner, kalan helikopterde kalır’ dedim... Teröristler inerken ateş açtılar. Ben ve arkadaşlarım kenardaki kar yığınlarına hızla atladık. Atlar atlamaz hepimiz karlar içinde gömülüp kaldık...’

VURDULAR AMA ISKALADILAR

Kundakçı
Paşa, 3 Ocak 1994’te Siirt Okçular operasyonunu görmek için bölgeye inmek isterken helikopteri teröristlerce uçaksavar topla vuruluyor. Paşa bu anı, ‘Oturduğum yerin 15-20 santim kadar üstünden 24 delik açılmıştı. Helikopterin soğutma donanımı büyük hasar gördü. Yağlar içeriye, özellikle benim üzerine aktı. Helikopter tehlike alarmı vermeye başladı’ sözleriyle anlatıyor. Deliklerin pilot tarafından kuru incirle kapatıldığını belirten Kundakçı, teröristlere, ‘ıskaladınız’ yanıtını vermiş.

‘Geceler’ PKK’nındı gittik aldık

12 Aralık 1984’te bölgeye Sıkıyönetim Komutan Yardımcısı olarak atanan Kundakçı, işe ‘Bölgedeki geçmiş olayları ve eski isyanlar hakkındaki belgeleri daha ciddi okuyarak’ başlamış. Eruh ve Şemdinli baskınlarının yapıldığı ay tuğgeneralliğe terfi eden Paşa, ‘Geceler bizim, gündüzler askerin’ propagandası yapan örgütün ‘gece silahı’nın TSK’nın gece operasyonlarına çıkarak elinden alındığını vurguluyor.

Yakalanan ilk terörist sigara ve çayla çözüldü

19
Aralık 1984 gecesi köy kahvesine giren PKK’lı iki terörist, köy muhtarını örgüt aleyhinde konuştuğu için öldürüyor. Muhtarın oğlu Sait, teröristlerden birini bıçakla yaralıyor. Kaçtığı ahırda güvenlik güçlerince yakalanan ilk terörist, ‘Ebubekir’ kod adlı Mustafa Çimen, konuşamadan hastaneye götürülüyor ve 10-12 gün sonra iyileşiyor. Teröristin gösterilen ilgiden etkilendiğini belirten Paşa, ‘Kendisinin askerler tarafından hemen öldürüleceğini veya kurşuna dizileceğini sanıyordu’ dediği Çimen’in katı tutumunu bırakıp nasıl çözüldüğü şöyle anlatılıyor: ‘Mustafa Çimen disiplinli, dayanıklı ve acımasız bir PKK’lıydı. Tahsili olmamasına karşın zeki ve pratik bilgilere sahipti. İstihbaratçı arkadaşlarımız teröristin ünlü bir terörist olduğunu, pek çok olayın planlayıcısı, uygulayıcısı ve sorumlusu olduğunu tespit ettiler. Subay ve astsubaylarımız, teröriste yumuşak davranarak zayıf tarafını gördüler. Uzun süre konuşmamış, kendisini sıradan bir PKK’lı gibi göstermiş ve gizlemişti. Başlangıçta durumuna bakarak yanılmıştık ancak P. Bnb. O.G., M. Çimen’in çay ve sigara tiryakisi olduğunu hemen görmüş, yumuşatmış ve çözmüştü. Özellikle 3 Ocak 1985 günü verdiği bilgiler örgütü paniğe sokmuş ve hepsini çok sinirlendirmişti. Onu ihanetle suçlamışlardı.’

ABD’liler Irak’a geçişi ders için filme almak istemiş

20 Mart 1995 tarihli Kuzey Irak operasyonunda 35 bin kişilik birliğin başarılı bir şekilde kayıpsız giriş çıkışı şu sözlerle anlatılıyor: ‘Operasyon gizlilik içinde ve baskın tarzında yapıldı. 36 saat içinde birlikler karlı dağlardan sızarak zırhlı ve mekanize birlikler Silopi’den çıkıp Zaho’ya geçerek görev yerlerine ulaştılar, bölgede 36 saat içinde denetimi ve 48 saat içinde de hakimiyeti sağladılar. Teröristlerin kaldıkları kamplara süratle el attılar. Teröristlerin bir kısmını kaçamadan etkisizleştirdiler. 581 terörist etkisiz hale getirildi. Binlerce ağır ve hafif silah ile cephane ele geçirildi.’ Kundakçı Paşa bu operasyonu Çekiç Güç Karargáhı’ndan izleyen ABD’li subayların, ‘geceleyin bu denli düzenli, disiplinli ve akılcı bir operasyonu’ filme çekip ABD’de askeri okullarda ders olarak gösterilmek üzere göndermedikleri için üzüntülerini dile getirdiklerini bildiriyor.

Uyuşturucu sarhoşu 194 PKK’lı ne oldu

29 Eylül 1992 gecesi Şemdinli’nin Derecik Karakolu’na yapılan baskında 194 teröristin öldürüldüğü çatışma için kitapta şöyle deniliyor: ‘... Derecik Karakolu’na yapılan saldırı her yönden değişikti. Kullandıkları güç büyüktü. Ayrıca yapılışı ve sonucu da ilginçti. 29 Eylül 1992 gecesi karakola 600’den fazla terörist saldırdı. Karakol komutanı dahil 28 şehit verildi. Teröristler aldıkları uyuşturucunun da etkisiyle aşka gelerek saldırıyı gündüz de sürdürmeye kalktılar. Gün ışırken silahlı helikopterler devreye girdi... O güne kadar görmedikleri zayiatı verdiler. Uyuşturucu sarhoşluğu onlara pahalıya mal olmuştu. 194 terörist öldü...’

‘Kırmızı araba’ vaadiyle militan avı

Kitapta yer alan, komik olduğu kadar düşündürücü bir olay ise 14 yaşındaki bir PKK’lının örgüte katılış pazarlığı. Pazarlık şu diyaloglarla anlatılıyor:

Peki kabul edersem ne olacak?

Evet de, her şeye sahip ol.

Neye sahip olacağım?

Evet dediğinde seni yurtdışına göndereceğiz. Orada hem aylık para alacaksın hem de güzel yemeklerden yiyip içeceksin. Sonra da buralara gelip, beğendiğin bir evde oturacaksın. Senin olacak.

Karşıdaki Emin Ağa’nın evini beğendim.

Tamam o evi sana verdik, başka ne istiyorsun?

Şu kırmızı otomobili de istiyorum.

Onu da verdik. Yanındaki beyaz araba da senin olsun!

Nasıl ‘parmaksız’ kaldı

Uzun süre bölgede girdiği çatışmalardan kurtulan ve yıllar sonra Kuzey Irak’ta bir operasyonla yakalanıp getirildiği Türkiye’de itirafçı olmasına rağmen ömür boyu ağır hapis cezasından kurtulamayan Şemdin Sakık’ın parmağını kaybettiği için, ‘Parmaksız Zeki’ kod adını kullanmaya başladığı operasyona da kitapta yer veriliyor. 20-24 Ekim 1993 Şenyayla operasyonundan bir bölüm şöyle: ‘... İçinde her tarafa kafa tutan teröristbaşı Şemdin Sakık’ın bulunduğu teröristler yok olmakla karşı karşıya kaldılar... Teröristlerde can derdi başladı, kaçmaya başladılar. Kaçanları askerler kovaladılar. Çil yavrusu gibi dağıldılar... Şenyayla bölgesindeki teröristler 1-2 gün içerisinde etkisizleştirildiler. Kısa zamanda sesleri kesildi. Daha önce Diyarbakır ve Batman gibi yerleşim yerlerine söyledikleri bir sözle şehirlerdeki kepenkleri kapattıran, açtıran teröristbaşı Şemdin Sakık öldürülemedi. Ancak itibarı sıfıra indi. Sesi de kesildi. Herkesin korktuğu bu adamın güçlü olmadığı tüm bölgeye gösterildi...’

O dağlarda böyle geziyordu

Emekli Korgeneral Hasan Kundakçı, OHAL bölgesinde en uzun süreli görev yapan komutandı. PKK’nın 15 Ağustos 1984 Eruh ve Şemdinli baskınlarından 4 ay sonra bölgeye atandı. Dağlardaki operasyonlara elde silah, askerlerinin yanında katıldığı için ‘Tamburalı Paşa’ olarak anıldı. Kitabında 1984’ten, Öcalan’ın Suriye’den çıkarıldığı 1999’a uzanan kanlı süreci, ayrılıkçı örgüte vurulan büyük darbeleri, cephe gerisinde yaşananları, bugüne kadar karanlıkta kalmış ilginç birçok anıyı, kahramanlık öykülerini, askeri, siyasi bakışını, PKK’yı çöküntüye sürükleyen, şimdi askeri akademilerde ders olarak okutulan strateji ve taktikleri anlatıyor.

Ali Dağlar’a anlattı

Kundakçı Paşa ile TBMM yakınlarındaki lojmanında görüştük. Birkaç ay önce by-pass geçirdiğini öğrendiğimiz Paşa ile kitabı, PKK, ABD’nin Irak politikası ve Türkiye gündemi üzerine sohbetimiz 3.5 saati aştı. Paşa ile fotoğrafımızı, kendisi de bir asker eşi olarak yıllarını bölgede geçiren, röportajı baştan sona ilgiyle izleyen eşi Şenay Hanım çekti.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!