Güncelleme Tarihi:
BU DÜĞÜN ÇOK KONUŞULMUŞTU FOTO-GALERİ
Bir stylist’inizin olmadığına inanmam çok güç. Peki, fikrini aldığınız, size yol gösteren bir arkadaşınız ya da danışmanınız da mı yok?
- Ne yazık ki yok. Asistanım benim adıma modaevleri ile irtibatı sağlıyor. Ancak giyeceklerimi, ayakkabılarımı, aksesuvarlarımı mutlaka kendim seçiyorum. Hatta katıldığım birçok davette de saçımı ve makyajımı kendim yapmışımdır. Bazen kendi kendime; ‘Tanrım, her şeyi neden tek başıma üstleniyorum ki? Bu ekstra bir mesai ve fazlasıyla zamanı alıyor’ diyorum.
Kesinlikle! Konuya şüpheyle yaklaşmamın bir nedeni de buydu işte. Peki, neden?
- Çünkü modayı çok seviyorum ve kendimi ifade etmemin en güzel yollarından biri olduğunu düşünüyorum. Çevremde muhteşem gözüken birçok kadın var fakat biraz daha dikkatli bakınca tarzlarını kimin belirlediğini de rahatlıkla tespit edebiliyorum. Her stylist’in kendine özgü bir çizgisi var. Modanın merkezde olduğu bir dizide oynamamın da (Gossip Girl) bunda büyük katkısı oldu. Kibirli olduğumu düşünmenizi istemem ama ulaşamayacağım hiçbir tasarımcı yok.
Peki, tarzını saplantılı bir şekilde takip ettiğiniz hangi kadınlar var?
- Florence Welch’e bayılıyorum. Büyüleyici bir kadın. Hayatım boyunca cesur seçimler yapan kadınları sevdim. O cesaret giydiklerinizin üzerinizde iyi durmasını ve kendinizi rahat hissetmenizi sağlar.
İYİ GİYİNEN ERKEK ÇEKİCİDİR
Dekolte giysileri vücudunuzun güzelliği sayesinde en iyi taşıyan kadınlardan birisiniz. Bu kamuoyunun hakkınızdaki düşüncesini gölgeliyor mu sizce?
- Birçok kişi kişisel hayatımla, “Gossip Girl”de konu edilen skandal dolu hikâyeler arasında paralellik kurmaya çalışıyor. Kimi zaman canlandırdığım karakterle birebir örtüşen giysiler giyiyorum. O zaman da; ‘Set dışında da kesin onun gibidir’ diye düşünüyorlar. Bunu bakışlarından anlıyorum. Geçtiğimiz günlerde hayatıma giren erkeklerin sayısını (dört) açıkladım. Bu seferde; ‘İmkânsız’ dediler. Hâlbuki doğruydu! Beni gerçekten heyecanlandıran biri olmadıktan sonra, yalnız kalmayı tercih ederim.
Peki, karşınızdaki erkeğin giyim tarzı onun hakkındaki düşüncenizi etkiler mi?
- İyi giyinen erkek elbette çekicidir. Ancak kadın ya da erkekte esas sevdiğim görünümüne fazla çaba harcamış gibi gözükmemesi. Eski ekole özgü o doğallık hissini çok seviyorum. O hissi taşıyan insanları fotoğraf makinenizle görüntülediğinizde, her dönemde var olabilecekleri duygusunu alıyorsunuz.
Bugüne kadar hayatınıza giren erkeklerin ortak noktası neydi?
- Hepsi de yemek yemeyi çok seviyordu! Yemek yemeği sevmeyen biriyle birlikte olamam, hatta dünyanın en huysuz kadınına dönüşebilirim. Yemek yapmayı öğreniyorum. O yüzden konuştuğum konu da genellikle bu oluyor zaten.
Twitter hayranlarınızı düşünüyorum. Sosyal medyada da hayli popülersiniz! Hatta Ryan Reynolds’la ilişkinizde bir twitter hayranınızın çektiği fotoğrafla ortaya çıkmıştı.
- Onlara kızmıyorum. Ben de aynısını yapardım. Bir de bu; ‘Bakın Blake Lively ile aynı restorandayım’ demeleri için güzel bir yöntem. Alıştım artık. Nereye gidersem gideyim iki üç dakika sonra tüm dünya öğreniyor. Restorandaysam içeride de, dışarıda da insanlar birikiyor. Çıktığımda paparazziler kovalıyor. Aramızda kötü niyet yok, bunu hissedebiliyorum. O yüzden şikâyet etmiyorum.
SEVİŞME SAHNESİ ÇEKMEK ZOR ÖTESİ
Biraz da rol aldığınız “Vahşiler” filminden bahsedelim. Bu filmde rol almak istemenizin nedeni neydi?
- Bana ya da “Gossip Girl”de canlandırdığım Serena’ya tamamen zıt bir karakteri oynamak istedim. “The Town”da da, ”Vahşiler”de de cinsellikle desteklenen uyuşturucu bağımlısı kadınları oynadım. Bu içimdeki karanlık yanı keşfetmemi, akabinde de ondan tamamen kurtulmamı sağladı.
Sevişme sahnesi çekmek zor mu?
- Zor ötesi! Rol arkadaşınız ya da settekiler için de zor. İşin en kötü yanı da o sahneyi herkesin gözü önünde daha heyecanlı kılmak zorunda olmanız. “Vahşiler”de durum biraz daha farklıydı. Sevişme sahneleri; bu üç kişilik aşk hikâyesinde aralarındaki ilişkinin ruhunu da ortaya koyuyordu. O yüzden o sahneler ilk üç gün içinde çekildi. Henüz birbirimizi tanımıyorduk bile. Eziyetli oldu biraz. Akabinde de şöyle düşündüm; ‘Aman Tanrım bu sahneleri ailem de izleyecek.’
Rolünüze hazırlanırken sizi en zorlayan ne oldu?
- Hayatımda ilk kez bir atış poligonuna giderek, silah kullanmayı öğrendim. Dehşet vericiydi! Kendi kendime; “Bu tarz sevimsiz şeyler niye icat edildi ki sanki?’ diye söyleniyordum ama bir süre sonra hedefi tam yerinden vurmaya başlayınca keyif de aldım. Benimle sakın silahlı bir çatışmaya girmeyin! Pişman olabilirsiniz.
TAHMİN EDEMEYECEĞİNİZ KADAR ROMANTİK BİR ADAMLA EVLİYİM
Sevgiliniz Ryan Reynolds’la geçtiğimiz haftalarda evlendiniz. Neler söyleyeceksiniz?
- Şu anda hayatımın en mutlu günlerini yaşıyorum. Sevmek ve sevilmek güzel. Kamuoyunun gözü önündeyim ama istediğimde köpeğimle arabama atlayıp izimi kaybettirecek kadar da kararlı olabildiğimi iyi bilen biriyle evlendim. Tahmin edemeyeceğiniz kadar romantik biriyle. Objektiflerin önündeki Blake ve evdeki Blake... Her ikisini de çok iyi tanıyor.