Güncelleme Tarihi:
Nil Ünal, 80’lerin sonu 90’ların başında oynadığı filmler ve sahne programlarıyla adından söz ettirdi. Ünal’ın ablası Gökben de 70’lerin en önemli seslerindendi. Nil Ünal, reklam filmiyle adım attığı sanat hayatının başlangıcını şöyle anlatıyor:
“3 çocuklu bir ailenin, ortancasıydım. Ablam Gökben, sanatçı olduğu için müzik evimizde hiç susmadı. Eve, en ünlü müzisyenler ve ablamın prodüktörü Ali Kocatepe gelirdi. Çocukluğumdan beri müzik benim için aşktı. İlkokul sıralarında bile şarkılar söylerdim. Ali Kocatepe bir gün ‘Bir şampuan reklamı çekilecek. Saçların çok güzel. Sen oynasana’ dedi. Çok çekingendim gençken. Ali Kocatepe ısrar edince, o zamanın en büyük ajansı Başak Gürsoy’a yazıldım. Şampuan reklamı ile her şey başladı.
Ondan sonra reklam oyuncusu oldum. Bu sırada bir rejisör beni keşfetti. Yeni bir dizi filme başladıklarını söyledi ve benim de yer almamı istedi. Gittim, görüştüm ve TRT için ‘Aşkın Gözü Kördür’de rol aldım. Yayınlandığı ilk gece Hürriyet’ten bir muhabir aradı ve röportaj yapmak istediğini söyledi. Elimi ayağımı nereye koyacağımı bilemezken gazetelere çıktım. Arkasından sinema filmi teklifleri geldi.”
Ablam “Sen yapamazsın bu piyasada” dedi
Nil Ünal, “Ablanız Gökben’le aranızda bir yarış oldu mu” sorusuna şu yanıtı veriyor:
“Hiç bir yarış yoktu. ‘Ablamı geçeceğim’ gibi bir şey asla olmadı. Biz çok bağlı kardeşleriz. Hepimiz birbirimize saygı ve sevgi ile yaklaşırız. Ablam ‘Sen yapamazsın bu piyasada. Çok duygusal bir kızsın. Çok zor bir piyasa’ dedi.
Annem de şöyle diyordu, ‘Sen evlen, evini bil. Ailede bir sanatçı yeter. Ben hepinizin peşinden koşamam.’ Ben de çok istemiyordum ama kısmet. Kadere hükmedemiyorsunuz. Sonra bir baktım sinema filmleri ardı ardına gelmeye başladı.”
Ünal, TRT’deki ilk dizisiyle kariyerinin yükseldiğini söylüyor:
“İlk oynadığım dizide patladım ben. O zamanın en star oyuncularıyla rol almaya başladım. Kadir İnanır, Kemal Sunal, İbrahim Tatlıses, Tarık Tarcan, Ahu Tuğba, Müjdat Gezen... Yeşilçam’ın son dönemine denk geldim.”
Nil Ünal, sinemada tanınınca 89’da gazinolardan teklif almaya başlıyor. Sanatçı, Bebek Belediye Gazinosu’nun kendisini aradığını söylüyor:
“İlk önce sesimi dinlemek istediler. Eve bir anda tüm saz kadrosunu gönderdiler. Bildiğim şarkıları okudum. Bu arada bunlar Fahrettin Aslan’ın kulağına gitti.
Kaçar mı hiç! Fahrettin Bey, beni çağırdı ve ‘Senin artık sahne zamanın geldi’ dedi. Sahneyi düşünmediğimi söyledim. Müzik çok seviyordum ama yapamayacağımı söyledim. Fahrettin Bey, ‘Yaparsın, senin ailende sanatçı var, ablan’ dedi. İlk olarak beni, assolist çıkarmak istedi. Korkacağımı belirttim. O sırada telefonu çaldı, Muazzez Abacı arıyordu. Bir anda telefonu bana verdi. Muazzez Abacı, ‘Seni çok sempatik buluyorum. Birlikte çalışacağımız için çok mutlu oldum. Yaparsın, hiçbir şey yok. Çıkanlar ne yapıyor sanki’ demez mi! Fahrettin Bey hemen beni, yeni kıyafetler için Yıldırım Mayruk’a gönderdi.”
Sanatçı, Maksim Gazinosu’ndaki ilk gecesini şöyle anlatıyor:
“İlk olarak 1989’da Maksim’de sahneye çıktım. Muazzez Abacı’nın alt kadrosundaydım. Sahnenin ilk günü çok heyecanlandım. İlk gece o zamanın en büyük işadamları, Kadir İnanır, Canan Yaka gibi önemli insanlar izlemeye geldi. İlk şarkı bitti, herkes çok güzel alkışlayıp sevecen gözlerle baktı. Günler geçti ve kadrodan hiç çıkmadan 70 gün boyunca Maksim’de çalıştım.”
Beni baltalamak isteyen kadınlar oldu
Nil Ünal, 2000’lerde ise sektörden uzaklaşıyor.
Sanatçı, “Yeni nesle ayak mı uyduramadınız” sorusuna şu yanıtı veriyor:
“Biraz şans, kader ve kısmet. Yapımcılar sözünde durmadı. Albümler yaptım fakat firma kendi masraf ettiği sanatçıyı çıkarmayı tercih etti. Televizyonlar kendi sanatçılarını öne sürdü. Hiçbir şey kolay değildi. Beni baltalamak isteyen kadınlar da oldu. Babamı kaybettik, teyzem hastalandı. Öyle böyle derken seneler geçti. Ama arada ekstralara gittim. Sahne şovum ara ara devam etti. Albüm yapmayıp televizyona çıkmayınca kendini gösteremiyorsun. Kopunca nesil de değişti.”
Tarihi dizilerde rol almak istiyorum
Nil Ünal, yeni bir şarkı yayınladığını ve sektöre artık geri dönmek istediğini söylüyor.
58 yaşındaki sanatçı şimdi neler yaptığını şöyle anlatıyor:
“6 ay İstanbul, 6 ay Bodrum’da yaşıyorum. Aileme çok düşkünüm. Ablamın bir torunu var, ismi Mavi. O bizim canımız. Ona baktım 4 yıl boyunca. Evlilik de yapmadım. Sanat dünyasından kimse ile görüşmüyorum. ‘Canım cicim, arayacağım’ derler. Ben ararım, plan yaparım, sonra sesleri çıkmaz. Kimse göründüğü gibi değil. Onlardan dost olmaz. Ben hemcinslerim tarafından çok kıskanıldım.”
Ünal, yeni bir single çıkardığını da söylüyor:
“Artık ben de varım. Bir iki sinema teklifi var. Minyon bir tipim, yüzüm de baby face ve yaşımı göstermiyorum. Hiç estetik yaptırmadım. Şanslıyım o konuda. Anne rolü pek olmaz bana. İkinci eş, sevgililer olur bak. Tarihi dizileri çok iyi taşıyabileceğimi düşünüyorum. Bu sene yeni bir single yaptım ‘Ah Bu Sevda’ diye. Söz ve müziği bana ait. Uzun zaman sonra stüdyoya girince heyecanlandım. Bugün bile herkes beni çok seviyor ve ‘Siz başkaydınız’ diyor. Yaptığımız işlerle anılıyoruz. Sahne teklifleri gelmeye başladı. Bu kış televizyon programlarına katılacağım. Ben de varım artık. Hiçbir eksiğim yok Allah’a şükür. Bu kadar beklemem hata.”
Kemal Sunal bana yolları öğretti
Kemal Sunal’la 1988 yapımı “Sevimli Hırsız” filminde beraber rol aldık. Müthiş bir adamdı. Hepimiz ona hayrandık, film teklifi gelince havalara uçtum. Kemal Sunal’ı hiç yakından görmemiştim. Set hazırlanmıştı, bir odada çizgili pijamalarla uyuyordu. İlk tanıştığımda hemen “Hoş geldiniz” dedi. Bana dışarıdan “Kemal Bey çok soğuktur” dediler. Ama set aralarında arkadaşlık edip bana öğreticilik yaptı. Ehliyetimi yeni almıştım, yolları bilmiyordum. Bana yardım ediyordu. Kamera arkasında daha ciddiydi.
Önüme açık çek Koydular
“80’lerde Playboy dergisi Türkiye’de yayınlanıyordu. Fotoğraf çekimi için önüme açık çek koydular. ‘Hayır’ diyerek kesinlikle reddettim. O derginin içeriğini ve fotoğrafları biliyordum.”
Kadir İnanır’a çocukken âşıktım
Kadir İnanır’la 1989’da “Kavgamız”da rol aldık. Ona çocukken âşıktım. Yaşım daha küçükken ablam Gökben’le Erler Film’e gitmiş, ilk olarak orada görmüştüm. Gökben, şakayla Kadir İnanır’a “Nil sana âşık” demişti. Onun da hoşuna gitmiş, ben de çok mahcup olmuştum. Film teklifi gelince çok heyecanlandım. Çok güzel davrandı ve hiçbir problem olmadı. Ben zaten çok uyumlu bir insanımdır.
Kenan Kalav’la sette kavga ettik
Kenan Kalav’la 1987’de “Günah Gecesi”nde yer aldık. En kötü anım da onunladır. Şımarık şımarık gülerdi. Tüm kadınlar o zaman hayran diye bir havalardaydı. Zannetti ki ben de ona yapışacağım. Bende de hiç öyle bir tarz yoktu. Bir iki abuk sabuk hareketi oldu, ben buna bağırdım. Kavga ettik, set durdu. Aksi gibi öpüşme sahnemiz vardı. En iğrenç durum o, fakat işimiz de o. Sahneyi çektik sonrasında adam yumuşadı. (gülüyor) Ama ben tarzımı aynen devam ettirdim.