Güncelleme Tarihi:
Organ Nakli Koordinatörleri Derneği'nin (ONKOD), organ naklinin yaygınlaşması amacıyla düzenlediği ve organ nakli yapılan 7-15 yaş arasındaki 25 çocuğun katıldığı “Yaşamak da güzel, yaşatmak da” kampının ikincisi, Antalya'nın Belek beldesinde başladı.
Kalp, böbrek ve karaciğer gibi hayati organları çocuk yaşta tükenen ve organ bağışında bulunan aileler sayesinde yeniden doğan çocuklar, yıllarca süren hastane günlerinin ardından aynı kaderi paylaştıkları yaşıtlarıyla tatil yapıyorlar. Türkiye'nin dört bir yanından aileleriyle gelerek kampa katılan çocuklar, ağır tedavi sürecinin küçük bedenlerinde bıraktığı yorgunluğu da havuz ve deniz keyfiyle atıyorlar.
Organ nakli sihri
ONKOD Başkanı Ahmet Çakıroğlu, organ nakli koordinatörlerinin görevinin organ bağışını artırmak olduğunu vurguladı. Organ nakli koordinatörlerinin sosyal sorumlulukları gereği nakil olan çocukların hayat kalitesini de kamuoyuna göstermek zorunda olduğunu belirten Çakıroğlu, “Yaşamak da güzel, yaşatmak da” kampını bu nedenle çok önemsediklerini belirtti.
Kampın ilkinin 2007 yılında yapıldığını hatırlatan Çakıroğlu, şunları söyledi: “Finansmanı sağlayabilirsek, kampı her yıl yapmayı amaçlıyoruz. Çocuklara bu kampta hayatın içinde olabildiklerini göstermeye çalışıyoruz. Çocuklarımız ciddi hastalıklar geçirdiler ve bunun sıkıntılarını çektiler. Aileleri 'oynama, hoplama, zıplama' diyerek onları sürekli baskılıyorlar. Onları oyunlara katarak bizden farkları olmadıklarını gösteriyoruz. Organ nakli olan bir kişinin normal bireyden farklı olmadığını göstermeyi çok seviyoruz. Organ nakli ölümle yaşam arasında sihirli bir iş. Kampta bulunan kalp, akciğer ve karaciğer nakilli çocuklarımız eğer nakil olmasalardı bugün aramızda olamayacaklardı. Bu çocuklar organ bağışı nedeniyle hayattalar ve son derece sağlıklı bireyler.”
Çakıroğlu, herkesin bir gün organ nakline ihtiyaç duyabileceğini belirterek, vatandaşları organ bağışında bulunmaya davet etti.
Nefes almanın tadını çıkarıyorlar
Türkiye'nin ilk çift taraflı çocuk akciğer nakli hastası 14 yaşındaki Mehmet Palaz, kampa annesi ile katıldı. Geçirdiği ağır hastalığın ardından yaşamından umut kesilmek üzereyken beş ay önce iki akciğer nakli yapılan Palaz, kampta oksijen tüpü ve solunum cihazı olmadan nefes alabilmenin tadını çıkarıyor.
İleri düzeyde solunum yetmezliği bulunan oksijene bağımlı Palaz, 1,5 yaşından itibaren oksijen tüpüyle yaşamaya başladı. Sokaklarda oyun oynayan arkadaşlarını sadece pencereden izleyebilen, çocukluğunu oksijen tüpünü dost bilerek geçiren Palaz, her şeye rağmen eğitimine devam etti. Palaz, kimi kez annesinin kimi kez de arkadaşlarının sırtında gittiği okulunda da başarılı bir öğrenci olarak dikkati çekti.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Mustafa Özbaran başkanlığındaki ekip tarafından 8 saat süren ameliyat sonrası çift taraflı akciğer nakli yapılan Palaz, “Akciğer nakli, yaşamak için tek çaremdi o nedenle nakilden hiç korkmadım” diyerek hayatı nasıl cesurca kucakladığını ortaya koyuyor.
Ameliyattan beş ay sonra tatile çıkan Palaz, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Kendimi bildim bileli nefes almakta zorlanıyordum, yürüyemiyordum. Arkadaşlarım oyun oynarken ben onları seyrediyordum. Oksijen tüpü hayatımda her gün vardı. Okula devam ediyordum ama her gün gidemiyordum. Derslerimi, arkadaşlarımın ve öğretmenlerimin yardımıyla evde yapıyordum. Eğitim hayatım boyunca hep takdirname aldım. Ameliyattan önce altı ay solunum cihazına bağlı yaşadım. Arkadaşlarım gibi yürüyüp, koşmak, top oynamak isterdim ama oynayamadım. Rahatsızlığımdan dolayı her şey engelleniyordu ama artık rahatım. Başkasının ciğerleriyle nefes alabiliyorum. Bir kişi pek çok insanı yaşatabiliyor. Okuyup doktor olmayı ve onlar gibi hayat kurtarmayı hedefliyorum.”
"Yatağında ölü bulabilirsiniz"
Yıllarca oğlunun oksijen tüpü yardımıyla nefes alışını izleyen anne Gönül Palaz da, kötü günleri arkasında bırakmanın mutluluğunu biraz da şaşkınlıkla izliyor.
Oğlunun, hastalığının 1,5 yaşında ortaya çıkmasının ardından 100 gün hastanede kaldığını belirten Gönül Palaz, o günden sonra yıllarca süren tedavi sürecini şöyle anlattı: “Oğlum nakil olmasaydı her an ölebilirdi. 'Yatağında ölü bulabilirsiniz' demişlerdi. Ameliyata kadar yaşaması bile mucizeymiş aslında. 6 ay önce bugünleri görebileceğimizi tahmin bile edemezdik. Oğlum devamlı oksijene bağlı olduğu için çocukluğunu yaşayamadı. 1,5 yaşından beri oksijen tüpüyle arkadaş olmuştu. Sırtıma bindirip götürürsem ancak okula gidebiliyordu. Kardeşiyle gezemiyordu, ona ağabeylik yapamıyordu.
İki akciğerine nakil olacağı söylendiğinde çok ürktük ama seçme şansımız yoktu. Neredeyse son günlerini yaşıyordu. Şimdi çok mutluyuz. Oğlum, Aydın'dan 15 yaşındaki Enis Malik Akın'ın akciğerleriyle yaşama döndü. Onun için çok üzüldük. Enis'in ailesine çok teşekkür ediyoruz. Onlar sayesinde oğlum yaşama yeniden döndü.”
Yeni kalple ilk tatil
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Mustafa Özbaran başkanlığındaki ekip tarafından geçen yıl kalp nakli yapılan 7 yaşındaki Egemen Erdem de okul öncesi son tatil için Antalya'daydı.
Mersin'de ailesi tarafından çabuk yorulduğu fark edilen Egemen'in henüz 4 yaşındayken kalp kaslarının çalışmadığı ortaya çıktı. Organ bağışıyla yeniden hayata tutunan Egemen, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Bir sene önce kalp nakli oldum. Naklin ne olduğunu bilmiyordum. Hiç sevmedim, korktum ama şimdi iyiyim. Önceden koşamıyordum, sokakta top oynayamıyordum. Hemen yoruluyordum. Sonra ameliyat oldum. Artık koşup oynayabiliyorum, yorulmuyorum. Bisikletli arkadaşlarımı bile koşarak geçiyorum. Yani sağlığım yerinde. Annemle babam beni okula yazdırdı. Büyüyünce pilot olup uçakları kullanmak istiyorum.”
İki yılda 11 ameliyat
Kampta tatil yapan çocuklardan 12 yaşındaki Furkan Sezgin, hayatının iki yılına 11 ameliyat sığdırmış. Geçirdiği tüm ameliyatlara rağmen böbrek kanalları bir türlü açılamayan Sezgin'in böbrekleri idrar içinde kalmaktan çürüyünce imdadına tereddütsüz babası yetişmiş. Oğlunun diyalize girmemesi için kadavra sırası beklemeyi göze alamayan İsmail Sezgin'in böbreğiyle yaşama dönen Furkan, “Doğuştan hastaymışım ama 9 yaşında fark edilmiş. Mesanemde darlık varmış. 2007-2008 yıllarında 11 kez ameliyat oldum. Bu yılın Mayıs ayında ise Antalya Medikalpark Hastanesi'nde böbrek nakli yapıldı” dedi.
Abla kardeşe 6 ay arayla nakil
Böbrek nakli olan çocukları İlyas ve Dilek ile kampa katılan Arife Kılıç da, kötü günleri arkasında bırakmanın huzuruyla tatilini sürdürüyor. Eşinin işsizliğini bile dert etmeyen Arife Kılıç, o günleri hatırlamak bile istemiyor. “Kötü bir şans bizi buldu” diyen Kılıç, yaşadıklarını şöyle anlattı: “10 yaşındaki kızım Dilek'in, henüz 5,5 yaşındayken gözlerinde problem başladı. Gözünden tedavi olurken böbrek yetmezliği hastası olduğu ortaya çıkınca öbür dünyaya gitmiş gibi oldum. Dilek, 2,5 yıl diyalize girdi. Bu sırada henüz 3 yaşındayken İlyas'ı da boyu uzamıyor diye doktora götürdüm. Onda da böbrek yetmezliği varmış. 9 ay diyalize girdi. Önce İlyas ondan altı ay sonra da Dilek böbrek nakli oldu. Organları bağışlayan aileler bizi yeniden yaşama bağladı.”
Tatilde kardeşi İlyas ile bol bol havuza giren Dilek, diyalizden kurtulduğu için çok mutlu olduğunu söyledi. Dilek, “Diyaliz iyi değildi. Su içemiyordum, denize giremiyordum, cips yiyemiyordum. Karnımda ağrılar oluyordu. Dışarıya gezmeye çıkamıyordum. Artık İlyas da ben de çok iyiyiz” diye konuştu.