Güncelleme Tarihi:
Dimdik duruyor, çakı gibi. Yüzünde, ellerinde hiçbir kırışıklık yok. En fazla 55-60 olmalı. Yani yaşını bilmesem kesin böyle düşünürdüm. Yogi Kazım, bu sene 95’ine bastı ama kendi deyişiyle 38’den yukarı çıkmıyor. “En güzel yaş ise 65’te başlar. İnsan ömrü de ortalama 120-130 yıldır” diyor.
Sürekli okuduğu Kuran hep yanında. İçinde o kadar çok not kâğıdı var ki sayfaları neredeyse görünmüyor.
Hikâyesinde bol miktarda gizem var. Kökleri Hindistan’a dayanan Müslüman Türklerden bir aile... Hindistan’dan Özbekistan’a, oradan da Adana’ya gelmişler. Kuran’ı ezbere okuduğunda henüz 4 yaşında. 10’una bastığında, dedesi Molla Ali, onu Himalayalar’ın eteklerindeki bir ‘aşram’a yerleştirdi. Orada ilk kez ruh ve beden denetleme dersleri aldı, bilinçaltı kontrolünü öğrendi. O esnada annesi Dudu Hanım, oğlunun kaybolduğunu düşünüyordu... Tam 15 yıl sonra geri döndü dönmesine ama o yıllarda neler yaşadığını ne annesine ne başkasına anlattı.
FELÇ KALDI, İYİLEŞTİ
Aldığı eğitimle artık ayak bileğini, diz mafsalını, kalçasını çıkararak kollarını, bacaklarını vücuduna dolayıp küçülerek kördüğüm haline geliyor ve o şekilde bir cam fanusun içinde 48 saat durabiliyordu. 1954 yılında Taksim Belediye Gazinosu’nda çalışırken onu artık herkes tanıyordu: “Arkadaşlarım, beni kısa tişörtlerle Taksim’de gezdirirlerdi ki insanlar beni görünce onlar da gururlansın. İlahi bir vücuda sahiptim. Bir ara şımardım. Sonra 1961’de belim kırıldı, felç kaldım.”
Yogi Kazım, bir trafik kazası sonucunda doktorlardan bir daha yürüyemeyeceğini duyduğunda 41’inde. O süreçte hiç isyan etmediği gibi umudunu da kesmemiş: “Dokuzuncu kademede yogiydim. Kan dolaşımını yavaşlatabilen, kalbinin atışlarını sıfır noktasına yaklaştırabilen, mafsallarını takıp çıkartabilen, iç uzuvlarına hâkim olan ve yer değiştirtebilen biriydim. Bedenim üzerinde 63 türlü deney gerçekleştirdim. İçlerinden bir tanesiyle de felcimi yendim.”
2001’de yanlış teşhis sonucu sağ ve sol böbreküstü bezi, dalağı ve bir böbreği alındı. 2011’de de safrakesesi alındı. Yogi Kazım, bu kadar eksik organla, normal insanların yapamadığı hareketleri yapmaya devam ediyor. İşin kerameti ne mi? “Başkalarıyla aramda bir fark yok, benim sadece bilinçaltı eğitimim çok iyi. Ben, dünyanın en huzurlu, en zengin, en bahtiyar insanıyım. Çünkü Allah bana her türlü nimetlerini lütfetti. Bunu maddeyle karıştırmıyorum, manevi olarak söylüyorum.”
Yogi Kazım’ın beden hakkındaki hâkimiyetinin bir tarafı da kendi bedeninde öğrendikleri sayesinde, birine baktığında vücudundaki tıkanıklıkları görmek. Yaklaşık iki saat süren sohbetimiz boyunca, aynı koltukta bağdaş kurarak oturdu. Bacaklarının karıncalanıp karıncalanmadığını sorduğumda, “Yoo” dedi, “Gayet iyiyim. Ama senin diz mafsallarınla kalça mafsalların iyi değil, o yüzden sen böyle oturamazsın.” Akabinde bana iyi geleceğini düşündüğü üç YOKA hareketi öğretti.
BÜTÜN SIRLAR KENDİNİZDE
Bu hareketleri paylaşması, Allah’ın ona verdiğine inandığı misyonun bir parçası: “Ben insanlara şunu söylüyorum: Bütün sırlar kendinizdedir. Sen şimdi 27 yaşındasın, ufaksın. 60 yaşına geldin, ondan sonra 25-30 yaşındaki gibi enerjik olursan maddeyle ölçülemeyecek kadar zenginsindir.”
Bu zenginliğin kaynağı, beyindeki bilgisayarın enerjisinin, bedenin bilinmeyenlerini kontrol altına alması... “Ruhun gücünü harekete geçirdiğinde, irade harici çalışan organların da dahil bütün vücudunu kontrol altına alabileceksin. Bunu başarabilenler, genç ve sağlıklı yaşamanın yanı sıra insanlığa faydalı buluşlar yapar. İnsanlar ilk önce bunu öğreneceklerine, para kazanacakları mesleği öğrenmeye programlanmış. Parayı kazanıyorsun da o parayı kullanacak sağlığı, sana mutluluk verecek yaşantıyı, torunlarının çocuklarıyla spor yapabilecek gücü kazanmayı niçin düşünmüyorsun?”
PEKİ, BEDENİ NASIL EĞİTECEĞİZ?
“Nasıl biz doğanın nimetleriyle besleniyorsak, bizim bedenimizden beslenen canavarlar da var. Mesela selüloit ve yağlar. Bunlar kas ve sinir sistemlerinizi yok ediyor. Kas ve sinir sistemlerinizi yok etmemesi için, sizin sağlıklı kalarak onları yenmeniz lazım. İşte bunun için sabra ve nefsinize hâkim olmalısınız. ‘Ben sigara içmeden duramam!’ diyorsan, nasıl nefsine hâkim olduğunu iddia edebilirsin? ‘Ben içki içmeden duramam. Yemek yemeden, yağ yemeden, nişasta yemeden, tatlı yemeden duramam’ diyorsan nasıl nefis eğitimi yapacaksın?”
YOKA KİTAP OLDU
'MUTSUZLUK HASTA EDER'
“İnsanlar mutluluklarını, omurilik ve kemik iliklerinin sağlıklı fonksiyonuna borçludur. Eğer bilinçaltı hâkimiyeti elde edilmişse, beyin, bu hâkimiyetle emirler verir. O emirler, bedenin her tarafına gönderilir. Sistem iyi çalışır, bedensel mutluluğu elde etmiş oluruz. Böylece bedende kemik ve kas erimeleri olmaz. Eklem aralarındaki yükseklik daima gençlik yıllarındaki gibi kalır. Bu sistem çalışmadığı takdirde insanlar mutlu olamaz. Mutsuzluklar pek çok hastalığa neden olabilir. Hastalıklar da insan ömrünü kısaltır.”