Güncelleme Tarihi:
Şu an bir yandan mesleğini icra ederken, öte yandan Deeksha enerjisinden faydalandığı ve ismini ilk kitabından alan ‘Kendine Doğuş Sınıfı’ isimli atölye çalışmalarını sürdürüyor. “Hayatınızdaki her şeyi değiştirmeye yetecek gücünüz var” diyen Sarıyıldız’ın bir internet bloguyla başlayan yazı macerası, İkinci Adam Yayınları’ndan çıkan ikinci kitabı ‘Simurg’un Gözyaşları’ ile devam ediyor.
- İç hastalıkları uzmanı olmanıza rağmen, farkındalık üzerine kitaplar yazma fikri nasıl gelişti?
- Mesleğimin en güzel özelliği nedir diye düşündüğümde aklıma insanları tanımama fırsat vermesi geliyor. Siz bir koltukta oturuyorsunuz ve çok çeşitli insan figürleri kendi isteğiyle gelip size sağlığını, özelini ve hayatını sunuyor. Binlerce kişi ve binlerce kendine özgü yaşam hikâyeleri içinizde birikiyor. Bir yandan mesleki eğitimim ve günlük pratiğimi uygularken karşıma çıkan “Ben kimim? Hayatın anlamı ne?” gibi sorular zihnime üşüştüğünde, bu sorularıma cevap aramaya başladım. Uğraşlarım sonunda kendi sentezime ulaştığımı hissettiğim andan itibaren de bunu paylaşma isteği ortaya çıktı. Önce blog yazıları olarak başlayan bu serüven sonunda kitap yolu ile daha büyük kitlelere ulaşma şansını verdi.
- 20 yıla yaklaşan tıp hayatının yanı sıra, bu alanda kendinizi nasıl geliştirdiniz?
- Yaşamın sırları ve gizem üzerine merakım çok eskilere dayanır. Ortaokul, lise döneminde bile bunların sorgulamasını yaptığımı hatırlarım. Seneler süren arayışlarım, yüzlerce kitap, sorgulama ardından bu şekilde bir yerlere ulaşmanın zorluğunu anladım ve spiritüel bir danışman eşliğinde derinleşme kararını verdim. Her şeyin sırrının önce kendimde yattığını, cevapları dışarıda bulamayacağımı, bu yolun kapısının içimden açıldığını anladım. Önce “ben” dediğimin gerçekte ne olduğunu, neden burada olduğumu anlamak için yurtdışı ve yurtiçi çeşitli seminerler ve eğitimlere katıldım. Sonra da dönüşümüm için büyük bir ivme kazandıran İlahi Dokunuş (Deeksha) hayatıma girdi. Hem değişiyor hem de gizli potansiyellerim ortaya çıkıyordu. Bu sürecin ardından da enerji aktarıcılığım ve eğitmenliğim başladı ve bugünlere geldim.
KENDİNE DOĞUŞ SINIFI
- İlk kitap ‘Kendime Doğuşumun Güncesi’nden bu yana ne değişti?
- İlk kitabım öncelikle bana yapabileceğimi öğretti. Okuyucuların tepkileri ve kitabın onların hayatlarına katkılarını paylaşmaları doğru yolda olduğumu ispatladı. İlk kitapta bir kahramanın kendi içsel yolculuğunu rüyalar eşliğinde gerçekleştirmesini anlatmıştım. Şimdi bu yolculuğu gruplara yaptırmak üzere kitabımdan adını alan ‘Kendine Doğuş Sınıfı’ adlı atölye çalışmalarını başlattım.
- Neler oluyor atölye çalışmalarında?
- Çağımız insanlık için çok zor bir dönem. İnsanlar uyurgezer şekilde kendilerine uygulanan tuzakların farkında olmadan sadece bir şeyleri yerine getirme telaşında yaşıyor. Artık uyanışın zamanı geldi. Ben de toplumsal farkındalığa katkıda bulunmak, kişilerin yaşamlarındaki tıkanıklıklarına çözüm üretebilmek adına farklı bakış açıları sunabilmek için çeşitli çalışmalar yapıyorum. Bireysel seanslar, Kendine Doğuş Sınıfı, öğrencilerde başarı ve konsantrasyon arttırma çalışmaları, çiftlerde ilişki farkındalığı gibi başlıklarda danışanlarıma rehberlik yapıyorum.
HER ŞEY ‘ŞU AN’DA SAKLI
- Kitabın her bölümü başka bir kahraman üzerine kurulu aslında. Farklı zamanlarda yaşayan bu dört kahramanı aynı kitapta buluşturan nedir?
- Ayrı zamanlar ve yaşanılmışlıklar olmasına rağmen bu dört kahraman hayatlarında istedikleri uğruna her şeyi göze alabilen, cesur, kendilerine inanan, güçlerinin farkında olan ve kararlılıkla yaşamlarını yönetebilen özel kişiler. Bu dört kahramanın öyküleri efsanevi bir varlığın gözyaşları sayesinde kesişiyor.
- Kitaptaki dört ayrı zaman dilimi kurgusuyla, okurları zaman kavramı üzerine de düşündürmek istiyorsunuz aslında...
- Çok doğru. Zaman dünyasal bir boyut sadece. Eğer dünyasal gerçeklik dışında olabilmeyi deneyimleyebilirseniz zaman boyutunun dışına çıkmayı da becerebilirsiniz. Dün, bugün, yarından oluşan doğrusal zaman algımızın sadece bir yanılgı olduğunu, aslında her şeyin şu anda saklı olduğunu gösterebilmek için böyle bir kurgu kullandım. Geçmiş de, gelecek de birbirini etkileyebilir.
- Kitabın adının ‘Simurg’un Gözyaşları’ olması neden?
- Kitapta dört kahraman dışında tüm dokunun bütünlüğünü efsanevi Simurg Kuşu (Zümrüd-ü Anka) sağlıyor. Efsanelere göre bu kuşun gözyaşları ve tüyleri şifalı ve bilgelik kaynağı. Simurg’un bilgeliği ise bu dört kahramanın hayatına gözyaşları sayesinde ulaşıyor.
HER ŞEYİ DEĞİŞTİRECEK GÜCE SAHİPSİN
- “Kurban rolünden efendi rolüne geçmeyi öğrenmeniz gerek,” derken ne ifade etmek istiyorsunuz?
- İnsanoğlu alıştığı üzere yaşamında, yazılmış, çizilmiş bir yolda ilerlediğini ve bu gidişte gitmek dışında bir rolü olmadığını düşünmeyi seviyor. Kişi aslında hayatındaki her şeyi değiştirebilecek güce sahip. Fakat bunu bilmenin üstüne yükleyeceği sorumluluktan korktuğu için, kurban rolü oynamaya devam ediyor. Ben diyorum ki, kendinizi, zavallı, şartların, hayatın kurbanı olarak hissetmek yerine gücünüzün farkına varın ve hayatınızın gidişatına kendiniz yön verin. Yani hayatınızın kurbanı olacağınıza efendisi olun. Bu alandan çıktıktan sonra hayat daha yaşanılası, daha size ait, daha güzel oluyor.
KENDİ SAVAŞIMIZI VERMELİYİZ
Kitabımda hayata ve farkındalığa dair bir çok ipucu saklı. İnanma, cesaret ve kararlılıkla yapılamayacak hiçbir şey olmadığını, korkularımızla başedebilmenin tek yolunun kaçmak değil yüzleşmek olduğunu, hayatımızda istediğimiz bir şeyi başarmak için kendi savaşlarımızı vermemiz gerektiğini ve içimizde taşıdığımız öfke, kin, nefret gibi duyguların bizi bitirmesine izin vermemek için affetme yüceliğini göstermemiz gerektiğini vurguluyor.