Hayvanlar caz müziÄŸinden iyi anlar mı?

Güncelleme Tarihi:

Hayvanlar caz müziğinden iyi anlar mı
OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 29, 2002 00:00

Kambur balinalar ÅŸarkılarını tıpkı insanlar gibi belli bir ritim içinde söylüyor, ÅŸarkıları hatırlamak için de nakarattan yararlanıyor. AraÅŸtırmalar, biz insanların dinledikleri müziÄŸin ve melodilerin hayvansal seslerin evrimsel kalıtı olduÄŸunu gösteriyor.Eddie adındaki ÅŸempanze ÅŸarkı söylemeye baÅŸladığında ince bir huhuu sesini güçlendirerek bağırtıdan ezgiye geçiyor ve bir süre sonra da elleri ve ayaklarını sallayarak tempo tutuyor... Eddie böylece iyice havaya giriyor. Åžempanzenin ÅŸamatasını müzik olarak tanımlamak aslında kimsenin aklına gelmez; ancak sakin bir biçimde belli bir sıra içinde dudaklarından dökülen tonlar, aslında müziÄŸin parçaları...Berlinli besteci Lutz Glandien Eddie’nin ses dizisini bildiÄŸini savunuyor. Çünkü ÅŸempanzenin çıkardığı sesleri tümcelere bölüp piyanoda çalınca, sürpriz bir biçimde her sese uygun bir nota bulmuÅŸ. ‘Ortaya çıkanlar bir cazcının aklına gelebilecek türden motifler’ diyor Glandien. Bu netice, Eddie’nin müzikten anladığının bilimsel kanıtı olmasa da, en azından insanların müzik kültürünü hayvanlarla paylaÅŸtığını göstermekte. Öte yandan sinir bilimcileri, psikologlar ve araÅŸtırmacıların çok sayıda benzer bulgulara ulaÅŸmalarıyla da, insanların konser salonlarında ya da müzik setlerinde dinledikleri melodilerin hayvansal seslerin evrimsel bir kalıtı olduÄŸu anlaşıldı. Uzmanlar, insanlardaki müzik anlayışının tarih öncesi dönemlerdeki sosyal yaÅŸamın biçimlenmesinde önemli bir rol üstlendiÄŸini tahmin ediyorlar. Beyinde müzik yapılarıÖyle sanılıyor ki insan beyninde doÄŸuÅŸtan itibaren müziksel yapılar bulunuyor. Hiç kimse hangi ton sırasının ahenkli, hangisinin uyumsuz olduÄŸunu öğrenmek zorunda deÄŸil. Toronto Ãœniversitesi araÅŸtırmacılarından Sandra TrehubAltı aylık bebeklerin bile mızmızlanma sırasında armonik sesler çıkardığını, bebekleri sinirlendiren seslerin müzik bilimince de kakafonik olarak deÄŸerlendirildiÄŸini, fakat müzikte ahenkli olarak kabul edilen nota kombinasyonlarına bebeklerin de gülen yüzlerle tepki verdiklerini açıklıyor. Bazı sesler uyumluBilim adamlarına göre insan beyni, yalnızca belli baÅŸlı sesleri uyumlu hale dönüştürmekte. Leipzig Max-Planck Nöropsikoloji AraÅŸtırmaları Enstütüsü’nden (Almanya) Angela Friederici, Napoliten altılısı ile ilgili kitapları karıştırdığında sürpriz bir biçimde kompozitörlerin üç sesli akortla heyecanlı bölümler yarattıklarını görmüş. Müzik kültüründen yoksun denekler bu uyumsuz akordu bilinçsiz olarak algılıyorlar, ancak üç sesli akort beyin tarafından kaydedildiÄŸinde deneklerin saÄŸ alın loblarındaki sinirler etkinleÅŸmekte. Ãœstelik bu tür iÅŸitme testlerinde müziÄŸe reaksiyon gösteren yalnızca beynin saÄŸ yarısı da deÄŸil. Bilim adamları beynin saÄŸ yarısının, müziÄŸi algılama konusunda daha üstün olduÄŸunu düşünmelerine raÄŸmen, deneyler her iki beyin yarısının da aktifleÅŸtiÄŸini gösteriyor. Bununla birlikte melodileri ve ritimleri algılama sırasında farklı sinir yolları harekete geçmekte. Hayvanlarda nakaratÄ°nsandaki müzik zevkinin doÄŸal bir programa baÄŸlı olarak geliÅŸtiÄŸine dayanan farklı kanıtlar, bir yerde hayvanların da beste yaptığının kanıtları. Hayvan seslerinde insanlara özgü melodilerin izlerini bulan biyomüzikçiler, bunları balina ve kuÅŸların ahenkli sesleriyle de ispatladılar. Hatta Harvard Tıp Okulu nörologlarından Mark Jude Tramo, farelerin bile uyumlu ve uyumsuz akortları ayırt edebildiklerini saptadı. Kambur balinalar örneÄŸin ÅŸarkılarını tıpkı insanlar gibi belli bir ritim içinde söylerken, bunları hatırlamak için de nakarattan yararlanıyorlar. Ve Berlin’deki Humboldt Ãœniversitesi davranış biyologlarından Günter Tembrock diyor ki: ‘Sudaki görüş o kadar kötü ki, akustik sinyaller olmadan zaten sürüyü bir arada tutmak olanaksız.’ Science dergisindeki bir yazıda ise balinaların, ‘marÅŸlarını’, kompozitörlerin beste yaptıkları ÅŸemaya uygun olarak icra ettikleri bildirilmekte. Önce motifi saptayan balinalar, üzerinde ağır ağır gezindikten sonra da melodiyi yakalıyorlar. Ãœstelik farklı sesleri hiçbir ÅŸeklide rastlantıya bırakmadan kıtalarla da birleÅŸtirerek.Farklı ses türlerinin hayvanlar tarafından da bilindiÄŸi, ÅŸempanze Eddie’nin ÅŸarkısı dışında, ötücü kuÅŸlarda da izlenebiliyor. Mesela Hür Berlin Ãœniversitesi zoologlarından Dietmar Todt, bir çobanın uyarı ıslıklarını algılayan ardıç kuÅŸunun, çobanın düzensiz ıslıklarındaki makamı daha küçük bir perdeye göre düzenlediÄŸini duymuÅŸ. Ancak burada makamın majör ya da minöre göre mi ayarlandığı tartışmalı. Bu konuyu biraz abartılı bulan müzik etnologu Doris Stockmann, bu tür düzenlemelerin tamamen insana ait bir kültür özelliÄŸi olduÄŸunu, ayrıca majör ve minörün yalnızca Avrupa kökenli müziÄŸin ahengini oluÅŸturduÄŸunu, Asyalılar ve Afrikalıların ise müziklerini farklı geleneklere göre düzenlediklerini anımsatmakta.ÇiftleÅŸme ön plandaAnlaşıldığı gibi ses akrobatiÄŸinin evrimsel tarihi çok yönlü. Her zaman bireyler ve çiftleÅŸme ön planda. Siamang ÅŸebeklerinde örneÄŸin toplu halde yapılan serenatlar evlilik baÄŸlarını yaÅŸam boyu güçlendirmekte. DiÅŸi ÅŸebek önce ciÄŸerlerini iyice doldurarak ÅŸarkı için yeterince soluk toplar. Ve ÅŸarkısına baÅŸladığında erkek ÅŸebek de daha yüksek perdeden ona eÅŸlik eder. Uyumlu melodilerin hayvanlardaki baÄŸları iyice güçlendirdiÄŸini söyleyen Hannover Yüksek Okulu’ndan zoolog Thomas Geissmann, köy dernekleri, futbol hayranları ve askeri bandoları örnek göstererek aynı durumun insanlar için de geçerli olduÄŸunu savunuyor. Köken ilkel hayvanlardaHayvanlar dünyasında önemli müzik olayları olarak kabul edilen ÅŸebek düeti ve balina aryasının kökenini, Tembrock, en ilkel hayvan seslerinde de görebiliyor. Kaplan ya da böcekte olsun her zaman ürkütücü veya ‘çekici’ sesleri ayırt edebiliyoruz. Kendilerini savunmak ya da düşmanlarını korkutmak için güçlü bağırtılar çıkaran hayvanlar, diÅŸileri melodili seslerle kendilerine çekmeye çalışırlar. Aynı taktiklerden Rock grupları ve klasik müzik kompozitörleri de yararlanıyor. Napalm Death, elektronik gitarla korku salarken, Gustav Mahler senfonilerine zil ve davul gibi enstrümanlarla heyecan kattıktan sonra flütlerle dinleyicinin gevÅŸemesini saÄŸlıyor. Ä°nsani duygulara yakınKompozitörlerin kuÅŸ seslerinden esinlenmeleri aslında hayvanların insani duygulara ne kadar yakın olduÄŸunu da gösteriyor. Mesela kuÅŸ seslerini saatler süren bir piyano parçasına aktaran Olivier Messiaen, bu sayede Catalogues d’oiseaux (kuÅŸ katalogu) eserini yaratmıştı. Benzer bir fikirden yola çıkan Beethoven de kiraz kuÅŸundan (Emberiza hortulana) esinlenerek 5. Senfoni’yi bestelemiÅŸ. Die Zeit’in bilim ekine yaptığı açıklamada, ‘Bunu kesin olarak kanıtlayamıyorum’ diyen Tembrock, küçük bir hatırlatma yapmadan da edemiyor: Kiraz kuÅŸu, Beethoven döneminde Viyana yollarındaki tüm aÄŸaçlarda ÅŸakıyordu ve besteci ilham aradığında iki tarafı aÄŸaçlarla sıralı yollarda gezintiye çıkıyordu.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!