Güncelleme Tarihi:
Artık taklidi yapılacak siyasi lider kalmadığını söyleyen Türk sinemasının usta oyuncusu Uğur Yücel, politikacılarımızın vizyon sahibi olmadığı ve dünyaya çok uzak oldukları kanısında. ‘‘Hayata hep soldan baktım’’ diyen Uğur Yücel, sağ kesimdeki artistik yaratıcılığın son derece zayıf ve sığ olduğu kanısında.
Başbakan nasıl olmalı
Son dönem siyasetçilerimizin bir bütün olarak dünyadan çok uzak bir yerlerde durduklarını görüyorum. En son heyecan verici gelişme sadece bir hukukçunun cumhurbaşkanı olması. Cumhurbaşkanının arkasında çok büyük bir kamuoyu var, beni de çok etkiledi. Çok doğru, çok iyi duruyor adam. Tam demokrat bir hukuk devleti olduğu zaman bu ülkede utanılacak bir şey kalmayacak. Devleti koruduklarını söyleyen insanlar, devleti içten yiyip bitirmişler. Her gün yeni bir skandalla karşılaşıyoruz. Bunlar hukuk, insan hakları işlemediği için oluyor. İnsan hakkından söz eden herkese hayat dışı, Türk düşmanı muamelesi yapılıyor. Ahmet Necdet Sezer kadar namuslu ve hukuka düşkün, İsmail Cem kadar genç, Çetin Altan kadar iyimser ve vizyon sahibi, Ufuk Uras kadar insan gibi duran bir başbakan istiyorum.
Sağcılar, sanatsal yaratımda çok zayıf
Dayım rahmetli Ayhan Peker CHP İstanbul senatörüydü. Dayımdan sonra onun yerini doldurmak için siyasete girmem düşünüldü, ama ben o zaman CHP'nin çok daha solundaydım. Ben 11 yaşında Kuzguncuk Kültür Derneği'nin etrafında dolaşmaya başladım. Satranç öğrendim, kitap okumaya meraklıydım. Kuzguncuk solcu bir yerdi, sonraları Kurtuluş grubunun kalesi oldu. Kendimize örnek aldığımız, değer verdiğimiz ağabeylerimizin hepsi solcuydu. Deniz Gezmiş'in suçlu olduğunu bir çocuğa, bir gence anlatamazsın ki. Hayatı öyle zannediyorduk, başkasını bilmiyorduk. Devrime inanıyorduk Türkiye'de. Onun için ben hayatı sağdan hiçbir zaman görmedim, görmüyorum. Hayatı üreten insanlar solculardı, hálá da çıkmıyor sağdan bir şey. Artistlik, yaratım genellikle sağcıların işi değil.
On yıldır hiçbir tiyatroya gitmedim
Şov yapmayı sevmediğim gibi, seyretmeyi de sevmiyorum. Tiyatro izlemeyi de sevmiyorum, on yıldır hiçbir tiyatroya gitmedim. Şov ve tiyatro izlemek bana çok yorucu geliyor, heyecan vermiyor. Bizde tiyatroya çok fazla yürek konmuyor. Okulda jestler, mimikler, ses tonları ceplere konuyor, sonra da oyunlarda bunlar sergileniyor. Genel olarak sakil bir oyunculuk izleniyor, heyecan verici hiçbir şey yok.
Kendimi daima sinemacı gördüm
Ben bir sinema oyuncusuyum, kendimi her zaman sinemacı olarak düşündüm. Sinema oyuncusu olarak zengin bir malzemeyim ama, oyunculuğunda hevesim yok. Yıllardır sinema yönetmeni olarak yaşamayı hayal ediyordum, şimdi bu gerçekleşiyor. Senaryomu bitirdim, yaz aylarında da çekimi başlayacak. Garip ama, bir ad bulamadık henüz. Aşk, intikam, ölüm, ayrılık dörtgeni içinde dört gencin hikayesi. Filmde çok ciddi 40 tane rol var. Doğu Karadeniz, Ege, İç Anadolu ve Marmara'da çekilecek. Dört ayrı karakterde gencin askerden önce ve sonraki öyküleri. Hikayenin birinde üç de Rus oyuncu olacak. Ben de küçük bir rol alacağım herhalde.
Sinemamız bize ait hikayeler anlatmalı
Sinema dediğimiz zaman çok evrensel bir şey yapıyoruz. Yıllardır ‘‘Türk Sineması ölçütlerine göre çok üst düzeyde bir yapım’’ denir. Bu kadar salakça bir değerlendirme olamaz. Teknik olarak konuşuyorsak, İran sineması bizden çok daha zayıf. Ama İran, Çin sinemaları dünyada Türk sinemasından çok daha fazla anılıyor. Ben bunu hiçbir politik nedene yaslamıyorum. New York'ta İran yapımı ‘‘Cennetin Çocukları’’nı seyrettim, hayatımda bu kadar ağladığımı, sarsıldığımı hatırlamıyorum. Adam iki kardeşi anlatmış, yerden yere vuruyor insanı. Dünyada seyredilir bir şey yapmak lazım, kendi aramızda böbürlenmemizin yararı yok. Ben sinemada bu topraklara ait hikayeler anlatmak istiyorum. Bizim ülkemiz hikayelerinde dünyada seyre değer en fazla beş altı film vardır. Mesela Yol, Susuz Yaz, Muhsin Bey, Züğürt Ağa ilk aklıma gelenler.
Siirt seyircisi çok azgın
Anadolu turnelerimde benim için Siirt'in yeri çok ayrı. Tiyatro salonu gibi olmayan bir salon, kulisi yok, Halk Eğitim Merkezi müdürünün odasında hazırlandım sahneye. Sahneye çıktım, salondaki bütün sandalyeler dolu. Bu kadar azgın bir seyirci görmedim. Nasıl gülüyorlar, nasıl eğleniyorlar anlatamam. Doğulular benimle akrabalık kuruyorlar, onlara göre ben kesinlikle ya Urfalı, ya da Antepliyim.