Güncelleme Tarihi:
Sevgili Serdar,
Ekonomik kriz halkın ileriye dönük planlarını, yaşam standardını altüst etti.
İnsanlar düşledikleri ve arzu ettikleri bazı şeyleri ertelemek zoruna bırakıldı.
Geleceğe olan güvenleri azaldı.
Gelirleri azalan tüm kesimler, hayallerini süsleyen şans ve talih oyunlarından medet umar hale geldi.
Yılbaşı öncesi piyango biletlerinin satışındaki patlama, hortlayan karaborsa boşuna değil.
Yılbaşı ertesi ise, kaybedenlerin yüzlerindeki umutsuzluk, piyango bayileri önünde birikmiş amorti kuyruklarında açıkca görülüyor.
Alışveriş merkezlerindeki indirimli satış kuyruklarında da aynı tablolar yaşanıyor.
Semt pazarlarındaki alışveriş yoğunluğunun yanında, karanlığı bekleyip ürük-çürükleri bedava toplayıp, evlerinin yolunu değiştirenler de bizim insanlarımız.
Memurlara yılbaşı öncesi yapılan zamdan sonra, SSK ve Bağ-Kur emeklilerine yapılan 75-100 milyonluk zamlardan sonra, bu kesimin ne kadar mütevekkil olduğunu TV ekranlarından gözlemlemek güç değil.
Az olmasına, sıkıntı içinde bulunmalarına rağmen yapılan zamma şükredenlerin ve sevinenlerin sayısı az değil.
Emekliler kaybettikleri eşeklerini yeniden bulmanın sevincini yaşar hale getirildiler ne yazık ki.
Bir elin parmakları kadar holding ve sözde banka sahibinin yarattığı, çoğu da geçmiş hükümetlerin basiretsizlikleri yüzünden çöken ekonominin faturası ne var ki alt gelir gruplarının sırtına yüklendi.
Geçenlerde, Armoni Sanat Galerisi'nde Yalçın Gökçebağ'ın yağlıboya resim sergisine gittim. Yıllardır her resim sergisinde tek tablosu kalmayan, nerdeyse tabloları kurumadan kapışılan Yalçın'ın yüzünü asık görünce, ekonominin daha uzun süre düzelemeyeceğine kanaat getirdim.
Günlük temel ihtiyaçlarını satın almaktan uzak kitlelerin, sanata yani "lüks tüketim" katogorisine giren resime para ayırmaları ne mümkün.
İnsanlar öyle bir duruma geldiler ki, yaşamlarında bir çok şeyi ertelemek zorundalar.
İstemeyerek de olsa yaşamımızın belli bir zaman dilimini erteliyoruz açıkcası.
Nereye ve ne zamana kadar mı?
Bir bilebilsek!
Sevgiler,
Sezai