Oluşturulma Tarihi: Ocak 20, 2005 00:00
BAŞBAKAN ve eşinin Moskova’da aldığı hediyeyle ilgili haberin çıktığı gün Doğan Yayın Holding’in yıl sonu değerlendirme toplantısını yapıyorduk.Bild Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Kai Diekmann gazeteyi görünce, ‘Çok güzel bir
haber yakalamışsınız’ dedi.İÇİMDEKİ SESGerçekten de böyle bir haber, dünyanın bütün gazeteleri için en cazip haberlerin başında gelir.Ben bu konuda bir yazı yazmadım.Çünkü içimden bir ses Başbakan ve eşinin bir olup bittiyle karşı karşıya kaldığını söylüyordu.O nedenle Erdoğan Ailesi’nin bu mücevheri iade edeceğine inanıyordum.Nitekim beklentim doğru çıktı.Başbakan bunu kamuoyundan gelen baskıları dikkate alarak mı iade etti, yoksa inanarak mı?Bence bu o kadar önemli değil.İster kamuoyunu dikkate alarak iade etsin, ister kendi içinden geldiği için.Sonuçta her ikisi de aynı meydana çıkar.Demokrasi meydanına...Çünkü, kamuoyunun tepkisini dikkate almak önemli bir demokratik davranış biçimidir.Ben Emine Erdoğan’ın kendisine verilen gerdanlığı kabul etmesinin hediye düşkünlüğünden kaynaklandığını düşünmüyorum.Orada, aniden gelişen bir olay karşısında ne yapacağına karar verememe gibi bir durumun söz konusu olduğu inancındayım.Siyasette bazı davranışlar ne yazık ki ancak tecrübelerle öğrenilebiliyor.Tabii şu soru da sorulabilir.Madem öyle düşünüyordu, iade etmek için neden bu kadar bekledi.NEDEN GECİKTİBana göre bu, Başbakan’ın kişiliğindeki bir özellikten kaynaklanıyor.Erdoğan, bazen başkası istiyor diye geri adım atmaktan kaçınıyor.Ama kısa başbakanlığı döneminde çok önemli bir başka özelliğini de görerek öğrendik.Başbakan kamuoyunun ve basının tepkilerine duyarsız da değil.Hatta başka birçok siyasetçiden daha fazla duyarlı olduğunu bile söyleyebilirim.İNSANİ BOYUTErdoğanlar’ın bu kararı ile birlikte, Türk siyasetinde ve yönetiminde bir ‘hediye içtihadı’ doğmuştur.Yaşanarak elde edilmiş olan bu sonuç, bana göre kanundan daha etkili olacaktır. Bundan böyle hiçbir siyasetçi, yönetici, bürokrat açıkça hediye alma cesareti gösteremez.‘Kapalı kapılar’ ardında alınan hediyeler ise artık tam anlamıyla rüşvet olarak algılanacaktır.O nedenle Moskova’daki hediye, Türk siyaseti için hayırlı bir olay olmuştur.Gelelim işin insani boyutuna.Ben hediye almayı severim.Ama hediye vermeyi ondan da çok severim.En sevdiğim şey de hediyeyi bizzat kendimin vermesidir.Ama hepimizin kabul etmesi gereken bir şey var.Kamusal ilişkiler, insanlar arasındaki ilişkilerden farklı gerçeklere sahip.İki insan arasında son derece normal sayılan bir hediye alıp verme ilişkisi, kamusal alana çıkınca çok başka anlamlar yükleniyor.Geçmişte bizler de gazeteci olarak, yılbaşında bazı hediyeler alıyorduk.Son yıllarda bu hediyelerin niteliği değişmeye başladı.Artık kıymetli şeylerin yerini, güzel basılmış kitaplar ve kültürel ürünler aldı.Aralarında Hürriyet’in de bulunduğu bazı gazeteler hediye alma ve vermeyi katı kurallara bağladılar.GÜZERGAHHepimiz yaşaya yaşaya kamusal alanın kurallı bölgelerinde buluşacağız.Zaten bu da Avrupa Birliği’ne yürüyüş güzergahı değil mi... Hepinize iyi ve sağlıklı bayramlar diliyorum.
button