Hayır, deÄŸil yaaa ben yıllardır çalışıyorum

Güncelleme Tarihi:

Hayır, değil yaaa ben yıllardır çalışıyorum
OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 24, 2005 00:00

Ajda Pekkan ile röportaja gidip döndükten sonra, herkeste bir merak. Millet tepeme binmiÅŸ; ‘Anlat’lar, ‘Nasıldı?’lar gırla...Herkesin ‘acayip’ bir ÅŸeyler beklediÄŸi apaçık. Şöyle ‘Ekstrem tenakuzlar içerisindeyim’ türünden birkaç ‘vecize’ beklentisi hesabına...Omuzlarımı silkip ‘Maalesef’ diyorum; ‘Benimki daha ziyade bir ‘çıktı’ haberi olacak: Ajda Pekkan normal çıktı!’Siz, teybin açık olduÄŸu sırada anlattıklarından çok da sarih bir fikir edinemeyebilirsiniz ama bir taraftan da son derece matrak, dalgacı, ÅŸahane bir kadın çıktı.Karma Yapımevi’ndeyiz. Ajda Pekkan, çevresinde orkestra üyeleri, Kıraç ile birlikte ilk programın performans konuÄŸu olacak Nil Karaibrahimgil’in Bütün Kızlar Toplandık ÅŸarkısının provasını yapıyor. (Talk Show konukları, Cem Yılmaz, Mehmet Barlas ve Azra Akın.)Neden sonra bir an durup çevresine bakıyor. Etrafında kerli ferli adamlarla ‘Bütün kızlar toplandık, toplandık, toplandık’ sözlerini terennüm ettiÄŸini fark edip, kahkahadan kırılıyor.Yıllardır bir ‘mefhum’ olarak algıladığım Ajda Pekkan, iÅŸte etten kemikten ve en ayağı yere basan türünden, karşımda.Ä°lk kez 1962 yılında sahneye çıkmış birinden söz ediyoruz. Gözünü şöhrete açmış ve 40 yılı aÅŸkın süredir, o şöhreti muhafaza edip, daha da önemlisi ‘diri’ tutup, geliÅŸtirmiÅŸ birinden bahsediyoruz. Sonradan megastarlar filan çıkmış olsa da en hakiki SÃœPERSTAR’dan...Bugüne dek bir tek bodyguard’ı bile olmamış bir süperstar. Ä°sminin önünde Küçük sıfatı bulunan türedi arabeskçilerin bakıp da hor göreceÄŸi bir sadelik içinde. Hazımlı... Ve kaba bir tabir ama kusura bakmayın, kendimi tutamayacağım: TaÅŸ gibi...Gerçekten seyranı hoÅŸ bir suretten söz ediyoruz; Ajda Pekkan’ın üçüncü boyutu, muhakkak tanınmalı...Hayatınızda ilk defa soru soran insan pozisyonunda olacaksınız. Nasıl bir his?-Bir kere benim de sormak istediklerim var. Röportaj, çok ince bir çizgi. Röportajcının sizden ne almak istediÄŸine baÄŸlı; tabii sizin de ne vermek istediÄŸinize. O yüzden de ben hep röportajlarda çekimser olmuÅŸumdur. Ä°nsan ne diyeceÄŸini falan unutuyor. Åžimdi biraz daha mütecaviz olmam gerektiÄŸi için kendimi hazırlıyorum.Daha önceleri de herhalde bin ayrı teklif gelmiÅŸtir televizyondan. Buna nasıl ikna oldunuz?-Konserlerde beÅŸ yüz kiÅŸi, bin kiÅŸi, belli kitlelere hitap edebiliyordum. Oysa televizyonla çok farklı bir kesime ulaÅŸabileceÄŸim. Åžimdiye kadar bir soyut Ajda Pekkan vardı. Bunu daha bir somut hále getirmeyi çok istiyordum. Ä°stiyordum ki benim sesimi, kendimi, birtakım aracıların beni tanıtmak istedikleri gibi deÄŸil de, kendim gibi tanısınlar. Sevseler de sevmeseler de... İçimde bir fırtına vardı. Bu hayatımın bir dönüm noktası benim için. Ben kendi adıma çok heyecanlıyım. Oldum bittim bir idol, partilerüstü bir kimlik olarak Ajda Pekkan var hayatımda...-Sen beni tanıyorsun ama bir de soyut yargılar var. Ajda Pekkan nasıl bir kadındır? Kedileriyle sadece evinde oturan, arada bir estetik laflarına takılan, bu tarz bir kadın mı? Hayır, deÄŸil yaaa, hani şöyle ki ben de yıllardan beri çalışıyorum. Arkana baktığın zaman korkunç! Benim beraber yola çıktığım bir sürü arkadaşım, pes etti gitti. Kadın başına, Jeanne d’Arc gibi, buralara kadar gelip arslanlar gibi durmak, çok zor yani. Bir de kafayı sıyırmadan tabii... Düşünsene, sen hep kendi başına yaşıyorsun, sen meÅŸhursun, sen Ajda Pekkan’sın, hep sen bir ÅŸeysin. Süperstar deniyor, Diva deniyor. Åžaşı deniyor, deÄŸil deniyor... Çünkü, bir imge, bir simge meselesi var. Bunları ayırmak durumundasın, imgeyle simgeyi... Çok doldum. Sizinki gibi bir şöhret, özellikle Türkiye’de dayak yemek için yeterli sebeptir. Hiç, bunca kakofoniyi pop diye ortaya sürüyorlar, ben yıllardır taÅŸ gibi müzik yapıyorum, buna raÄŸmen benimle ilgili tevatürlerle uÄŸraşıyorlar gibi bir sıkıntı yaşıyor musunuz?-YaÅŸamışımdır herhálde... Tabii... Birkaç kiÅŸi yaşıyorsun. Yani senin unvanın, şöhretin, kendi gücün, artı bir de insan olarak bir tarafın... Tuhaf bir durum...Siz neye sığınırsınız huzur bulmak için?-Meditasyon, yoga filan deÄŸil. Ben çok güzel müziÄŸimi dinlerim. Sakin kalırım evde. Okumam gereken ÅŸeyler vardır, onları okurum. SevdiÄŸim birkaç dostum vardır. Ortalıklara pek çıkmam. Çünkü o spekülasyonlar, o ağız dalaÅŸmaları, o polemikler, hiç hoÅŸlanmadığım ÅŸeyler. Ama tabii iÅŸin çok başındayken, ben bunları kazara yaptım. Belki ÅŸimdilerde pek anımsanmıyor ama... O zaman böyle Televole’ler yoktu yani, yıllar önce.Televizyonun ÅŸu andaki háli hakkında ne düşünüyorsunuz. Bu aralar vasatlık bir yana, çiÄŸlik prim yapıyor ne de olsa.-Valla televizyonda karşımıza çıkan sosyolojik yapı hiç iç açıcı deÄŸil. Ben seyretmiyorum ama artık eleÅŸtirmiyorum da. Tıpkı hayvanları, çevreyi çok sevip de dünyaya hakim olamadığımız gibi. Burda bir takım barınaklar kurulurken, çevrecilik misyonerleri hart hart öterken saÄŸda solda, hálá piknik yapanların arkalarını toplamadığını, denizi kirlettiklerini, hayvanları katlettiklerini gördüğünüz zaman... Bizi kandırdıklarını düşünüyorum. Artık hiçbir ÅŸeye inanmıyorum. O yüzden bir çok ÅŸeyle kontağımı kestim artık. Eskisi gibi neÅŸeli bir kadın deÄŸilim.Memlekette artık 10 kiÅŸiden dokuzu kendini şöhret addediyor.-Edebilir, çünkü para ödüyorlar onlara. Nasıl etmesin Ebru, pardon ya?Hiç, ‘Dur bakayım evladım, sen şöhretin esasında nasıl bir ÅŸey olduÄŸunu biliyor musun?’ diye çıkışmak gelmiyor mu içinizden?- Hiç öyle ukalálıklarım yoktur. Benim erozyonlarım çok baÅŸka. Niye insanlar birbirine çok sevgisizler? Dolayısıyla birisi bir günde şöhret olmuÅŸ veyahut 48 saatte şöhret olmuÅŸ gibi hesaplarla uÄŸraÅŸmak istemiyorum. Bizde birisi şöhret oluyor, iki kere resmi çıkıyor ya da televizyonda görünüyor, sen diyelim Ajda Pekkan’sın, seninle aynı parayı alıyor. Yani burada bir adaletsizlik var.BEN KENDÄ°MDEN BÄ°R HEYKEL YARATTIMÄ°yi ya iÅŸte, bu sizde bir isyan duygusu uyandırmıyor mu?-Hayır, çünkü ben artık bu tip ÅŸeylere daha olgun bakmaya çalışıyorum. Yoksa aksi, beni çok sinirli yapar. Ben kendimden bir heykel yarattım, çok komik yani... Bundan hiç hoÅŸnut da deÄŸilim. Çok ağır işçilik...Siz herhálde Türkiye’de en fazla taklit edilen insanlardan birisiniz. 80’lerde Türk kadınlarının yüzde 90’ı elinde resminizle kuaföre gidiyordu. Durup durup ‘yeni Ajda’ diye piyasaya birileri sürülür.-Onu diyenler var da, o zaman sezaryen yapıyoruz.Bu taklitlerin sizin deÄŸiÅŸim temponuzda bir etkisi oluyor mu? Ortalık yine kopyalarımla doldu, hadi ben bir deÄŸiÅŸeyim, bana müsaade gibi...-Tabii tabii, olmaz mı? ‘Ben her ÅŸeyi biliyorum. Bak iÅŸte benim bohçamdaki her ÅŸey bu’ diye bir satışta deÄŸilim. UcuzluÄŸu sevmiyorum. Mükemmeliyetçilik var. Ben bugüne kadar kendime çok dikkat ettiÄŸim için Ajda Pekkan olabildim. O dikkat ne demek biliyor musun; saygı demek. Bir gün de çok saygı duyduÄŸum için zaten, ortalıklardan çekileceÄŸim.Röportajdan önce, albümden söz ediyorduk?-BaÅŸka ÅŸeyler yapmak istiyorum artık. Bizim müzik camiası o kadar acayip uçlara gitmeye baÅŸladı ki... Arabesk mi, pop mu, anlaşılmaz hále geldi. Sonunda ben de dedim ki; ‘Ya, Ajda Pekkan’lıktan feragat etmem lázım galiba.’ Ben sadece yorumcu olduÄŸum için statik duramadım. Kaymalarım oldu. Ama ÅŸimdi yine kendi özüme dönmeye baÅŸladım. Tamamen Avrupa’ya dönük bir yüzken, birdenbire kimliksiz, kiÅŸiliksiz bir hále gelmiÅŸtim. Åžimdi yine oksijen almaya baÅŸladı beynim; çünkü çok tıkanmıştım. Bir yere gittiÄŸin zaman sana jest olsun diye Kimler Geldi Kimler Geçti’yi çalıyorlar. Bitti artık onlar... BaÅŸka formatlar, baÅŸka düzenlemeler yapılıyor artık.Bu ülkenin Avrupalı yüzü olarak algılanmanın size biraz da ‘Ajda Pekkan konulara biraz Fransız kalır’ ÅŸeklinde bir dezavantaj olarak döndüğünü düşünüyor musunuz?-Öyle olmadığımı, Fransız olmadığımı insanlar biliyor. Hep öyle mesajlar verildi. Hálbuki gayet ayağı yere basan bir insanım. Tabii ki hepimizin uçuk kaçık dönemleri oldu. Ä°yi ki onları yaÅŸadım. Yapmadan öğrenemezsin ki... Arı kovanına parmağını sokmadan bal yemenin imkánı yok.MüthiÅŸ bir espri anlayışınız olduÄŸunu söylerler. Bunu kullanmayı düşünüyor musunuz programda?-Bu tango yapmak gibi bir ÅŸey. Ä°ki kiÅŸi gerekiyor. Onu hissedersen yaparsın, hissetmezsen yapamazsın. Bir de tabii benim kabızlığım söz konusu. Beni o kadar içime kapattılar ki yıllar içinde. ‘Benim ağır abla olmam lázım’ hikáyesi oldu maalesef. Acaba insanlar beni yanlış anlarlar mı endiÅŸesi var içimde. Ama biz bize olduÄŸumuz zaman; ÅŸu alet olmasa (teybi gösteriyor)... Burada farkında olmadan bir kliÅŸeye dönüşüyorum.MEHMET TEOMAN PROGRAMI ANLATIYORAjda Pekkan, bunca yıl ‘soru sorulan kiÅŸi’ olarak yaÅŸadıktan sonra bir de iÅŸin diÄŸer yanına bakmaya karar vermiÅŸ bulunuyor. 3 Mayıs’ta Kanal D’de yayınlanmaya baÅŸlayacak ‘Süpersta(r) -Tecil r’siÑ Ajda Pekkan’ isimli programda, hem performans konuklarıyla birlikte canlı olarak ÅŸarkı söyleyecek, hem de talk-show konuklarıyla sohbet edecek. Programın Genel Sanat Yönetmeni, ünlü söz yazarı Mehmet Teoman programı anlattı:‘Bundan beÅŸ ay önce biz, çok baÅŸka bir projeyle Ajda Pekkan’a gitmek istedik. Ajda Hanım’dan, bizi kamçılayan bir haber geldi. Televizyona çıkacaksam, farklı bir formatta çıkmak istiyorum, dedi. Onun üzerine talk-show ile ÅŸovun iç içe geçtiÄŸi bu proje ortaya çıktı. Ajda Pekkan’ın enteresan bir koleksiyonculuÄŸu var. Ama kullanacağı alan açılmamış. Ben dünya management’ıyla da ilgilendiÄŸim için biliyorum; 30-35 senedir iÅŸim bu. Ajda Pekkan’ın gerçek anlamda fenomen olmasıyla ters orantılı şöyle enteresan bir ÅŸey var: Bugüne kadar menajeri olmamış, süpervizörü, basın danışmanı olmamış. Bütün bunları kendi başına ve fakat ‘herkesten yararlanarak’, kendi fikriyle sentezlemiÅŸ bence dünya yüzünde yegáne isim. Bir ‘mamûl’ olarak ele alırsak, böyle bir ÅŸey mümkün deÄŸil. Ä°lk defa bir ekip Ajda Pekkan için çalışıyor. AÅŸağı yukarı 30 kiÅŸi, tam beÅŸ aydır.’ BUGÃœN ARTIK YALÇIN PEKÅžEN’E GOCUNMUYORUMFi tarihinde Yalçın PekÅŸen ile yaptığınız röportaj, bugün bile hálá Yalçın PekÅŸen’in kariyerinde bir mihenk taşıdır. Hep gündeme gelir.-Ya, maalesef... Ben o yüzden çok küstüm bir ara. Bugün eÄŸer bu rahatlık içindeysem, bütün o küskünlüklerimi hep sardığım sarmaladığım içindir. Bu da ayrı bir sanat. Bu tortuları ancak kendi kendinin psikoloÄŸu olarak, kendinle paylaşıyorsun. Çünkü gidip de baÅŸkasına kendini anlatman imkánsız belli bir ismin olduÄŸu zaman. Bugün Yalçın PekÅŸen’e artık gocunmuyorum. Çünkü öyle yapması gerekiyordu; kendisi için. Ama öyle yapan insanlar, bugün benim hayatımda zaten yoklar.PROGRAMDA ÇALACAK OLAN ORKESTRA Klavye: Cengiz Özdemir, Klavye: Cenk Çalışan, Elektro gitar: Cihat Akyıldız, Bas gitar: Eylem Pelit, Akustik gitar: Evrim Aslan, Davul: Asım Ekren, Perküsyon: Hüseyin Karabulut, Keman: Onur Nar, Klarnet: Göksun Çaldar, Vokal: Sinem Yalçınkaya, Vokal: Barış BilgiliSÃœPERSTAR’IN A TAKIMI Yapım: Karma Yapımevi, Yapımcı: Müge Turalı, Genel Yönetmen: AyÅŸe Ersayın, Sanat Yönetmeni: Mehmet Teoman, Yapım Koordinatörü: Melda Perahna, Yapım Koordinatörü: Jessica Trevez, Yönetmen Yardımcısı: Ä°rem Soydan, Editör: Murat DiÅŸli, Ses-Işık: Midas Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!