Güncelleme Tarihi:
◊ Yıldız Tilbe’nin “Ummadığım Anda” şarkısını yorumladınız. Nasıl karar verdiniz bu şarkıyı okumaya?
- Geçen yıl “Gülü Soldurmam” şarkısıyla ‘en iyi Türk sanat müziği sanatçısı’ olarak 12, ‘en iyi Türk sanat müziği şarkısı’ olarak da 8 ödül almış olmamın gururuyla; çağımızın ozanı Yıldız Tilbe’nin “Ummadığım Anda” şarkısını kendime has yorumlamak istedim. “Morgül’üm insan olarak da sanatçı olarak da seni ailece çok seviyoruz; şarkım senindir” dedi Yıldız Tilbe ve hiçbir karşılık istemedi.
◊ Klip süreci nasıl geçti?
- Klibi Antalya Tazı Kanyonu ve Kaş Patara kum tepeleri noktalarında çekme kararı aldım. Gerekli izinlerden sonra ilk Tazı Kanyonu’nda çekimlere başladık. Üç tarafı uçurumlarla çevrili kanyonda 40 derece sıcak havada takım elbise, karşımda drone’lar şarkımı söylemeye çalışıyorum. Ölümden döndüm...
◊ Nasıl?
- Yükseklik korkum var. Her yer uçurum, bakamıyorum. Yönetmene ve ekibe belli etmiyorum. Ama sonra gözlerimi hastanede açtım. Üzülmesinler diye ailemden bile gizledim, şimdi bu röportajdan okuyup öğrenecekler. Yüksek tansiyon, korkunç baş dönmesi ve aşırı terleme sonucu olduğum yere düşmüşüm. Tansiyonumu normal hale getirip serumlarla ayağa kaldırdılar ve ertesi gün çekimlere devam ettik. 3 gün süren çalışmada bana Ukraynalı oyuncu manken Meriem eşlik etti. Klibin yönetmenliğini Saygın Bozkurt ve Akdeniz Film üstlendi.
ACUN 1000 SANDALYE ALIRSA ‘SURVIVOR’A YİNE GİDERİM
◊ Sosyal sorumluluk sizin için ne ifade ediyor?
- 20 yıldır yüzlerce sağlık, sosyal yardım vakfı ve derneklerinin gönüllüsü olarak bugüne kadar 3 bin 500’den fazla ücretsiz yardım konseri verdim. Gelirleriyle yüzlerce akülü sandalye, lösemili, down sendromlu, otizmli, Serebral Palsili çocukları tedavi ettiriyoruz.
Hastanelere diyaliz makineleri, laboratuvar malzemeleri, 0-6 yaş kimsesiz çocuklara barınma yerleri yaptırıyoruz. Bütün hasta çocukların “kanatsız Morgül’leri”, annemin “bebek kalplisi” olduğum için onur duyuyorum.
◊ “Survivor”da yarışmıştınız, tekrar gider misiniz? Size neler kattı o yarışma?
- “Survivor”a Acun Ilıcalı’dan hasta çocuklara yardım sözü alarak gitmeyi kabul etmiştim. Sözünü fazlasıyla tuttu. Bu yarışmayla hayran yaşım 5-7 yaşlara indi. Orada gerçek Yılmaz Morgül’ü tanıdılar ve daha çok sevdiler. Yapılan “Survivor” anketlerinde herkes beni ve Turabi’yi tekrar görmek istediklerini söylüyorlar. Alzheimer hastası anneme iki ablamla baktığımız için tekrar gitmem çok zor. Koşullar sağlıklı olursa ve Acun Ilıcalı 1000 tane engelli sandalyesi alırsa, belki yeniden “evet” diyebilirim.
EN İYİ BEN DİKERİM
◊ Sesinizin yanı sıra kıyafetleriniz de çok konuşuluyor, “Yılmaz Morgül tarzı yarattım” diyebilir miyiz?
- Sahne kıyafetlerimi yıllardır kendim çizip tasarlıyor, bazen haddim değil belki fakat dikiyorum. Hem el, hem makine dikişi bilirim. En iyi ben dikerim! (Gülüyor) Ödül törenlerinde giydiğim çevre, şiddet ve doğa konseptli tasarımlar bana aittir. Bir erkek firmasının 2 yıldır tasarımlarını yapıyorum. Gönül Yazar ve Sibel Can “Sahneye en çok yakışan, en iyi giyinen asil Morgül’ümüz” derler.
Çok fakir geçen çocukluğumda, yardım dernekleri bayramlarda giydirirlerdi. Şöhret olup kazanmaya başlayınca giyim konusunda çok seçici oldum. Pazardan, mağazadan aldığım bir ürünü eve gelip hemen bir yerlerini değiştirip öyle giyerim. Herkesin üzerinde olanı, marka yazılı giyimleri hiç sevmem. Bütün kıyafetlerimi daha sonra engelli sandalyesi almak için Engelsiz Yaşam Vakfı adına satışa sunuyorum.
HİÇBİR PARTİ VE TAKIM İÇİN KONSER VERMEM
◊ Sektörde uzun yıllardır var olmanızı neye bağlıyorsunuz?
- Müzik dünyasına adım attığım ilk günlerde, üç isim benim hakkımda çok değerli sözler söyledi.
Erkan Yolaç, “Zeki Müren gibi gerçek sanatkâr tavırların, sanata saygın, seyirciye sevgin, kılık kıyafetin, Türkçenle bu halkın efsanelerinden biri olabilirsin. Çok dikkat et.
Bu, sanat dünyasına ateşten gömlektir” dedi bana. İbrahim Tatlıses “Sesin, sanatçı ruhun, efendiliğin, ailene düşkünlüğünle bence hamurun tutmuştur.Allah seni korusun, unutulmaz olacaksın, hissediyorum” dedi. Hülya Avşar da “Şov programımda ilk kez bir sanatçı konuğum benden önce stüdyoya geldi.Sesiniz muazzam ama bu disiplininizle, azminiz, hazırcevaplılığınızla, zekânızla bir gün halkın gönlünde tahtınız olacağına tüm kalbimle inanıyorum” dedi.Yalnız ses, yetenek, zekâ değil, toplum gönüllüsü olabilmek, gönüllere yaptığınız hayır işleriyle yazılmak önemlidir.Allah’a şükürler olsun her kesim tarafından saygı duyulan, çok sevilen bir sanatkâr oldum. Yaşarken halkın değerini bildiği ender isimlerden olabildiysem ne mutlu bana.Toplumsal gönüllülük çalışmalarım dışında hiçbir parti ve takımın gecelerinde, festivallerinde yer almamam, tarafsız olmam ve de duruşum nedeniyle çok sevilip sayıldığıma inanıyorum. Pazarda da, plajda da alkışlarla karşılanıyorum, mutluluktan ağlıyorum.
STAND-UP’ÇILARDAN DAHA KOMİĞİM
◊ Sizi her daim neşeli görmeye alışığız, Yılmaz Morgül’ü hayatta ne üzer?
- Yaşadığım hastalıktan sonra hayata daha çok bağlanıp insanlara moral veren Morgül oldum. Gülmeyi, güldürmeyi çok seviyorum. Doğaçlama yeteneğim çok güçlü olduğundan bütün stand-up’çılara hodri meydan diyebilecek kadar komiğim. Yılmaz Morgül en çok SMA, lösemili ve engelli çocuklar için üzülüyor, gülüşümle herkese mutluluk enerjisi dağıtıyorum. Arkadaşlarım “Morgülüşlü” diyorlar. Yılmaz Morgül hayat felsefemle yaşama tutunuyorum. Uyandığım her günümü doğum günüm olarak kabul ediyor, her anımın kutlanması gerektiğine inanıyorum. Hayvanlarla, ağaçlarla ve çiçeklerle konuşuyorum.
Z KUŞAĞININ MORGÜL’ÜYÜM
◊ Çoğu sanatçı Z kuşağı ile iletişim kurmaya çalışıyor, siz de TikTok videolarınızla ön plandasınız. Z kuşağını yakaladınız mı?
- Bütün kuşakları yakalamayı başardığımı biliyorum. Z kuşağını çok seviyorum, onlar da beni Z kuşağı olarak kabul ediyorlar. Onları anlıyor, seviyor ve değer veriyorum. Sokaklarda 12-18 yaş kuşağı özellikle kendilerinden biri olarak sarılıyor seviyorlar, çünkü samimiyetime inanıyorlar.
◊ Zaman zaman gündem yaratan çıkışlarınız var, bunları planlıyor musunuz yoksa spontane mi gelişiyor?
- Açık, samimi ve dobra bir insanım ama önce erdemli bir insanım, sonra sanatkârım. Görüşlerimi empati yaparak oluştururum. Sağlıklı toplumlar için cahillerin evlenmesini, anne baba olmasını istemiyorum. Hatta anne ve babalığın eğitim sürecine diplomaya bağlı olmasını rica ediyorum.
◊ Hayatınız bir film olsa adı ne olurdu?
- Sahne şovumun adı: “Yok Yok”.
◊ Zamanda yolculuk mümkün olsa ne zamana gidip ne yapmak istersiniz?
- Zamanda yolculuk söz konusu olsa ailemle 1923 yılına gidip, Mustafa Kemal Atatürk’ün karşısında en sevdiği şarkıları söylemek isterdim.
POPÇULAR RAPÇİLER SANAT MÜZİĞİ OKUYAMIYOR
◊ Rap, trap gibi yeni müzik türleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Herkes pop, rock, rap şarkılar yapıp hemen şöhret olmak, para kazanmak istiyor. Bu uğurda çoğu yok olup gidiyor. Zaten artık sinema, TV ve müzikte star sistemi yok, fastfood yıldızcıklar var. Dünyanın her yerinde uzun yıllar mücadele edip sanatıyla star olanlar artık tercih ediliyor. Türk sanat müziği, ses, sanat, eğitim, kültür, gönül gerektirir. Türk sanat müziği asla ölmez. Popçusu, rock’çısı, rap’çisi eserleri cover’layarak okumaya çalışıyorlar. “İyi” diyemiyorum, çünkü yeterli hançereleri olmadığı gibi okumalar da makam, usul, prozodi hatalarıyla dolu.