Güncelleme Tarihi:
Şu sıralar DOT Tiyatrosu'nun sahneye koyduğu "Kürklü Merkür" adlı oyunda şiddet dolu Elliot karakterini oynayan Serkan Altunorak, Elle dergisine verdiği röportajda, hayatta kalmayı Amerika'da öğrendiğini söyledi. Altunorak, "Artık dünyanın neresine gidersem gideyim ayakta kalabilirim ve her işi yapabilirim. Bulaşık bile yıkayabilirim. New York'ta törpülenmek İstanbul'da işlerimi kolaylaştırdı" dedi.
n Yakın zamanda bir film çektiniz...
- "Roz’un Sonbaharı"nı Handan Öztürk yönetti. Baraj yapılan Hasankeyf’i kurtarmaya çalışan yerel bir gazeteciyi oynuyorum. Ondan önce de "Gomeda" adlı psikolojik gerilimde oynamıştım. O film Türkiye’de yerini bulamadı ama deÄŸeri 10 sene sonra anlaşılacak bence. "Roz’un Sonbaharı"nda hiçbir yerde tutunamayan bitik bir karakteri oynuyorum. Hasankeyf gibi batmakta olan bir insan. Festivallere yetiÅŸtirilmeye çalışılıyor film; Altın Ayı, Sundance, Oslo, Altın Portakal... Benden baÅŸka Serra Yılmaz, Öznur Kula, Hasankeyf’in yerlileri ve inanılmaz çocuk karakterler oynuyor. Festivallerden sonra ekim-kasım gibi gösterime girecek. Bir de Reha Erdem’in "Kaç Para Kaç" filminde küçük bir rolüm vardı öğrenciyken.Â
n Hasankeyf’e ilk defa mı gittiniz?
- Geçen sene Hande Ataizi’yle "Kara Duvak" dizisini çekerken de gitmiştim. Sekiz ay boyunca Mardin’deydik ve Hasankeyf’e gitmiştik. Çok güzel ve enterasan bir yer, oranın baraj yapıldıktan sonra sular altında kalacağına inanmak çok zor.
n Filmin politik bir alt metni var mı?
- Var. Hayallerin gerçekleşmesi için savaşmak lazım ama bu savaşın nasıl kazanılacağı size bağlı değil. Çok gerçekçi olduğu için de çok hüzünlü. Kaybedeceğini bile bile bir savaşa devam etmek. Orada insanların yaşayışları çok zor. Elektriği olmayan evlerde dizi çektik, ahırlarda yatıp kalktık. Oraya giden fotoğrafçıların neden durmadan çocuk fotoğrafı çektiğini anladım. Çünkü çocuklar inanılmaz. Burada gördüğünle orada gördüğün çocuk profili arasında dağlar kadar fark var. O soğukta terlikle dolaşıyorlar, ama üşümüyorlar. 2008 yılında elektriği olmayan tek odalı bir evde 13-14 kişinin dünyadan bihaber yaşamasını aklım almıyor.
n Siz nasıl bir çocukluk geçirdiniz?Â
- Çok mutlu ve güzel. Ankara’da doğdum büyüdüm. Annem dekoratör. 1976 doğumluyum. Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı’nda okurken New York’taki müzik ve performans okulu Julliard’a kabul edildim. Orada Edward Norton ve Patrick Stewart ile birlikte bir programa katıldım. Okulu bitirdikten sonra tekrar New York’a döndüm ve deneme çekimlerine katıldım. Ayrıca Şikago’daki DePaul adlı oyunculuk okulunda ilk Türk öğrenci olarak master yaptım. İkinci sınıftayten 11 Eylül oldu ve devalüasyonla birlikte okul ücretim iki katına çıkınca Türkiye’ye dönmek zorunda kaldım. Tamer Karadağlı çok yakın arkadaşımdı, "Gel orada ne yapacaksın, garson oyuncu mu olacaksın?" diyordu.
n Garson oyuncu muydunuz?
- Yok. Soho’da süper bir ayakkabıcıda çalışıyordum, 24 yaşındaydım o zaman.
n Türkiye’ye dönmek zorunda kalınca zorlandınız mı?
- Hálá alışmaya çalışıyorum çünkü bütün kariyer planlarımı Amerika üzerine kurmuştum,
n Hangi dizilerde oynadınız?
- Onu hemen anladım zaten, (gülüyor) "Ayrılsak da Beraberiz", "Yağmur Zamanı" dizileri ve "Gomeda" filminin ardından "İmkansız Aşk" dizisini çektik. "Kara Duvak" için Mardin’e gidip döndükten 10 gün sonra da babamı kaybettim, kanser tedavisi görüyordu. Ölümünden 10 gün sonra da Tiyatro DOT’un "Kürklü Merkür" oyununun provaları başladı. Prova prömiyer arasında da "Roz’un Sonbaharı"nın çekimlerini yaptım. Şimdi de "Sınıf" dizisinin çekimleri başladı.
n Herhalde bir lise öğrencisini oynamıyorsunuzdur bu dizide?
- Yok bir hocayı oynuyorum.
n Sizi şu an en çok heyecanlandıran iş hangisi?
- Bu sezon Tiyatro DOT’ta "Kürklü Merkür." Hayatımda ilk kez bir sezon boyunca tiyatro oynama şansım oldu. Haftada dört gün o performansı sergilemek müthiş. Hayatla bağlantısı olan çok gerçek bir oyun oynuyoruz. Murat Daltaban’ın da oyuncu merkezli çok doğru bir rejisi var. Günde sekiz saat prova yapıyorduk. Seyircili provalarımız da oldu.
Bulaşık bile yıkarım
n Amerika’da Türkiye’de öğrenemediğiniz ne öğrendiniz?
- Tek başına hayatta kalmayı. Dünyanın neresine gidersem gideyim ayakta kalabilirim ve her işi yapabilirim. Bulaşık bile yıkayabilirim. Projeyi beğenirsem arkadan geçen adamı da oynarım. 23-24 bir karakterin oturduğu yaşlar olduğu için New York’ta törpülenmek İstanbul’da işlerimi kolaylaştırdı. Ankara’dan İstanbul’a direkt gelseydim bambaşka bir yerdeki bambaşka bir Serkan olabilirdim.
n Amerika defteri kapandı mı peki?
- Hayır hiç kapanmadı, burada seçtiğim işleri de uluslararası bir seviyeye hizmet edecek şekilde seçiyorum.