Güncelleme Tarihi:
Bursa’da ‘pembe vagon’ tartışması, iki ay önce Change.org’da bir kampanya ile başladı. ‘Pembe Vagonla Cinsel İstismara Son!’ başlığı taşıyan ve imlasına dokunmadığımız kampanya metni şöyle diyordu: “Bursa’da metroların ciddi doluluk oranlarına ulaşması, kadınların metrolarda rahatsız ortamlarda kalması nedeniyle oluşturduğumuz bu projeye katılımlarınızı bekliyoruz. Diğer illerde bu uygulamaların yürürlüğe girmesi, Malatya’da pembe trambüslerin kullanıma başlaması ve insanlarımızın rahat nefes alması nedeniyle Pembe ve Yeşil vagonların Bursa ulaşımında kullanılmasını talep ediyoruz. Kadınlarımız metroya binerken korku ve tedirginlik içinde değil, huzur ve rahat içinde binmeli.” İşin ilginç tarafı, kampanyayı başlatan bir kadın değil, Talha Aydar isimli genç bir erkekti. Aralarında başka illerden isimlerin de bulunduğu 3 bin 628 kişi, metni internet üzerinden imzaladı.
İnternette kampanyayı gören Bursa kadın örgütleri, bir açıklama yaparak ayrımcı olduğunu söyledikleri uygulamaya izin vermeyeceklerini duyurdular. Yaklaşık iki ay sonra, 7 Haziran Çarşamba sabahı ise metro istasyonlarına gidenler, peronlarda son vagonun durduğu yerde şu yazıyla karşılaştılar: “Bayan yolcularımıza öncelikli vagon!” Bu işaretin olduğu yerde bekleyen yolcular, önlerinde duran vagona bindiklerinden kadınlara ayrılmış vagona binmiş oluyordu. Bu arada vagonlar gerçekten pembe değil, tüm diğer vagonlar gibi yeşil.
KADIN ÖNCELİKLİ VAGONA İNADINA BİNEN ERKEKLER
Gelişme üzerine kadın örgütleri bir heyet oluşturarak Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’den randevu talep etti ancak alamadılar. Cuma günü Nilüfer Kent Konseyi Kadın Meclisi bir açıklama yaptı, 10 Haziran Cumartesi, Bursa Kadın Platformu ilk eylemi gerçekleştirdi. Her akşam saat 19.00’da sosyal medyada ‘KadinlaraAyriVagonuKabulEtmiyoruz’ etiketiyle farkındalık yaratmak için çalışmaya devam ediyorlar.
Biz de uygulamayı yerinde görmek üzere Bursa’ya gittik ve kadınlara ayrıldığı söylenen bir vagona Merinos durağından bindik. Vagonun içinde kadın-erkek sayısı eşit gibiydi. Hemen yanımızda ayakta duran bir erkek yolcuya, “Bu vagon kadınlara öncelikli, siz neden bindiniz” diye sorduk. İsmini vermek istemeyen 40 yaşındaki bir erkek çocuk babası yolcu, inadına bindiğini söyledi: “Özellikle işaretin olduğu yerde bekledim metroyu. Kızım olsa aynı vagona binemeyecek miyim?” diye soruyordu. Vagondaki erkeklerin tamamı tepki koymak üzere binmiş değil. Bir kısmı uygulamadan haberdar değil, yerdeki işareti görmemiş veya üzerinde yazanı okumamışlar. Korupark durağında sohbet ettiğimiz Suudi Arabistanlı bir kadın yolcu ise uygulamayı bizden duymakla birlikte memnun kalıyor. Bir süredir Bursa’da yaşadığını, kadınlara ayrılmış bir vagonu tercih edeceğini söylüyor.
Nilüfer Dernekler Yerleşkesi’nde, kadın örgütlerinden temsilcilerle buluşuyoruz. Mor Salkım Derneği’nden Dilek Üzümcüler, “Bursa Büyükşehir Belediyesi, Birleşmiş Milletler’in cinsiyet eşitliği temelli Kadın Dostu Kentler Projesi’nin bir parçası. Avrupa Yerel Yaşamda Kadın-Erkek Eşitliği Şartı’nı (CEMR) ilk imzalayan belediyelerden biri, bütün ilçelerde eşitlik birimleri kuruldu. Şimdi neden bunu yapıyor?” diye soruyor. CEMR’in 25. maddesi şöyle diyor: “İmzacı taraf mekânsal, ulaşım, ekonomik kalkınma ve arazi kullanım politika ve planlarının yerel yaşamda kadın-erkek eşitliği hakkının tam olarak gerçekleştirilmesine imkân tanıyacak koşulların oluşturulmasında taşıdıkları önemi tanır ve kabul eder.”
BARO: UYGULAMAYA KARŞI DAVA AÇACAĞIZ
Kadın Dostu Kentler Programı’nı yürüten Burcu Üzümcüler, “Cinsiyetçi, ayrımcı ve şiddet içeren bir uygulama. Erkeğe hakaret ediyor, kadını da toplumdan ayrıştırıyorsunuz. Bunlar silsiledir. Metroların kalabalık olması, kadınları ayrı bir vagonla taşımanın gerekçesi olamaz” diyor.
Bursa Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Nazlı Ceren Şendoğan, dava açacaklarını açıklıyor: “Bu, kadınların yaşam özgürlüğünün, seyahat özgürlüğünün ihlalidir. Bu toplumun yarısı kadın, siz ‘bayanlara’ özel diye dört vagondan sadece birini ayırıyorsunuz. Hepsinin ötesinde anayasanın eşitlik ilkesine de aykırı. Ayrıca kadınlara yönelik bir nefret söyleminin ortaya çıkmasına neden olabilir. Sonra aileler ayrı ayrı mı binecek metroya? Bu bir meclis kararı mı, fiili bir uygulama mı onu bile bilmiyoruz. Buna göre hangi davayı açacağımıza karar vereceğiz.”
EKİN BUDAK
Üniversite öğrencisiyim ve düzenli olarak metro kullanıyorum. Uygulamanın kaldırılması taraftarıyım. Cinsiyetleri ayrıştırıyor.
FATİH TOPAN
Bence olumlu bir uygulama. Sonuçta bir Müslüman ülkesindeyiz, normal karşılıyorum. Ben hangisi denk gelirse ona biniyorum.
ELVAN ATAY
Bu uygulamanın kaldırılması için Nilüferli kadınlar olarak ne gerekiyorsa yapacağız. Gerekirse metro duraklarında yatar kalkarız.
IRMAK ASLAN
Kadınları ayrı vagona almakla taciz bitmez ki. Başka ortamlarda da erkeklerle bir araya geliyor kadınlar. Böyle önüne geçemezler.
YÜKSEL CIBIR
Metroda bir güvenlik sorunu hissetmiyorum, taciz olayına da hiç rastlamadım. Kadınların erkeklerin iyice ayrılması çok yanlış.
BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI RECEP ALTEPE:
Siz niye dertleniyorsunuz, Bursa’da böyle bir dert yok
Başkan Altepe, 2009’dan bu yana görevde.
Neden bu uygulamaya gerek gördünüz?
- Yerel yönetimin görevi şehirle ilgili düzenleyici tedbirler almaktır. Amacımız huzur ve kalite kenti olmak. Vatandaşımızın talebine cevap vermeye çalışıyoruz. Bursa merkezi 500 bin kişinin yaşaması gereken bir alan ama 2.5 milyon kişi yaşıyor. Haliyle metroda yoğunluk yaşanıyor.
Vatandaştan talep mi geldi bu yönde?
- Evet, hanımlarımızdan talep geldi.
Peki ama bazı kadınlar da istemiyor böyle bir uygulama. İsteyenlerin yoğunluğunu biliyor musunuz, ölçtünüz mü?
- Yıllardır vardı talep. Son vagonu tercih ederseniz daha az sıkıntı yaşarsınız, dedik. Son vagonlar daha boş oluyor çünkü. Herkes ilk vagonlara biniyor.
Sıkıntı derken taciz olaylarını mı kastediyorsunuz?
- Hayır, yani bu sadece bizde değil, Japonya’da da var. Bugün ABD’de otururken ayaklarınızı koyacağınız yeri bile işaretliyorlar.
Evet ama o erkeklerin yayılmasını önlemek için...
- Evet öyle. 300 kişinin seyahat ettiği yerde elbette insanlar biraz birbirinden rahatsız olacak. Biz de bu konuda ne katkı sağlayabiliriz diye düşündük. Yoksa bakın şu vagona, kadınlar da erkekler de biniyor. Biz bunu bir yöntem olarak tavsiye ediyoruz. Yoksa vagonun rengi farklı filan değil.
Peki bu uygulamanın kararını belediye meclisinde mi aldınız? Yoksa fiili bir şey mi?
- Meclis kararı çıkması gerekmiyor, günlük uygulama bunlar. Bunlar meclisi ilgilendiren şeyler değil.
Belediye meclisi yerel ölçekte demokrasiyi temsil etmez mi?
- Onlar olayın içinde değil ki! Hangi meclis üyesi kaç kere metroya bindi? Kaç kere geldi, şu bankta halkın içinde oturdu? Bu işlere kafa yoran biziz. Sivil toplum kuruluşuyum diye konuşanlar var. Vatandaşın böyle bir derdi yok ki!
Sivil toplum kuruluşları vatandaşı temsil etmiyor mu?
- Siyaset yapıyorlar. Siz de siyaset yapmayın. Ben vatandaşın içinde yaşıyorum, bir sıkıntısı olursa bize söyler. Bursa’nın problemleri Bursa’da çözülür. Biz halkımızı mutlu etmeye çalışıyoruz. Bu dışarıdakileri çok fazla ilgilendirmez, Bursa’yı ilgilendirir. Biz gece yarılarına kadar bu şehre kafa yoruyoruz.
Siyaset, siyasi partilerden ibaret değil ki... Ben de bir kadın olarak bu uygulamayı doğru bulmuyorum. Zamanla bir norma dönüşebilir, ön vagonlara binen kadın kalmaz...
- Yo yo, hiç öyle bir şey olmaz. Burası medeniyette en önde olan bir şehir. Siz niye dertleniyorsunuz, Bursa’da böyle bir dert yok.
Vagonlardaki yoğunluğu azaltmak için önlem alıyor musunuz? Sefer veya vagon sayısını artırmak gibi...
- Üç ay sonra 30 vagon daha çıkacak.
Siyasi olmakla eleştirdiğiniz sivil toplumdan kadınların da aralarında bulunduğu büyük bir grup kadın da, bu uygulamanın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu savunuyor. Toplumdan kadınları soyutlamanın ilk adımı olacağından endişe ediyorlar...
- Burada öyle bir şey var mı? Bakın kadın erkek biniliyor vagona.
Şu anda öyle gözükmüyor...
- Ee demek ki boş, siyasi...
Bu durumda uygulama anlamsızlaşmıyor mu? Yani kimse umursamıyor.
- Şikâyet zaten belli saatlerde. Şikâyet edenlere söyledik isterseniz son vagona binin diye. Dışarıdan bir şeyler kurgulanıyor. Ben burada 500 tane insan da toplardım size. Çağırırdım 500 kadın, tezahürat yaptırırdım.
O bir gövde gösterisi olurdu...
- Olurdu ama siz de şaşırırdınız, anlamazdınız. Ama biz öyle işlere girmiyoruz. Vatandaş metroya nasıl binecek, nasıl oturup kalkacak, o belediyenin işi.
TOPLUM MÜHENDİSİ OLDUK ARTIK
Ayrı vagon isteyen insanlar ileride, “Bu vagona erkekler hiç binmesin, şikâyetçiyiz” derse ne yapacaksınız?
- Biz bunlara kafa yoruyoruz. Rasgele uygulama yapmıyoruz. Toplum mühendisi olduk artık. Kimse bizim kadar Bursa’yı tanıyamaz, ne düşündüklerini bilemez. Öyle bir şey olmaz. Onlar yönetmiyor, ben yönetiyorum. Öyle bir talep gelmez zaten, toplum onu kendi kendine dengeler.
Nasıl dengeler kendi kendine?
- Sorun kendi içinde çözülür demek istiyorum. Siyaset anlatılmaz ki, yaşanır. Şikâyet edenlerin şikâyeti bitti.
Peki bu düzenleme, erkek yolcuları potansiyel tacizci olmakla itham etmiş olmuyor mu?
- Yoo. Bu sıkıntıların en az olduğu il Bursa.
O zaman kadınlara özel vagona ne gerek vardı?
- Şikâyetleri ortadan kaldırdık. Niye belediye başkanı seçmişler beni?