Güncelleme Tarihi:
Meydanın bir tarafına polisler dizilmiş, karşılarında protestocular… Berkut adı verilen bu özel tim, gaz atıp zırhlı araçla kitlenin arasına dalarken hava eski 20 dereceyi buluyor. Ne devletin geri çekilmeye niyeti var, ne de halkın. 2013’ün Kasım ayı, Kiev’deki Maidan Nezalezhnosti’te (Bağımsızlık Meydanı) toplanan Ukraynalılar için böyle başlıyor. Ve o günlerde hiç kimse, Şubat ayına kadar sürecek gösterilerde burada 100’ün üstünde insanın öleceğini tahmin etmiyor.
Oysa her şey bir festival havasında başlamıştı. Sadece burada olmak ve kalabalık yapmak için, iş veya arkadaş buluşmaları Maidan’da gerçekleşiyordu. Bir kurban da yoktu. Yani henüz... Sonra 20 yaşındaki bir genç, polis tarafından vuruldu. O esnada Yulia Maruşevska (25) ismindeki bir Kiev’li, yabancı arkadaşlarına e-postalar yazıp olan biteni anlatmaya çalışıyordu. Yulia, bir doktora öğrencisi, aynı zamanda aktivist. Birleşmiş Milletler toplantısında Kırım’ın Ukrayna’ya bağlı kalması için devlet başkanlarından destek istemişliği var. Şimdilerdeyse Odessa valisi Mihail Saakaşvili'nin yardımcılığını yapıyor.
Onu pek çok kişi, Maidan’da çektiği ‘I am Ukranian’ (Ben Ukraynalıyım) adlı video’yla tanıdı. Hepimize şöyle sesleniyordu: “Diktatörlükten, sadece kendileri için çalışan siyasetçilerden kurtulmak istiyoruz. Sadece evlerini, fikirlerini ve ülkelerini korudukları için insanları vuran, yaralayanlardan… Mahkemelerimizde yolsuzluk olmamasını istiyoruz. Özgürlük istiyoruz. Belki yarın telefonumuz, internet bağlantımız olmayacak ve burada yalnız kalacağız. Belki de polisler hava karardığında bizi bir bir öldürecek. Biz bu özgürlüğü kalplerimizde, düşüncelerimizde taşıyoruz. Ve şimdi sizden bu özgürlüğü ülkemizde inşa etmenizi rica ediyorum. Lütfen bu videoyu paylaşın ve bizi desteklediğinizi gösterin.”
O videoyu çekip doktora çalışmaları için Lviv kentine gittiğinde, Kiev’de art arda ölümler başlamıştı. Video bir anda popüler oldu, dünyanın her yerinden gazeteciler onu aramaya başladı: “Skype, telefon, e-mail sürekli anlatıyordum. Neredeyse uyumuyordum. Bu benim sorumluluğumdu. Neden orada olduğumuzu anlatmam gerekiyordu.”
Euromaidan adını alan gösteriler, dönemin cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’in Avrupa Birliği ortaklığını askıya alınmasının akabinde başladı. Ancak tek gerekçe bu değil. Yulia, ortaklığın askıya alınmasının, Ukraynalılar için bardağı taşıran son damla olduğunu anlatıyor: “Avrupa Birliği’ne yaklaşmak, yolsuzlukları önler diye düşünüyorduk. Ama son anda yönümüz Rusya’ya döndü. Neden başka bir ülkeye bağımlı olalım ki? Rusya bizi etkisi altına almak istemeseydi, toprağımızı (Kırım) almasaydı, Ukrayna’nın doğu tarafındaki ayrılıkçılara silah vermeseydi, şu an ülke olarak daha iyi durumda olurduk. Onlar bizim geleceğimizi çalmaya çalışıyor. Sadece onlar da değil. Ukrayna’da siyasetçiler yalnızca kendileri için çalışıyor. Hazineyi kamu ihtiyacı için değil, kendi çıkarları için kullanıyorlar. Bütçeyi kontrol eden yok ve zaten bütçe, cumhurbaşkanı ve ailesinin yönetiminde. Halka da az para veriyorlar ki aç kalıp karınlarını doyurmanın peşine düşünce siyasetle ilgilenemesinler.” (Ukrayna, Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün Yolsuzluk ve Rüşvete İzin vermeme algısında ölçülen 177 ülke arasında 144. sırada. Türkiye’yse 53. sırada)
Sonrası malum... Kimler yoktu ki protestocular arasında. Her yaştan, her gruptan insan. Şimdilerin Kiev Belediye Başkanı, Dünya Ağır Sıklet Boks Şampiyonu Vitali Kliçko da geldi, insanlar üşümesin diye yerdeki karları küredi. Evet, aralarında Radikal milliyetçiler de vardı. “Ama çok az. Protestolar için böyle bir genelleme yapılamaz” diyor, Yulia. Ve polisleri anlatmak istiyor uzun uzun: “Karşı karşıyaydık. Sanki düşman gibi. İnsanlara yakın mesafeden sıktılar. Keskin nişancılar, teraslardan insanları vurdu. 100 kişi öldü. İçlerinde protestoya gelmeyenler bile vardı. İnsanlar duman olsun da nişancılar bizi göremesinler diye lastik yakıyordu. Kimi, kim vurdu nasıl göreceksin da yargılayacaksın?”
Kiev’de görevli 100 polis, diz çökerek özür diledi dilemesine de kimsenin umrunda olmamışlar. Ama bir anektodu gülerek anlatıyor, Yulia: “Kiev polisi, protestolar sırasında Lviv’deki polisleri arayıp takviye istiyor. Ancak aldıkları yanıt şu: ‘Gelemiyoruz, halk izin vermiyor.’ Çünkü insanlar polis merkezinin etrafını kuşatmış. Halbuki o insanlar, içerideki polislerin ailesi, arkadaşlarıymış. Sonradan ortaya çıktı. Halkla karşı karşıya gelmemek için arayıp çağırmışlar. Bizi öldürdüler ama böyle iyi insanlar da vardı.”