Hayatı okuyarak ve yazarak öğrendim

Güncelleme Tarihi:

Hayatı okuyarak ve yazarak öğrendim
Oluşturulma Tarihi: Aralık 13, 2013 00:28

Hürriyet gazetesinin her ay gerçekleştirilen projesi ‘Perşembe Sohbetleri’nin bu ayki konuğu ünlü yazar Ayşe Kulin’di. İşte Ayşe Kulin’in Hürriyet Dünyası’ndaki o konuşmasından bölümler...

Haberin Devamı

HAYATIMI HARFLER BELİRLER

Hayatımda bazı dönemler var ki onları harflerle adlandırıyorum. Hayatımın ‘M’ dönemi vardı örneğin. İlk eşimin ismi, ilk çocuğumun ismi ‘M’ harfiyle başlar. İlk çocuğumun bebeklik dönemi haliyle önce ‘meme’ sonra ‘mama’ kelimesiyle özdeşleşmişti. O yüzden bu dönemim ‘M’ dönemidir. Yakın zamanda ‘K’ dönemini yaşadım; iki kere katarakt ameliyatı geçirdim. Sandığımdan büyük bir travma yaşattı bana. Aynı dönem içerisinde ‘Kağıthane Kuşu’ oldum. Çünkü M.E.B.’nin Yazarlar Okullarda Projesi kapsamında benim öğrencilerle buluşacağım semt Kağıthane’ydi ve orada birkaç okula gidip geldim. Öğrencilere okutulan kitabım ise ‘Köprü’ydü.

YENİ KİTAP OCAKTA

Son zamanlarda ise hayatımın ‘H’ dönemindeyim... Bugüne kadar yazdığım romanlarda yararlandığım beslendiğim kaynaklardan birisidir kendi hayatım. Geçtiğimiz yıllarda kaleme aldığım iki ciltlik biyografik romanlarımın adları ‘Hayat’ ve ‘Hüzün’dü. Kendi hayatımın yer aldığı bu kitapların üçüncüsünün adı ise ‘Hayal’ olacak. Ocak 2014’te yayımlanacak kitabımda kendi yazarlık ve çalışma hayatımdan kimi hadiseleri paylaşacağım okurlarla...

GERÇEKLER KİTAPLARDA GİZLİ

‘Adı: Aylin’in yayımlandığı ve çok ses getirdiği yıllardı. Kitabın getirdiği başarı vesilesiyle, aynı zamanda okul yıllarından da arkadaşım olan Ayşe Özgün’ün televizyon programına davet edilmiştim. Benim haricimde iki kadın yazar daha vardı. Birini tanıyordum, ama üçüncü isim Nalân Türkali isimli bir yazardı ve ismini ilk defa duyuyordum. ‘Varoşta Kadın Olmak’ diye incecik bir kitabı yayımlanmıştı ve tek kitabıydı bu. Biraz daha araştırdığım zaman bu yazarın ilkokul terk olduğunu öğrendim. Hayli enteresan gelmişti ve hemen kitabını o gece alıp okumaya karar verdim. Aynı programa konuk olacağımız için onu tanımak istiyordum. 57 yaşımdaydım ve hayata biraz farklı bakıyordum. O yıllarda da İstanbul’da çöp toplayanlar vardı. Sözünü ettiğim yıllarda bugünkü gibi el arabaları yoktu ve organize bir düzen içinde değillerdi. Çöpleri eşelerken etrafa saçılıyordu. Ben de arabamla yanlarından geçerken camı açıp, bağırarak onlara hakaretler ediyor, azarlıyordum. ‘Varoşta Kadın Olmak’ adlı kitabın yazarı, bu çöp toplama meselesini anlatıyordu tüm detaylarıyla. O kitaptan öğrenmiştim, otel çöplerini karıştırırlarsa o akşam sofraya belki ısırılmamış bir elma, soyulmamış bir muz ve yenebilecek bir pasta bulabildiklerini. Şehrin çöp haritasını çıkarmışlardı aslında ve bu onların tek geçim kaynağıydı. Kitabı okurken ve bitirdikten sonra saatlerce ağladım. Daha sonra çöpleri eşeleyenleri gördüğümde yine bağırıyordum. Ama bu sefer arabamın camları kapalıydı ve onları bu hale getiren sisteme isyan ediyor, bunun sorumlularına lanetler okuyordum. Hayatın gerçeklerinin kitaplarda gizli olduğunu yaşayarak, okuyarak öğrenenlerdenim.

Haberin Devamı

‘SEVDALİNKA’ BATI HAYRANLIĞIMIN SONU OLDU

Haberin Devamı

‘Adı: Aylin’ beni tanınan bir yazar yapmıştır sadece, onun dışında hayatıma derinden bir etkisi olmamıştır. Ama ondan sonraki kitaplarımda çok şey öğrendim. Örneğin, ‘Sevdalinka’yı yazmaya karar verdiğimde, Bosna-Hersek’te yaşananları tüm detaylarıyla öğrendim. Aslen Boşnak göçmeni bir aileden geliyorum. Bunu romanımda yazmak istemiştim. Tam bu sırada da Bosna savaşı yeni sona ermişti. Kitabı yazmak için yaptığım araştırmalarda çok acı gerçeklerle karşılaştım. Avrupa’nın orta yerinde 4 yıl boyunca, çocuğundan yaşlısına bütün Müslüman Boşnakları öldürdüklerini ve bugün mangalda kül bırakmayan devletlerin tüm bunlara seyirci kaldığını öğrendim ve Batı’ya olan bütün hayranlığım sona erdi. Bunu asla affedemem...

Haberin Devamı

TÜRKİYE’Yİ ‘KARDELENLER’ SAYESİNDE TANIDIM

‘Köprü’ ve ‘Türkân’ kitaplarımı yazarken Türkiye’nin bilinmeyen yönlerini gördüm ama gerçek Türkiye’yle ‘Kardelenler’ kitabımı yazarken tanıştım. Türkiye’nin son yıllardaki en önemli projelerinden birisiydi Kardelenler Projesi. Bilhassa Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki kız çocuklarının okumasına yönelik bir projeydi. Bu proje kapsamında ülkenin en ücra köylerine gittim. Gerçek yoksullukla orada tanıştım. Bugün İstanbul’a iki kar tanesi düşse tatil ediliyor okullar. Orada evlerin üstü yarım metre kar altındaydı, hattâ kimi evlerin damları bile yıkık olduğu için içine kar yağan evler gördüm. Daha çocuk yaşta anne olmak zorunda bırakılan gencecik kızları gördüm. Suların akmadığı, elektriğin olmadığı köyleri... Türkiye’nin büyük bir çelişkiler ülkesi olduğuna da orada tanık oldum. Çünkü yakacak kömürü olmayan evlerde muhakkak birer televizyon ve son model bir cep telefonu kullanan insanlar vardı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!