Haz duygusu ve seyir zevki burada

Güncelleme Tarihi:

Haz duygusu ve seyir zevki burada
Oluşturulma Tarihi: Aralık 30, 2011 01:01

Bildiğim kadarıyla Tiyatro Pera’nın kuruluşuna siz devlet tiyatrosunda müdürken iktidar değişikliği sebep oldu, o dönemden bahsedebilir misiniz?
- Devlet Tiyatroları yetiştiğim kurum, Türk tiyatro sanatı için varlığı tartışılmaz; işlevi ve görevi çok büyük. Ankara Devlet Konservatuvarı’nda aldığım eğitim ve geleneği, bölüm başkanı olduğum Pera Güzel Sanatlar Tiyatro Okulu’nda sürdürüyorum zaten. Ancak Devlet Tiyatroları’nda yaptığınız işlerin kalıcı olması, yaratımlarınızın takipçisi olabilmek neredeyse olanaksız. İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda bir buçuk yıl süren müdürlüğüm, genel müdür değişikliğiyle, siyasal tercihlerle sonlandırılınca, yaklaşık 17 oyundan oluşan emeğimiz de çöpe gitti bir anda. Tiyatro Pera’yı daha çok çalışabilmek, üretebilmek, söyleyecek ‘söz’ümüzün, estetik arayışlarımızın peşine düşebilmek; oyuncuların aynı tiyatro anlayışının çevresinde toplandıkları bir alan açabilmek için kurdum. Pera Güzel Sanatlar Kurumları’nın kurucusu Sabahattin Özbakır’ın sanata olan inancı ve desteğiyle kuruldu.

Kaç kişi yola çıkmıştınız, şimdi kaç kişi var?
- Tiyatro Pera’yı, Devlet Tiyatroları’ndan dramaturg arkadaşım Şafak Eruyar’la birlikte kurdum. Hâlâ birlikteyiz. Sanat yönetimi olarak iki kişi başladık, eski öğrencim, artık erişkin bir oyuncu olan Zeynep Özden’in yıllar içinde katılmasıyla şimdi yönetimde üç kişiyiz. Tiyatromuzun açılışını yaptığımız, Ariel Dorfman’ın ‘Ölüm ve Kız’ adlı oyununu, konuk oyuncularla sahnelemiştim. İkinci oyunumuzdan itibaren okulumuzdan mezun öğrencilerimizden bazıları sahnede yer almaya başladı. 10. yılımıza vardığımızda, artık 15 oyuncudan oluşan bir ekibimiz var. Eski öğrencilerim, artık birlikte sahne paylaştığım meslektaşlarım oldu. Bazı oyunlarımızda deneyimli konuk oyuncular da yer alıyor. Büyük projelere imza atma cesaretini gösteriyoruz.

ÖFKE VE İNAT İSTEYEN BİR İŞ

Tiyatro Pera, ilk yıllarda kendini nasıl ifade etti, seyirciyi nasıl çekti? Zorluklar yaşandı mı?
- Yaşanmaz olur mu? Özel tiyatro yapmak uzun öfke ve inat isteyen, çok zor bir iş. İlk yıllarda izleyiciye ulaşma, kendimizi tanıtma zorlukları yaşadık. Uzun yıllar usanmadan yeni oyunlar üretip kendi izleyicimizi oluşturmaya çalıştık. 10 yılda 12 erişkin, iki çocuk oyunu sahneledik. Çocuk oyunlarımızın izleyicileri, bugünün erişkin izleyicisi oldu.

Eserleri çoğunlukla kendiniz yazıp yönetiyorsunuz. Bu konuda özellikle gençlere şans vermeyi düşündünüz mü?
- Söyleyecek sözümüzü ve estetik tercihlerimizi içerecek oyunları kendimiz üretmeye karar verdiğimiz 2003 yılından beri, bazı sahnelediğimiz oyunları ben yazıyorum. Repertuvarımız çok geniş, A. Dorfman, Coline Serreau gibi çağdaş yazarlardan, Shakespeare, Çehov, Brecht gibi yazarlara ve benim oyunlarıma dek geniş bir yelpaze bu. Tiyatromuzun gelecekteki sahipleri gençleri yetiştirmek için Şafak Eruyar’la birlikte büyük çaba gösteriyoruz.

Tiyatro Pera’nın gelecek 10 yıl için planları neler?
- Önümüzdeki üç yıl için repertuvar önerimiz var. Gene edebiyat ağırlıklı klasiklerden, modern metinlere uzanan bir seçki olacak. Önce “Ah Smyrna’m, Güzel İzmir’im!” oyunuyla başlayacağız.

BEYOĞLU DA OYUNUN KİŞİSİ OLDU

10. yılın son oyunu ‘Kazaen (Beyoğlu’nda Çarpışmalar)’da adını aldığımız semtin, Pera’nın sokaklarında dolaşıyoruz. Tiyatromuzun içinde doğup büyüdüğü semte bir gönül borcu bu oyun. Metropolle mücadele ederek yaşama tutunmaya çalışan değişik kesimden insanların, kazaen çarpışmalarını, birbirlerinin yaşamlarını etkilemelerini ve yeni başlangıçlara evrilmelerini, hemen yanıbaşımızdan sahnelerle anlatıyor. Ünlü bir roman yazarı ve sevgilisi edebiyat akademisyeni, uyuşturucu bağımlısı bir genç kız, bir pavyon şarkıcısı ve bodyguard sevgilisi, üniversite kazanıp Güneydoğu’dan gelen bir Kürt kızı, İstanbul’da yaşamaya ve yaşama tutunmaya çalışan oyun figürleri. Beyoğlu bu insanları beklenmedik, tuhaf rastlantılarla, ‘kazaen’ bir araya getiriyor. Beyoğlu da bir oyun kişisi gibi sahnede.

400 SAYFALIK KİTAP

Tiyatro Pera’nın oyun broşürleri içeriğindeki bilgilerle bir kitap niteliğindedir. Son 10 yılda sahnelenen oyunların broşüleri 400 sayfalık bir kitap haline getirildi.

10 YILDA

En kötü an Sahnemizin adı ‘Eren Uluergüven Sahnesi’. 2004’te yazdığım ‘Dobrinja’da Düğün’ü sahnelerken, sevgili asistanım, oyuncu Eren Uluergüven’i çok genç yaşta bir kazada yitirdik. Oyunda, Yugoslavya’da 40 yıldan çok içiçe yaşamış kardeş halkların birbirine düşman edildiği Yugoslav İç Savaş’ının derin acılarıyla uğraşırken; yaşam bizi de tarifi imkansız, derin bir acıyla sarstı. Eren’in adı, tiyatromuz var olduğunca bizimle yaşayacak.

En güzel an Aylarca süren provalardan sonra izleyiciyle buluştuğumuz ilk oyunlar ve yurtdışı festivallerinde Türkiye’yi temsil etmek. 2009’da 10 ödül kazandığımız ‘Rahat Yaşamaya Övgü-Brecht Kabare’ oyunu ile iki genç oyuncumuzun ödül aldıkları an, özellikle en güzel an oldu benim için.

En çok şaşırtan Giderek büyüyen izleyici profilimiz. Bize sahip çıkmaları. Özel tiyatro yapanlar bilir, izleyiciyle buluşamama korkusu peşinizi hiç bırakmaz. Ancak Tiyatro Pera’nın kendi izleyicisi oluştu diyebilirim.

En büyük prodüksiyon Shakespeare’in ‘Venedik Taciri’, Brecht’in ‘Rahat Yaşamaya Övgü-Brecht Kabare’, Çehov’un ‘Vanya Dayı’ adlı oyunları. Kabarede altı kişilik bir orkestramız da var. 10-15 oyuncu arası değişen büyük kadrolarla sahnelendiler. Hepsini de hala oynuyoruz ve oynayacağız!
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!