Hayatlarını atlara adamış aile: ATMANLAR

Güncelleme Tarihi:

Hayatlarını atlara adamış aile: ATMANLAR
Oluşturulma Tarihi: Kasım 18, 2007 00:00

Atlara, binicilik sporuna adanmış üç kuşaktır devam eden bir hayat. Türkiye Jokey Kulübü’nün kuruluşuna öncülük eden, eski Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’ın yaveri Ahmet Atman, oğlu Özdemir Atman ve kızı Esin Atman Zembilci, torunları yani Özdemir Atman’ın ikiz kızları Esra ve Begüm Atman.

Bugün İstanbul Veliefendi’de saat 15.30’da yedincisi koşulacak Özdemir Atman Koşusu, işte böyle bir aileye mensup yedi yıl önce vefat eden Özdemir Atman için koşuluyor. Özdemir Atman’ın ikiz kızlarından Esra Atman Özyiğit, kuruluşundan bu yana erkek camiası olarak bilinen Jokey Kulübü’nün yönetim kuruluna girmeyi başaran tek kadın. Diğer kızı Begüm Karataş ise ünlü jokey Halis Karataş’la evli ve yarış atı antrenörlüğü yapıyor. Atman ailesi, 35’i harada yetiştirilen, 22’si ise yarışlarda koşulan 57 atın sahibi. Bu yılki yarışta, Özdemir Atman’ın eşi Meral Atman’a ait Kaluga isimli at da yarışacak.

Türkiye’de atçılığın öncülerinden Ahmet Atman, Kuleli Askeri Okulu’ndan mezun olduktan ve İstiklál Savaşı’na katıldıktan sonra Mareşal Fevzi Çakmak’ın yaverliğine kadar yükselir. Soyadının Atman olması da bir tesadüf değildir. Atatürk’ün "Atçılık sosyal bir ihtiyaçtır, geliştirmek gerekir" tavsiyesiyle atçılığa başlar. O sırada oğlu Özdemir Atman henüz küçücük bir çocuktur, kızı Esin ise henüz doğmamıştır bile.

Ahmet Atman, İngiliz Atı ve Sahipleri Derneği’ni kurduktan bir süre sonra, 1950’de Türkiye Jokey Kulübü kurulur. Ahmet Atman’dan daha sonra bayrağı devralacak oğlu Özdemir Atman, günlüğüne babasının at sevgisiyle ilgili şu notları düşer: "Doğduğumda anneme verilen yegane hediye, şahane bir Arap atıydı. Babam o zamanlar üzerinden henüz Balkan ve İstiklál harplerinin yorgunluğunu atamamış genç bir süvari yüzbaşıydı. Hayatında karısı, üzerindeki üniforma ve attan başka hiçbir şeyi olmayan bu insan, en değerli varlığını bir diğerine hediye etmişti."

BABASI ZORLA BİNDİRDİ AT KORKUSU GEÇTİ

Oğul Özdemir Atman, atların içine doğmasına rağmen, onlara ilgisi pek yoktu. Hatta sınıfını geçtiğinde babasının bisiklet yerine Zehra isminde bir Arap kısrağı hediye etmesine sevinmeyip burun büken bir çocuktu. Aslında atlardan içten içe de korkuyordu. Bir gün babası Ahmet Bey’in zoruyla Zehra’nın üzerine bindi, babasının kırbacını şaplatmasıyla hayatının en korkulu anlarını yaşadı. Ama bu ani tecrübe korkularını de yenmesini sağladı. İşte o günden sonra, Robert Kolej’de okurken de, ABD’de Cornell Üniversitesi’nde inşaat mühendisliği eğitimi alırken de atlardan hiç kopmadı. At yetiştiriciliğine kafa yorduğu, at antrenörlüğüne başladığı yıllar kolej yılları oldu. Hatta atların anatomik yapılarını daha iyi anlayabilmek için veterinerlik fakültesinin derslerine dışardan girdi, ameliyatları izledi.

HEM JOKEY HEM BİNİCİ KIZ KARDEŞİN BAŞARISI
/images/100/0x0/55ea9dabf018fbb8f88b9f50


Kız kardeşi Esin de atlara ilgisiz kalmaz. Ahırda atların bacaklarının arasına saklanıp derslerden kaçtığı zamanlar hiç de az değildir. Esin Hanım, 24 yaşında Türkiye Jokey Kulübü’nden aldığı lisansla centilmen koşularında (para kazanma amaçlı olmayıp at binmeyi bilenlerin yarıştığı koşular) kendi yetiştirdiği atlarla yarışan ilk kadın jokeydir.

Esin Atman, sonraki yıllarda biniciliğe geçer ve Balkan Şampiyonası’nda bronz madalya alır, yaklaşık 30 kez milli olur. 1983’te Cumhurbaşkanı Evren tarafından Türk sporuna yaptığı katkılardan dolayı altın madalyayla taltif edilir. Yaşamının son yıllarına kadar dresaj yani at terbiyesi yarışlarında hakemlik yapar.

Özdemir Atman, üniversiteyi bitirip, Florida’nın tüm trafik ışık sinyalizasyon sistemini kurduktan sonra Ankara’ya ailesinin yanına döner. 1967’de ve 1987’de iki kez Türkiye Jokey Kulübü başkanlığına seçilir. At sevgisini, mühendis zekasıyla birleştirdiğinden aklı hep yeniliklerdedir. Foto finişi, altılı ganyanın oynanabilmesi için gerekli bilgisayar sistemini Türkiye’ye o getirir. Starting box’ları yani atların start verilmeden konulduğu kutuları da Türkiye’ye getiren Özdemir Atman’dır ama bunu biraz da ağabeylik endişesiyle yapar. Starting box’lar Türkiye’ye getirilmeden önce, yarışlar atların önüne çekilen şeritlerin kesilmesiyle başlatılır. Bir gün bu şeritler, atıyla yarışa giren kız kardeşi Esin’in yüzüne çarpınca, starting box’ları getirmeye karar verir.

Özdemir Bey’in eşi Meral Hanım da atlara uzak değildir. Meral Hanım’ın babası, Atatürk’ün yakın arkadaşı Kazım Özalp’ın yaveri Nusret Evcan da bir at tutkunudur ve atçılıkla ilgilenir. Özdemir Bey ile Meral Hanım’ın dört kızları olur. Veliefendi’de yarışlar için hazırladıkları atlardan başka, İzmit’teki haralarında da ailece at yetiştirirler.

Özdemir Bey, attan düşüp sakatlanmalarından korktuğu eşinin de, çocuklarının da at binmesini istemez. En büyük kızının attan düşüp kolunu kırması bu korkularının üzerine tuz biber eker. Babalarının bu yasağını ikiz kızları Esra ve Begüm aşacaktır. Üniversiteyi bitirip kendi kurdukları işe gitmeden önce tam beş yıl her sabah, babalarıyla birlikte Veliefendi’de atlarına idman yaptırırlar. Ama atçılık camiasının erkeklere göre olduğunu düşünenler, "Ne işi var bu kızların burada" bakışlarıyla rahatsızlıklarını belli eder.

Esra Atman başlarda, "Gidip evde uyusam" diye düşünse de, sonraları "Tam bir at insanı oldum" diyecek kadar tutkuyla bağlanır atlara. Babaları her iki kızına da at antrenörlüğüne dair her şeyi öğretir ve ikisi de at antrenörlüğü sınavlarında başarılı olur. Her iki kızın da sırdaş seçtiği atları vardır. Esra’nın, ortada hiçbir belirti bulunmamasına rağmen, "Baba bu at hastalanacak" dediğinde ertesi gün hastalanan Lyra’sı, Begüm’ün ise ayağını bir tek ona sardıran, hálá Türkiye’nin gelmiş geçmiş en iyi atı sayılan ve Gazi Koşu’ndaki rekoru 11 yıldır kırılamayan Bold Pilot’ı.

TORUN ÜNLÜ JOKEY KARATAŞ’LA EVLİ

Özdemir Bey, 2000 yılında vefatından önce kızlarına vasiyet bırakır: "Yapabiliyorsanız bir yıl at yarışçılığını deneyin ama at yetiştiriciliğini sakın bırakmayın." İki kız kardeş, sudan çıkmış balığa döner. At yetiştiriciliğine devam ederler. Ama yetiştirdikleri atı gösteremedikten sonra bunun bir manası kalmadığını anladıklarında, at yarışçılığına da asılırlar. Esra Atman, hara ve yetiştiricilik kısmıyla ilgilenirken, kız kardeşi Begüm yarış atlarının antrenörlüğünü yapar. Bu arada Begüm Atman, at yarışlarına ilgi duymayanların bile ismini bildiği Türkiye’nin en ünlü jokeyi Halis Karataş’la evlenir.

Esra Atman Özyiğit ise, bu yılki seçimlerde Türkiye Jokey Kulübü yönetim kurulu üyeliğine adaylığını koyar. Seçimlerden TJK’nin tarihindeki ilk kadın yönetim kurulu üyesi olarak çıkar. Esra Atman, sadece Türkiye’de değil dünyadaki atçılık camiasında kadınlara pek yer verilmediğini söylüyor ve "Babamın böyle bir geçmişi olmasa, beni de seçerler miydi emin değilim" diyor.

ATINIZI KİME SATARSANIZ SATIN SÜREKLİ ARAYIP SORARSINIZ

Esra Atman: Yağız atları çok seviyordum. İlk atım yağız bir attı ve çok kabiliyetli değildi. Adını koymak için Fransızca bir sözlük elime aldım. Fransızca bilmiyorum ama o lisanın sesi çok hoşuma gidiyordu. F harfine kadar geldim ama sıkıldım. Kaldığım yer fougasse yani bir tür ekmek anlamına gelen bir sözcüktü ben de adını öyle koydum. İyice büyüdüğünde satılması gerekiyordu ama karşı çıkıyordum. En son Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı da kazanınca, babam ’hadi satalım artık bundan daha öteye gidemez’ deyince sattık. Ama bazı atlarla öyle bir duygusal bağ kuruyorsunuz ki, nereye ve kime satarsanız satın sürekli iyi mi, değil mi diye arayıp soruyorsunuz.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!