Güncelleme Tarihi:
Vücudum evim oldu
AİLE
İstanbulluyum. Annem korunmaya muhtaç çocukları korumaya yönelik bir vakfın Türkiye ayağını temsil ediyordu. Babam bir ticaret adamı. Bir kız kardeşim var. Sonra babamın ikinci eşinden bir kız kardeşim daha oldu. Ergenliğe girdiğim dönemde anne ve babam boşandı. Çok travmatikti. Senelerce anne baba arasında gidip geldim. Nereye ait olduğumu bilemez oldum. Bu, zaman içinde her yere ait olmaya dönüştü. Vücudum evim oldu, yani ben neredeysem orası benim evim haline geldi. Hayatımın bir bölümü ağır grotesk Tim Burton filmine döndü. 17 yaşımda kendi evime çıkıp yalnız yaşamaya başladım. Aileme kırgınlığım çok uzun sürdü. Ama baktım bu bana zarar veriyor ve bir şeyi değiştirmiyor, onları affetmenin kendini affetmek anlamına geldiğini anladım. Konuyu daha fazla uzatmamaya karar verdim.
Ruhen hiçbir okula sığamadım
EĞİTİM
Hep otorite kavramına karşı bir duruşum oldu. Gerçi yaşım ilerledikçe alışmaya başladım. Ruhen hiçbir okula sığamıyordum. Sekiz okul değiştirdim. Ortaokul ve lisede okul piyeslerinde rol aldım. Kamera önündeki ilk deneyimim lisede oldu. Kuzenimin bir arkadaşı aracılığyla tesadüfen bir ajansa gittim ve bir reklamın başrolüne girdim. Sonra Kültür Üniversitesi Sanat Yönetimi Bölümü’nü kazandım ve mezun oldum. Her şey anlamsız geliyor, sadece oyunculuk yapmak istiyordum. Zaten ergenliğimden beri kendimden çok çabuk sıkılıyorum. Oyunculuk bana bu yüzden çok iyi geldi. Bir arkadaşımdan duyduğum LAMDA (Londra Müzik ve Drama Sanatları Akademisi) kafama takıldı. Seçmeler için çok çalıştım ve kazandıktan sonra Londra’ya gittim. Üç yıl orada eğitim aldım ve dört yıl Londra’da kaldım.
Paytak yürüyüşleri dikkatimi çekti
FUTBOL
Futbola aslında asgari düzeyde ilgim vardı. Şimdiye kadar en fazla iki halı saha maçı yapmışımdır. Ama artık Trabzonspor’u takip ediyorum. Role hazırlanırken amatör ligteki futbolcuları çok gözlemledim. Sonra diğer takımların antrenmanlarını internetten izledim. Futbolcuların kamera onları çektiğini farkında değilken nasıl davrandıklarını, ağırlık merkezlerini, kamera karşısındaki tavırlarını ve top sürüşlerini takip ettim. Baldırları büyük olduğu için paytak paytak yürüdükleri dikkatimi çekti. Ben de rolde öyle yürümeye başladım. Aslında Fenerbahçeliyim. Ama diziden sonra Trabzon’a ve Trabzonspor’a büyük sempati duymaya başladım. Karadeniz kültürüne çok merak sardım. Artık kendimi sık sık Kazım Koyuncu dinlerken buluyorum.
Masumiyetini ve asiliğini sevdim
KAYIP ŞEHİR
Uzun süre Türkiye’ye dönmeyi düşünmüyordum ama geçen yaz ‘Kayıp Şehir’in senaryosu geldi. Karşına gelen doğru şeyi hissedersin ya, işte o hissi duydum. Diyaloglar çok güzeldi. İrfan karakterinin masumiyetini ve asiliğini sevdim. Zaten bir şekilde çarpığı, buruğu olan çizgidışı karakterleri canlandırmak hoşuma gidiyor. İrfan’ın hayallerinin peşinden gitmesi ve tutkulu oluşu onunla ortak yönlerimiz.
Dizide oynadığımı unutuyordum
ŞÖHRET
Yapılan işin takdir edildiğini görmek bana iyi hissettiriyor. Yoksa “Vay şöhret oldum” gibi bir duygum yok. Buna kapılmak da istemiyorum. Benden ben olduğum için değil, yaptığım iş iyi olduğu için bahsedilse daha hoş olur. Bir dizide oynadığımı bile, birkaç hafta öncesine kadar unutuyordum. Sokakta biri yanıma geldiğinde “Ne oluyor” diyor, sonra hatırlıyordum. Şimdi biraz daha bilinçliyim. Ama eskiden bir ortama girdiğimde dönüp biri bakarsa elektiriğimden etkilendiğini biliyordum. Şimdi kişisel bir şey mi, yoksa tanındığım için mi ayırt edemiyorum.
Dibine kadar giderim
AŞK
Rol için 13 kilo verdim. ‘Yakışıklı’ lafları nereden çıkıyor bilmiyorum. Böyle denmesi de hoşuma gitmiyor. Ne demek yakışıklı? Ben manken miyim? Hiçbir içeriğim yok ve güzel görünüyorum anlamına geliyor bu. Bence bir insanın ruhu, havası ve kendi karizması daha ön planda. Aşka gelince, aşk benim için çok güçlü bir kelime. İçeriği çok dolu. Aşıksam her şeyi yaparım, sınırlarım kalkar ve dibine kadar giderim.
Sadece ‘National Geographic Wild’
TELEVİZYON
16 yaşımdan beri televizyonda dizi ve televizyon programlarını izlemiyorum. En son televizyon izlerken Kenan İmirzalıoğlu ‘Deli Yürek’te oynuyordu. Televizyonda sadece ‘National Geographic Wild’ izliyorum. Televizyon izlemeden televizyon işi yapmak bence daha iyi. Şu an oturduğumuz yer benim için bir kütüphane ve karşımdaki herkes bir kitap. Şimdi onlara bakıp her şeyi gözlemliyorum. Hâlâ da televizyonu çok izlemiyorum.
Kayıp Şehir Kanal D’de artık perşembe günleri saat 20.00’de ekrana geliyor.
Futbola aslında asgari düzeyde ilgim vardı. Şimdiye kadar en fazla iki halı saha maçı yapmışımdır. Ama artık Trabzonspor’u takip ediyorum.