Güncelleme Tarihi:
Sabah uyanınca ilk yaptığınız iş ne olur?
- Önce müzik açarım. Sonra banyo ve kahvaltı... Eğer o gün moda programının çekimleri varsa çekimlerden önce giyeceğim kıyafetleri seçerim. Zaten bu seçim sırasında yoğun iş tempom başlar; e-mail’ler, telefonlar...
Bir gün içinde genellikle kaç parçaya bölünüyorsunuz?
- Farklı şeyler yapıyorum tabii ama bunlara tam anlamıyla bölünme denir mi bilmiyorum. Çünkü hepsi birbirini tamamlıyor. Bir; model Tülin var. İki; moda programı hazırlayan televizyoncu gibi düşünen Tülin var. Üç; iş kadını Tülin var. İyi bir model olabilmek için en başta iş kadını gibi düşünebilmek çok önemli.
İşine büyük bir tutkuyla bağlı olduğunu biliyoruz. Yaptığın her işe son derece önem verdiğini ve titiz çalıştığını da... Tamam ama bir kadın tek başına bunların hepsine nasıl yetişiyor?
- Bunun kadın veya erkek olmakla bir alakası yok. İşinize ya saygılısınızdır ya da değilsinizdir. Ya gereken önemi verirsiniz ya da vermezsiniz. İşinizi ciddiye almazsanız hiçbir şeye yetişemezsiniz. Ve evet, ben işime son derece saygılıyım, her işime büyük bir ciddiyetle yaklaşıyorum. Her projeye ilk ve tek işim gibi aynı özen ve heyecanla gider, ne yapmam gerekiyorsa yaparım. Sanırım böyle davrandığım için işlerim bana aynı özenle geri dönüyor.
Sizi sıkça reklam yüzü olarak görüyoruz. Markaları seçerken nelere dikkat ediyorsunuz?
- Marka ve konsept çok önemli. Her şey birbiriyle uyumlu mu diye bakarım öncelikle.
OYUNCULUK HİÇ İLGİMİ ÇEKMİYOR
Bu piyasada sizi en çok mutsuz eden şey ne?
- Şov dünyasının sektörel anlamda oturmamış olması. Oysa Türkiye’de şov dünyası oldukça büyük. Eğer sektörleşmeyi başarabilirse o zaman çok daha sağlıklı bir şekilde büyüyebilir.
“Tülin Şahin ile Moda”yı seyirci çok sevdi...
- Çok çok iyi gidiyor. Reytingleri çok yüksek. İçi bilgi dolu bir program olduğu için seviliyor. Kadınlara 15 dakika içinde işlerine yarayacak faydalı bilgiler veriyorum; saç-makyaj, moda, sağlık, diyet, estetik... Kadına dair ne varsa işliyoruz programda. Haftada beş gün yayınlanıyor. Bu da çok ağır bir tempo anlamına geliyor. Her gün 4-5 konu birden çekip ardından montaja giriyorum. Tüm stresi ve yoruculuğuna rağmen çok sevdim, alıştım televizyonda iş yapmaya. Her gün çok değerli insanlardan yeni bilgiler öğreniyorum. Çünkü sadece ekran önünde değil, arkasında da çalışıyorum.
Oyunculuğa nasıl bakıyorsunuz?
- Hiç ilgimi çekmiyor.
“SENDEN BÜYÜĞÜ YOK” DİYENLERLE ÇALIŞMAM
Enerjinizin kaynağı ne?
- Evimden mutlu ve huzurlu çıkıyorum, bu da işime yansıyor. Bu sayede büyük bir enerjiyle çalışıyorum. İşimdeki mutluluğum da tekrar evime yansıyor. Dolayısıyla zincirleme bir enerji oluşuyor. Ve ben hayatı seviyorum, hayata bağlıyım. Her gün benim için yeni ve farklı bir gün. Öğrenecek, yapacak çok şeyim var. İnsan kendi enerjisini kendi yaratıyor bana göre. İyi ya da kötü enerji yaratmak her zaman kendi elimizde. Sürekli şikayet eden bir yapınız varsa, o zaman hayatta iyi şeylerin sizi bulmasını bekleyemezsiniz.
Arkadaşlarınız sizinle ilgili en çok neden şikayet eder?
- Bilmem, onlara sormak lazım aslında bu soruyu. Ama sabırsız olmamı pek sevmediklerini biliyorum.
Hayatınıza kimlerin girmesine müsaade etmezsiniz?
- Profesyonel yaşantımda “şakşakçı” diye tabir edilen insanlara asla yer yok. Bütün gün “ne harikasın, muhteşemsin, senden büyüğü yok” diyen insanlarla çalışmam. Gereksiz yere pohpohlama yapan insanlara tahammülüm yok. Her zaman objektif, doğru ve dürüst bir şekilde yorum yapan insanlarla çalışırım. Aksi takdirde hep yerinizde sayarsınız. Özel hayatıma gelince... Duvarlarım burada daha da yüksek. Hayatıma çok fazla insan sokmayı sevmiyorum. Çok küçük bir arkadaş grubumuz var. Bakmayın böyle bir iş yaptığıma, günlük hayatımda utangaç bir yapım var.
DOĞRU SAATTE VE DOĞRU ÖLÇÜLERDE YEMEK YERİM
Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?
- Altı milyon nüfuslu Danimarka’nın bir milyon nüfusa sahip Odense şehrinde, gayet sakin ve mutlu bir çocukluk geçirdim. Babam İngilizce öğretmeniydi, annem erken emekli olmuştu. Ben de olabilecek en uslu çocukmuşum. O yüzden gayet sakin ve mutluydum çocukluğumda.
Nasıl bir aileniz vardı? Modern mi yoksa tutucu mu?
- Ölçülü bir şekilde modern diyelim.
Sağlıklı yaşam sizin için ne ifade ediyor?
- Ben sağlıklı yaşamı önemseyen bir ailede büyüdüm. Model olmasaydım da sağlığıma dikkat eden, spor yapan biri olurdum.
Nasıl besleniyorsunuz?
- Aslında her şeyi yiyorum ama doğru saatte ve doğru ölçülerde yemeye gayret ediyorum. Bu form tutmamın anahtar noktalarından biri.
Vücudunuzda beğenmediğiniz bir yeriniz var mı?
- Kimse kusursuz değil diyelim.
KADIN 25’İNDEN ÖNCE KENDİNİ TANIYAMIYOR
Güzellik sizin için nasıl bir kavram?
- Aslında göreceli. Her zaman söylerim içten gülümsemektir güzelliği yaratan.
Yani gerçek güzelliğin içten geldiğini söylüyorsunuz...
- Mesleğim sebebiyle milyonlarca güzel yüz görüyorum. Hepsi birbirinden güzel ama benim için önemli olan içtenlik ve samimiyet. Bu cevap size politik gelebilir ama dediğim gibi milyonlarca güzel yüz görürken artık aradığınız şey içten bir gülümseme oluyor.
Bir kadının kendini ne zaman tam anlamıyla keşfetmeye başladığını düşünüyorsunuz?
- Bence bir kadın kendini 25 yaşına kadar tam olarak tanımıyor. 25 yaşından sonra kendini tanımaya başlıyor ve zaten o noktadan sonra her şey yavaş yavaş yerine oturuyor.
En son ne zaman uzun bir tatile çıktınız?
- En son geçtiğimiz yaz Marmaris’te uzun bir tatil yaptık. Tekne tatiliyle birlikte bir otelde konakladık. Toplam iki-üç hafta falan sürdü.
Bir pazar uyandınız ve o gün yapılacak hiç işiniz yok! Neler yaparsınız?
- Gerçeği istiyor musunuz? Hiçbir şey yapmam! Bütün gün eşofman ya da pijama ile oturur, müzik dinlerim, film izlerim, kitap okurum, dergi karıştırırım...
MEHMET’LE BERABER BÜYÜYORUZ
Mutfakla aranızın iyi olduğunu duydum. Önlüğü Memet Bey’den alıp mutfağa girdiğiniz olur mu?
- İkimizin de önlükleri var. Beraber yemek pişirmeyi seviyoruz. Şüphesiz ondan çok şey öğreniyorum.
Çocuk hayatınızın neresinde duruyor şu an?
- Vallahi bıktım sizlerin bu çocuk baskısından. Çocuğun büyük bir sorumluluk olduğunu hep söylüyorum. Ve ben hazır olduğumda bir çocuğum olacak.
Evliliğinizde, aşkınızda nasıl bir dönemdesiniz?
- Gayet güzel bir dönemde olduğumuzu söyleyebilirim. Biz birlikte büyüyoruz. Resmen 12 yılı devirdik.
Hayatınızda doğru insan olduğu için kendinizi şanslı mı hissediyorsunuz yoksa bu ilişki için hâlâ çok çaba gösteriyor musunuz?
- “Doğru insanı buldum. Ne şanslıyım” deyip boş vermiş şekilde oturuyor değilim tabii. Kimse yapmaz bunu. O sihri devam ettirmek ve korumak için ilişkilerde iki taraf da her zaman çaba göstermek zorunda. Arkadaşlık ilişkilerim için de aynı şey söz konusu. Hepsi çaba ve özen isteyen şeyler.