Güncelleme Tarihi:
◊ Altın Kelebek’te ‘yılın en iyi halk müziği sanatçısı’ ödülünü kazandınız. Ödülü ne yaptınız?
- Evimizin en güzel köşesinde duruyor. Beni gerçekten çok mutlu eden bir ödül oldu. Kimisi için ödüller çok anlam ifade etmeyebilir ama ben insanı motive ettiğini düşünüyorum. Ortaya koyduğunuz emeğin bu şekilde karşılık bulması, takdir görmesi hoşumuza gidiyor. Dilerim daha nice ödüller görürüz.
◊ Ödül almayı bekliyor muydunuz peki?
- Evet, bekliyordum. Artık zamanının geldiğine inanıyordum. Zaten 3 yıldır aday gösteriliyordum. Çok ürettik, çok çalıştık, dinleyicimize çok şey sunduk ve sonunda ödülümüzü aldık.
◊ Almanya’da yaşıyorsunuz ve sık sık Türkiye’ye geliyorsunuz. Bu sizin için zor olmuyor mu?
- Çok sık gidip gelmek yorucu olabiliyor. Ama bir yandan da bu hareketlilik hali yaşamımızı aktif ve renkli kılıyor. Seviyoruz yani, şikayetçi değiliz. Enstrüman kayıtları gibi teknik konularda da bir zorluk olmuyor. Teknolojinin geldiği nokta her türlü konforu sağlıyor.
GENÇLERE HİTAP ETMEK ZORUNDAYIZ
◊ Günümüz müziğinde Doğu-Batı sentezi mi oluyor?
- Kesinlikle! Zaten 70’lerde Barış Manço, Edip Akbayram, Cem Karaca, Selda Bağcan, Erkin Koray, Moğollar, Fikret Kızılok gibi isimlerin öncülüğünde başlamıştı. Yerel tınıların modernize edilmiş hali başka bir boyut, renk ve güzellikteydi. Bizim müziğimizde de pop, soul, funk, retro, klasik ve başka müzik janrlarının uyumlu bir şekilde harmanlanması var. Kendi müziğimizi “türler arası ahenkli buluşma” şekilde özetliyorum.
◊ Yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarının halk müziğine ilgisi nasıl?
- Gözlemlediğim kadarıyla ilgileri var. Neticede kendi kültürleri ve kopmaları mümkün değil. Özellikle bizim jenerasyona kadar olan kesim hâlâ türkülerle iç içe. Yeni nesil belki geleneksel formdaki hallerine bizler kadar hakim olamayacak. Ama günümüz sound’uyla iç içe geçmiş versiyonlarıyla kültürlerinden kopmamış oluyorlar.
◊ Siz müzik yaparken genç kuşağı da dikkate alıyor musunuz?
- Türküyü günümüze taşıyorsak, bir köprü oluşturma görevini üstlendiysek şayet, gençlere de hitap etmek zorundayız.
◊ Sosyal medyadan ilginç mesajlar alıyor musunuz?
- Çok hüzünlü mesajlar da alıyorum, çok sevinçli de... Beni en etkileyen ise şuydu: “Annem seni dinlemeyi çok seviyor. Şu an tedavi görüyor. Albüm çıkar çıkmaz ilk işim anneme dinleteceğim.” Biz albümü yayımlayana kadar annesi vefat etmiş. Sonra yazdı. “Hayattayken dinletemedim ama mezarı başında albümü dinlettim anneme” diye. Ham haliyle bile olsa keşke birkaç eser gönderseydim diye çok üzülmüştüm o zaman. İnsanların hüzünlerine ve neşelerine ortak olmak çok kıymetli.
YAZDIKLARIMI ÇEKMEDEN ÇIKARMAYA KARAR VERDİM
◊ Başka yetenekleriniz var mı?
- Kısa düz yazılarım, küçük küçük dörtlükler karaladığım not defterlerim var. Hepsi çekmecede kalmıştı. Cesaret edememiştim oradan çıkarmaya. Sonra “Neden beni dinleyenlerin dünyasında kendi şarkılarımla da yer almayayım ki?” diye düşündüm. Şimdi üzerlerinde çalışıp düzeltmeler yapıyorum. 1 Nisan’da yeni bir şarkım yayınlanacak. Heyecanlıyım.
◊ Murat Bey, siz Zeynep Hanım’ın yazdıklarını nasıl buldunuz?
- Murat Karatağ: Çok beğeniyorum. Beste benden, sözler Zeynep’ten.
SANATÇI İSTEDİĞİNİ GİYER KİMSE MÜDAHALE EDEMEZ
◊ Pop sanatçılarının sahne kıyafetleri konuşuluyor. Bir halk müziği sanatçısı olarak sizin bu konudaki düşünceniz nedir?
- Sahne sanatçınındır. Sanatçı sahnede istediğini giyer. İsterse oturarak, isterse ayakta şarkılarını söyler. Sanatçıya kimse müdahale edemez.
ŞARKIYI DİNLERKEN ESKİ İSTANBUL CANLANIYOR
◊ Özdemir Erdoğan’ın “Bana Ellerini Ver” şarkısını yeniden yorumladınız. Şarkıda ne gibi dokunuşlar oldu?
- Bu soruya teknik açıdan Murat cevap versin.
- Murat Karatağ: Bu şarkıda biraz nostalji olsun, geçmişi hatırlatsın istedik. İlk kez şarkılarımızda kanun kullandık. Kanunun girişi sizi hemen 20-30 yıl kadar geriye atıyor. Eski İstanbul gözlerinizde canlanmaya başlıyor. Zemin yine modern ama kanunla beraber çok güzel bir nostalji yarattık.
◊ Eski şarkıları yorumlarken “Beğenilmezse?” diye endişe yaşadınız mı?
- Endişe demeyeyim de “Acaba?”lar, fazla oluyor. Bu, kendi şarkını yaparken de yaşadığın bir durum.