Güncelleme Tarihi:
Sizi en son “Öyle Bir Geçer Zaman ki” dizisinde görmüştük, daha sonra “Kayıp”ta karşımıza çıktınız...
- Evet, “Öyle Bir Geçer Zaman ki”de iki sezon rol almıştım, hatta “Kayıp”ın yönetmeni Zeynep Günay Tan’la birlikte çalışmıştık. Daha sonra Zeynep Hoca “Yeni bir işe başlıyorum, sen de gelir misin?” dedi. Ben de “Elbette” diyerek görüşmeye gittim. Zaten Zeynep Hoca olduğu için sorgusuz sualsiz işin içinde olmak istedim. İyi ki de olmuşum, çünkü “Kayıp” şu an piyasadaki en iyi işlerden biri.
Canlandırdığınız Bekir, nasıl bir karakter?
- Bekir, dizideki kötü karakterlerden biri ama ben dünyada hiçbir insanın salt kötü olduğuna inanmıyorum. Her şeyin bir nedeni vardır. Bekir’in kötü olmasının da bazı nedenleri var. Bekir’in, zengin olup suça bulaşmadan yaşamak gibi hayalleri var.
Kötü bir karakteri oynamak zor mu?
- Ben, birçok oyuncu gibi gözlem yaparak rollerime hazırlanıyorum; sokaktan besleniyorum. Ayrıca 10 sene önce okuduğunuz bir kitap bile öyle bir bilinçaltınıza işliyor ki, zamanı geldiğinde oradaki bilgileri ve hayal ettiğiniz karakterleri, oynayacağınız rol için malzeme yapabiliyorsunuz.
“GARDAŞ Bİ FOTOĞRAF ÇEKİNEK Mİ?”
Seyirciler genelde Bekir’e gıcık oluyor...
- Çok normal bence. Senaryoyu okurken benim de “Vay be, bu da yapılır mı!” dediğim oluyor. Yine de ben Bekir’in haklı nedenlerini görüp ona inanarak oynamak zorundayım. Aksi takdirde izleyiciyi role inandıramam. Bekir’e gıcık olmaları bir yandan iyi oynadığımın ispatı olsa da bir yandan da oyunculuk egomu incitiyor tabii. (Gülüyor)
Neden?
- Genelde sakallı, bıyıklı abilerden oluşan bir hayran kitlem var. Yanıma gelip, ellerini omzuma atıp “Gardaş bi fotoğraf çekinek mi?” diyorlar. (Gülüyor) Diğer oyuncu arkadaşlarıma imrenmiyor değilim, onlar hep güzel güzel kızlarla fotoğraf çektiriyorlar. (Gülüyor)
GERÇEK EMEKÇİLER SET ÇALIŞANLARI
Tiyatro sahnesini çok seven bir oyuncu olarak dizi oyunculuğunu nasıl yorumluyorsunuz?
- Dizi oyunculuğu genelde küçümsense de ben olaya öyle bakmıyorum. Tam tersine, bunu bir egzersiz olarak görüyorum. Dizi setinde her geçen gün yeni bir şey öğreniyorum. Ama birkaç sene sonra farklı bir karakter canlandırdığımda, Bekir’i kimse hatırlamayacak.
Bu, her rol için böyledir. Tüketim toplumu olduğumuz için bu kaçınılmaz bir hâl alıyor. Annemin bile yedi tane dizisi var.
Peki dizilerin çalışma şartları sizi nasıl etkiliyor?
- Biz oyuncular zor şartlar altında çalışıyoruz ama set ekibi bizden çok daha fazla çalışıyor. Bu işin gerçek emekçileri bence set çalışanları. Biz hiç olmazsa karavanda dinlenebiliyoruz, oysa teknik ekibin böyle bir şansı yok. Burada yapım şirketlerinin, televizyon kanallarının ya da X kişisinin yapacağı bir şey yok. Sistemin genel olarak sorgulanması ve değişmesine yönelik çalışmalar yapılması gerekiyor. Biz hâlâ sektör olamadık.
KÖTÜYÜ FENA OYNAMIYORUM
Komedi oynamak ister misiniz?
- Bir oyuncu her rolü oynamak ister. Benim üniversiteye giriş sınavım da bir komediyle oldu. Hatta Mimar Sinan Üniversitesi tarihinde ilk defa hocalar bir öğrenciyi alkışladı. Ama nedense bugüne kadar hep drama oynadım.
Sizi sürekli kötü rollerde görüyoruz, neden böyle?
- Kara kaşlı, kara gözlü ve sakallı olunca, biraz da kötü bakış atınca ister istemez kötü role bürünmüş oluyorum sanırım. Fena da oynamıyorum yani! (Gülüyor) Bu yüzden olsa gerek.
Peki, memnun musunuz bu durumdan?
- Memnunum tabii. 29 yaşındayım ve henüz yolun başındayım. Oyunculuk benim için bitmeyen bir serüven. Ölene kadar yapılabilecek bir meslek. Ayrıca sektöre bakıp yetenekli olmasına rağmen işsiz gezen bir sürü oyuncu arkadaşımı gördüğümde şanslı olduğumu düşünüyorum. Buradaki tek risk, benzer karakterlerin üzerinize yapışmasıdır ama onu da oyuncu olarak dengeleyebilmek sizin elinizde.
Nasıl?
- O kötü karakterin iyi yanlarını mimiklerinizle, bakışlarınızla, duruşunuzla ortaya koyarak... Kötü bile olsa her insan bir zamanlar bebekti ve masumdu...
SOKAĞI TANIMAYAN İYİ OYUNCU OLAMAZ
Dediğiniz gibi yetenekli ama işsiz bir sürü oyuncu var. Bir oyuncu bu dönemi nasıl geçirir, neler yapar?
- Maddi durumu iyi değilse hiçbir şey yapamaz. Eğer durumu varsa oyunculuğunu geliştirmeli. Gözlem yapması, sokaktan beslenmesi gerekir. Canlandırdığımız roller için sokakla ve insanlarla ilişkimizi koparamayız. Oyuncuların sokaktaki insana tepeden bakmak gibi yanlış bir davranış içine girmemesi gerekiyor. Sokağı tanımayan bir oyuncunun iyi bir oyuncu olacağını düşünmüyorum.
Peki bu meslekte şans diye bir şey var mı sizce, yoksa işe yarar kontaklar kurup belirli mekânlara takılarak da şans elde edilebilir mi?
- Şans, sadece oyunculukta değil, hayatta da insana lazım olan bir şey. Oyunculuğa başladığımda ben de bazı mekânlara takılıyordum ama şu anda mekâncı değilim, genelde kendi evimde vakit geçiriyorum. Biraz büyüdüm sanırım, 30 olma yolunda ilerliyorum. Güzel arkadaşlıklar ve ilişkiler kurmazsanız bırakın iş bulmayı arkadaş bile edinemezsiniz. Elbette çıkar amaçlı da arkadaşlık ve ilişki kurulmamalı.
Siz şanslı mısınız?
- Evet, şanslı biriyimdir. Bugüne kadar bir şanssızlığım olmadı, umarım bundan sonra da olmaz. Bence bu biraz da insanın kendisinde bitiyor; şansı çağırmak gerekiyor. Bardağın dolu tarafını görmek lazım. Dünya zaten mutsuz bir yer, Türkiye daha mutsuz bir yerken iyi noktaları bulup onları görmek gerekiyor.
Önümüzdeki günlerde yeni bir sinema filmine başlıyorsunuz değil mi?
- Evet, yeni bir filme başlıyorum. Tunç Davut’un yazıp yöneteceği “Dolanma” adında bir film. Yakında çekmeye başlayacağız, bu yıl içinde vizyona girecek ama öncesinde festivalleri dolaşacak. Güzel ödüller alacağına inanıyorum, çünkü çok iyi bir hikâyesi var.
EVDE STÜDYO KURDUM
Siz müzikle de ilgileniyorsunuz, değil mi?
- Müzikle çocukluğumdan beri ilgileniyorum. Bağlama ve gitar çalıyorum. Evde kendime küçük bir stüdyo kurdum; kendi kendime çalıyorum, söylüyorum, kaydediyorum, aranje yapıyorum.
Müzik tutkunuzu profesyonel alana taşımayı düşünüyor musunuz?
- Müziği daha çok kendimi rahatlatmak için yapıyorum. Albüm yapmak, konserler vermek gibi hayallerim yok. Zaten mesleğim bu değil, bambaşka bir alan. İlerisi için tek hayalim, film ya da dizi müziği yapmak. Herkes hayata tutunmak için bir şeyler yapar, ben de müzikle hayata tutunuyorum.
KARİZMATİKSİN DİYORLAR
Kendinizi karizmatik buluyor musunuz?
- Bunu daha önce hiç düşünmedim açıkçası ama karizmatik değilim diyemem. (Gülüyor) Bir insan kendisine “Çok yakışıklıyım, çok karizmatiğim, çok harikayım” diyorsa, o kişide bir sorun vardır bence. Tabii başkası söylüyorsa ne âlâ.
Size söyleyen birileri var mı?
- Çok şükür söylüyorlar arada sırada.
HAYATIMDA BİRİ YOK DİYEMEM
Bir kadında sizi en çok ne etkiler?
- Kriterlerim yok aslında. Önemli olan insani tarafı. Hayata aynı yerden bakmak ve birbirimize saygı duymak da çok önemli.
Peki var mı böyle biri?
- Yok diyemeyiz. (Gülüyor)