Hayatta limitsiz olmak!

Güncelleme Tarihi:

Hayatta limitsiz olmak
Oluşturulma Tarihi: Nisan 13, 2009 09:41

İşte, aşkta, başarıda, hayatta limitiniz ne kadar?

Haberin Devamı

Günümüzdeki teknolojik ürünlerle özdeşleşen teknik terim olarak değil sorduğum limitiniz.

Bilgisayarların hayatımıza girdiği andan itibaren aşina olduğumuz terimler var ya, o dilde de değil sorduğum…

Hani bir ‘tık’la her şeyi önümüze getiren…

Malum, her şey hıza bağlı ya!

Bir ‘tık’la her şey elimizde.

Fast food, fast live, fast music, fast love…

Çünkü hiçbir şeye vaktimiz yok!

O an yaptığımız, ilgilendiğimiz şeyin tadını çıkarmak mı, inceliği anlamak mı, derinliğin farkına varmak mı? O da ne?

Her şey bir an önce olmalı.

Bir şeylere yetişebilme, çok şeyi bir an önce yapma telaşımız, limitimizi belirliyor aslında.

Limiti biz kendimiz koyuyoruz minimum düzeye getirerek. Farkında olmadan hem de.

Nasıl mı?

Yaşamı monitörlerde sınırlayarak…

Yakınlığı, arkadaşlığı, samimiyeti klavyelerde arayarak…

Haberin Devamı

Oysa hangi tuş verebilir içten bir gülüşün sıcaklığını?

Hangi program anlatabilir size, bir araya gelip de yapılan sohbetlerdeki anlatılanları?

Kaç 5 + 1 hoparlör bırakabilir, sevdiklerimizle beraberken atılan kahkahaların kulaklarımızda bıraktığı o hoş tınıyı?

Sıcak bir öpüşü hangi tuşla…

Hangi mail kotasına sığar peki; kalbimizden kabarıp taşan sevgi, umut ve içimizdeki gün ışığının aydınlığı?

Ya da copy – paste yapabilir miyiz yıldızların lacivert gökyüzüyle buluşmasını?
 
Doğa resimlerini ekranlarımıza döşemek yerine, yollarda, çiçekçilerde, bahçelerde gördüğümüz güllere, akasyalara, sümbüllere hayranlıkla bakmayışımız neden?

Gökkuşağına karışan burge, yani yağan yağmurdan sonraki toprak kokusu hangi klasörümüzde saklı?

Peki ya kaybolan zamanımızı hangi geri dönüşüm kutusundan kurtarabiliriz?

Teknoloji sayesinde bilgi toplumu olduk evet ama duygu toplumu olmaya megabaytlarımız mı yetmiyor acaba?

Ne dersiniz?

***

Hayat yolunda yürürken;

İşte;

Bilgili, donanımlı olduğumuz işimizde çalışmanın yanı sıra elimizden gelenin en iyisini yapmak, kendi sınırlarımızı aşarken aslında kendimizi de ne kadar aşabileceğimizin, yenileyebileceğimizin en güzel kanıtı değil midir?

İlişkilerde;

Gerek ikili ilişkilerde gerek arkadaşlık ilişkilerinde; sevgi, saygı, hoşgörü, anlayış, samimiyet limitini ne kadar yüksek tutarsanız bunun size geri dönüşünün de o kadar çok olacağı malumunuz…

Aşkta;

Haberin Devamı

Aşk; kalpten gelir, ruhta büyür, gözlerimizden ve bedenimizden hayata akar. Sevgi, saygı, anlayış, samimiyet ve incelikler limitinin sonsuzluğunun, sizi mutluluğun doruğuna uçurması kaçınılmaz bir gerçek.

Başarıda;

Söz konusu başarı olunca limiti arttırmanın üç anahtarı var bunun. Tutku, teknik ve cesaret! Başarının bilgi istediğini, 'bilgi'nin de beşte dördünün 'ilgi' olduğunu, Baş + arı: 'Baş' olmak için 'arı' gibi çalışmak gerektiğini biliyoruz.

Başarı konusunda; kafesten çıkınca değil, kafesi içimizden çıkarınca özgürleştiğimizin bilincinde miyiz peki?

Zira yüzbinlerce kişiye ulaşan ‘Her Şey Seninle Başlar’ kitabının yazarı Mümin Sekman’ın dediği gibi ‘Açılmamış kanatların büyüklüğü bilinmez!’

Hayatta;

Haberin Devamı

Ruhuna dar gelen yaşamını bir beden büyütmek ve kabuğunu kırmak isteyenler, hayatta yaşamak ve yapmak istediklerine ulaşma konusunda, limitlerini sonuna kadar açmalı ki...

***

Yaptığımız röportaj sonrasında; Ata Demirer’e sormuştum; “Hayatta sınırları zorlamak nereye kadar?” diye.

‘Otlar üzerimize yatana kadar!’ demişti, gülümseten, düşündüren, kendine yakışır tarzıyla.

Herkesin sınırı kendine göre elbette.

Ama unutmayın ki;

Limitsizsiniz!

Limit Sizsiniz!

                       

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!