Güncelleme Tarihi:
Küçük, basit ve acı bir hesap: Bu yazının yazılması sırasında bir saat içinde tam 8 kez mail kutumu, 3 kez telefonumu kontrol ettim, birkaç defa online radyonun frekansını değiştirdim. ‘Dikkat dağılmasına bağımlı olmak’ ile ilgili internette İngiliz profesör Bruce Charlton’un araştırma kitabını, ABD’li yazar Tony Schwartz’ın makalesini ve deneyini incelerken kendimi – farkında olmadan – online alışveriş yaparken, bu hafta vizyona giren filmlerin kritiklerini okurken yakaladım. Ne ara, nasıl o siteye düştüğümün izdüşümünü yaparken internetin acı yüzüyle yüzleştim: İnternet değil mayın tarlası; mail kutusu değil kaçış noktası.
Çalışmalarıyla Pulitzer’e aday gösterilmiş gazeteci-yazar Nicholas Carr “What the Internet Is Doing to Our Brains” (İnternet Beynimize Ne Yapıyor?) çalışmasında tek cümlede özetliyor durumu: “Yeni dijital düzen ve internet sürekli dikkat dağıtma, ilgiyi başka bir yandan başka tarafa çekme üzerine kurulu.”
Yeni bağımlığın asıl sebeplerinden biri de sürekli e-mail kontrol etmek. Adobe firmasının ABD’de yaptığı bir araştırmaya göre bir ‘beyaz yaka’ insana günde toplam 6 saatini e-mail kontrol etmekle geçiriyor. Buna online alışveriş ve sosyal medya mesaisi dahil değil. Buckingham Üniversitesi’nden Bruce G Charlton’ın yaptığı araştırmaya göre ‘e-mail kontrol etmenin’ uyuşturucu bağımlılığından hiçbir farkı yok. Beyni aynı etki-tepki sonrası istemsiz ve kontrolsüzce sürekli mail kutusunu kontrol ederken buluyorsunuz kendinizi.
PEKİ, NE YAPMALI?
Charlton’a göre birinci kural şu: Konsantrasyon düşüklüğüyle, ilginin çok çabuk dağılmasıyla hemen barış; sürekli aynı davranışları tekrarlamaya programlı, meyilli beyin; kabullenmeme sürecini hızlı at. Bu, yeni düzenin getirdiği bir değişiklik.
Kural iki: Ciddiyetin farkına varın. İş dünyasında kitaplarıyla ve seminerleriyle tanınan Tony Schwartz, yaptığı küçük bir deneyle şekeri bırakmanın, sürekli e-mail kontrolünü bırakmaktan daha kolay olduğunu paylaştı. Durum ciddi.
Her bağımlılık, bir realiteden kaçış sonucu oluşur; o an yapmak ya da yüzleşmek istemedğiniz bir durumdan kurtulmanız için kestirmeden kaçış yolu sunar. Charlton’a göre bu kısırdöngüden çıkmak zor ve mümkün: “Daha sık ‘hayır’ lafını kullanın. Ofiste ya da evde bile olsanız etrafta yürüyün, hareket edin; e-mail kontrolünü ve internet kullanımını saatlerle sınırlayın, belli aralıklar dışında asla yaklaşmayın. Uykudan bir saat önce ve sonra kesinlikle kullanmayın. Başta canınız yanacak, birkaç kez çuvallayacaksınız, sonrası mutluluk ve özgüven.”