Güncelleme Tarihi:
“Biraz narsistim ama onu da çözüyorum” diyen Turgut’la 12 Şubat’ta başlayacak sergisi öncesinde kadınlardan kıskançlıklara birçok konuyu karanlık odada banyo ettik
İlk kez fotoğraflarınızda kan, vahşet ve seks yok. Tarzınızda radikal bir değişim mi oluyor?
- Her fotoğrafçının hayatında belli dönemler vardır. Ben de hem özel hayatımda, hem mesleğimde öngörmediğim bir sürece girdim.
Nedir o beklenmeyen süreç?
- Daha naif ve sakin! Ruhumu dinlendirmek istedim. Sergi de tam bu döneme denk geldi.
Oysa fotoğraflarınıza bakınca manyak bir adam olduğunuzu düşünüyoruz...
- Tabii manyak bir yönüm var. Bunu da zaten saklamıyorum. Benim hayatım bir sirk. Kusura bakmayın, böyle mutluyum!
Neden kusura bakalım! Cinsellikte de öyle bir yanınız var mı?
- Hayır. Kan, şiddet, cinsellik, karanlık gibi aykırı duygularımı fotoğraflarımla bir kenara atıyorum. Bu sayede pamuk gibi bir adam oluyorum.
Söylenenler sadece terbiyesizlik
Kanla alıp veremediğiniz nedir?
- Vallahi kanla bir problemim yok. Korku ve gerilim sinemasında da kan fazlasıyla kullanılıyor. O adamların kanla bir derdi mi var? Hayır. Kan sadece fotoğraflardaki karanlık havayı destekleyen bir materyal. Ayrıca üç buçuk yıldır dergi çıkarıyorum. 250 konsept fotoğraf çekmişim. Bunların sadece 60 tanesinde kan var.
Hiç kanın tadına baktınız mı?
- Evet herkes bakmıştır ama korkma hiç insan eti yemedim!
Sergiye dönersek, ‘Âlâ Portreler’deki isimleri neye göre seçtiniz?
- Ustalık konusunda, zaman, sadakat ve sabır gibi ana başlıklar belirledim ve bu kelimeleri bana en iyi anlatabilecek, zaman geçirdiğim dokuz ismi buldum.
Yıllardır bu tür ustaların fotoğraflarıyla hazırlanan sergiler görüyoruz. Biraz klişe değil mi artık?
- Senin klasik ve klişe bulduğun bir şey benim için sıra dışı demek.
Benim sizden farkım ne?
- Çünkü normalde arızalı ve çılgın fotoğraflar çekiyorum. Bu çekim bu yüzden benim için büyük bir alternatif. Ayrıca bu serginin senin klişe dediğin işlerden fotografik dili farklı. Sanat yönetmenimle bütün sanatçıların kendi işlerine göre ayrı ayrı dekorlar yaptık.
Sizin sırrınız iyi fotoshop mu?
- Böyle eleştiriler alsam da benim ilk derdim ışık! Sonra karşımdakinin ruh hali. Fotoshop en son geliyor. Dışarıdan ağır fotoshop gibi algılanan şeyler aslında ufak dokunuşlar.
“Hep karanlık, kan ve vahşetten besleniyor. Başka bir şey yok?” lafları sizi rahatsız ediyor mu?
- Hayır, sadece terbiyesizlik olarak görüyorum. İşe başladığımda çiçekler, böcekler mi çekiyordum da şimdi değişti. Başta neysem şimdi de oyum.
Diğer fotoğrafçılar sürekli sizi eleştiriyor. Neden?
- Geçen gün bir arkadaşım bir sürü isim saydı ve “Hepsi senden nefret ediyor” dedi. Oysa bu isimler beni tanımıyor bile.
Sebebini düşünmediniz mi?
- Düşününce aldığım eleştirilerin yüzde 10’unun yaptığım işle yüzde 90’ının özel hayatım ve hareketlerimle ilgili olduğunu anladım.
Güven duygum köreldi
Bir röportajınızda “İstanbul’a ilk geldiğim zamanlar kaşarlanmış bir adam değildim” demişsiniz. Şimdi durum ne?
- Ankara’dan ilk geldiğimde herkese güveniyor ve bir şeyler yapmak istiyordum. O duygum köreldi. Artık az arkadaşım var ve çok az kişiye güveniyorum.
Peki çapkın mısınız?
- Çok.
Ankara’da ilk aşkıyla evlenen bir adamken tek gecelik aşklara nasıl geçtiniz peki?
- Hayatımda bir kadın yoksa her erkek gibi ben de flört ediyorum. Gece dışarıya çıkıp takılıyorum o kadar. Hayatımda biri varsa da asla aldatmam ve ona her şeyimi veririm. Zaten toplasan üç tane ciddi ilişkim oldu. Onların bitişi bana çok fotoğraf çektirdi.
Sevgililerinizin seksten sonra fotoğraflarını çekip sakladığınız gizli bir hard diskiniz var mı?
- Yayımlayamayacağım veya gösteremeyeceğim bir fotoğrafı çekmem. Ayrıca öyle bir dürtüm yok. Birlikte olduğum kadınların da hiç bunu istemek gibi bir derdi olmadı. Onlar zaten Mehmet Turgut’u sevmediler. Mehmet’le birlikte olmak istediler. Çünkü Mehmet Turgut’un hayatında hep fotoğraf var.
Serginin geliri Yeşilçam’ın emekçilerine
12-17 Şubat arasında Sofa Otel HallArts’ta ziyaret edilebilecek sergide Aydın Boysan, Ara Güler, Şebnem Sönmez, Mustafa Alabora, Yetkin Dikinciler, Zeynep Oral, Rutkay Aziz, Erdal Beşikçioğlu ve Leman Sam’ın fotoğrafları ve yine bu isimlerle hazırlanan belgesel yer alıyor. Fotoğraflardan elde edilen gelir Oyuncu Sendikası aracılığıyla Yeşilçam emekçilerine iletilecek.