Oluşturulma Tarihi: Eylül 16, 2008 00:00
O, milyonları ekran başına toplayan, zaman zaman düşündüren, çokça da eğlendiren bir şovmen. Oysa Ellen DeGeneres’ın mesleğe başlama öyküsü oldukça trajik. Ünlü şovmen, bu öyküyü W dergisine verdiği röportajda tüm samimiyetiyle anlattı.
n Samuel Beckett, "Hiçbir şey mutsuzluk kadar komik değildir" diye yazmıştı. Komedyenlerin mutsuz insanlar olduğuna dair bir klişe de var. Hem mutlu hem de komik olmak mümkün mü?
- Ben çok mutluyum ve epey de komiğim.
n "Tanrı’yla Bir Telefon Konuşması"nın ilk monoloğundan, nasıl bir trajediyle ortaya çıktığından konuşalım...
- 21 yaşımdayken kız arkadaşım bir araba kazasında öldü.
n Nasıl oldu?
- Kavga ettik. Ben de ona bir ders vermek için arkadaşlarımda kalmak üzere evden ayrıldım. Erkek kardeşimin grubu bir konser veriyordu. Önce ona uğradım. Beni bulmak için oraya geldi. Çok gürültü vardı ve bana sürekli eve ne zaman geleceğimi soruyordu. Ben de ona ’Seni duyamıyorum’ deyip duruyordum. Sonra oradan ayrıldı. Ben de ondan birkaç dakika sonra çıktım ve yolda bir kaza gördüm. Araba ortadan ikiye ayrılmıştı.
n Arabayı hemen tanıdınız mı?
- Hiçbir fikrim yoktu. Ertesi sabah kız kardeşi geldi ve "Ablam dün gece öldü" dedi. O zaman aynı kaza olduğunu anladım. Yıkılmıştım ama olayı anlamlandırmaya çalışıyordum. Kazadan sonra üç saat boyunca hayatta olduğunu söylediler. "Onu kurtarabilir miydim" diye düşündüm. Çok güzel bir kızdı... O yaşta, bir anda ölüp gittiğini düşündüm. Birkaç dakika önce onunla konuşuyordum ve eğer "Tamam, seninle eve döneceğim" deseydim o arabada olmayacaktı.
n Kendinizi olaydan sorumlu hissettiniz mi?
- Birçok şey hissettim. Kendimi sorumlu hissettim. Hayatın ne kadar kırılgan olduğunu ve buna benzer şeyler düşündüm.
EVİMİ PİRE BASMIŞTI
n Manevi yanı güçlü bir insan mısınız?
- Bence eğer derine bakarsak hepimiz öyleyiz... Bir şeyle karşı karşıya kaldığımızda dua etmeye başlıyoruz, bu bir gerçek. Ben bunun her gün, eğer yapabilirsem günün her anı farkında olmaya çalışıyorum.
n Bu kaza sizin ilk işinizi yazmanıza neden oldu değil mi?
- Evet, bu yüzden "Tanrı’yla Bir Telefon Konuşması"nı yazdım. Birlikte yaşadığımız evin masraflarını karşılayamıyordum, o yüzden küçük bir apartman dairesine taşındım. Ev pireliydi ve ben yere serdiğim bir şiltede yatıyordum. Kız arkadaşım kaybetmiştim ve hiç param yoktu. Ve eğer Tanrı’nın telefon numarasına sahip olsaydınız harika olmaz mıydı diye düşündüm. Onu arar ve cevabını merak ettiğiniz soruları ona sorardınız. Tanrı’yı aramanın nasıl bir şey olacağını yazmaya çalıştım. Orası çok büyük bir yer olacağı için telefon sonsuza dek çalardı büyük ihtimalle... Tanrı önce kim olduğumu anlamaz, sonra adımla dalga geçerdi... Ya da Tanrı hapşırınca ona "Çok yaşa" derdim... Birden fikirler yağmaya başladı. Sonra bunu Johnny Carson’ın programına gidip anlatmaya karar verdim ve komedi şovu yapabileceğim bir yer aramaya başladım. O sırada New Orleans’ta yeni bir komedi kulübü açıldı. İşe önce sunucu olarak girdim ve bir sürü şey yazmaya başladım.
n Biraz programınızdan bahsedelim. Gündüz kuşağının bu kadar zor olabileceğini tahmin ediyor muydunuz?
- Program benim adımı taşıdığı için, her soruya cevap vermek zorundayım. Her kararı ben vermeliyim. Harika bir ekibim, harika prodüktörlerim var ama sonuçta yazım aşamasında ve birçok aşamada son kararı veren benim. Programın pozitif olmasını istiyorum. Çünkü dünya korku, önyargı ve olumsuzluk dolu bir yer. Artık insanların mutluluk ve neşeye yönelmeleri gerektiğini düşünüyorum. Bu kulağa ne kadar klişe gelse de insanlar farklı şeylere yönelmeli.
n Oscar törenini sunmanızı sağlayan şeyin de bu tavrınız olduğu söylendi. Çünkü tören fazla alaycı, fazla hınzır olmuştu artık...
- Ne sebeple olursa olsun, zamanlaması benim için çok uygundu. Ne kadar popüler olursanız olun, 10 bin kişilik bir salonu doldurabilir, zeki ve komik olabilirsiniz, ama bir ödül törenini sunmak hassas bir iştir. Bunun sizinle ilgili olmadığını, adaylarla ilgili olduğunu anlayarak yerinizi bilmeli ve buna saygı duymalı, ama aynı zamanda da seyirciye kim olduğunuzu gösterecek anı yakalamalısınız.
n Sarah Silverman hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Bence o çok komik. Fazlasıyla müstehcen, yani benim sevdiğim tarzda bir komedi yapmıyor ama çok zeki. Zeka benim için çok önemli.