Güncelleme Tarihi:
Almanya doğumlusunuz ama çok küçük yaşta Tekirdağ’a yerleşmişsiniz?
Evet, ben üç yaşındayken geri döndük.
Neden?
Babam narkotik şubesinde polisti. Bağımlılarla çok haşır neşirdi. Bir gün nezarette bir akrabasını uyuşturucu krizine girmiş bir halde görüyor. “Benim bu illetten çocuklarımı korumak için Türkiye’ye dönmem gerek” diyor, bir gecede dedemin yanına Tekirdağ’a taşınmaya karar veriyor.
Peki çocukken Tekirdağ’da kurduğunuz hayalleri hatırladığınızda sizinki bir Külkedisi masalı mı?
Benimki öyle bir hikâye değil çünkü Külkedisi gibi marjinal bir değişiklik yok hayatımda. Sadece hayatı biraz hızlı yaşadım. 15 yaşında oyunculuk, şöhret, sonra evlilik, çocuklar derken yıllar geçti. Ama ben hâlâ 31 yaşındayım.
ÜNİVERSİTEYE EMİNE ANNE İSTEDİ DİYE GİTTİM
Oyunculuğa çocukken mi başladınız?
Sayılır. Tekirdağ’da yaşıyordum. Liseyi sondayken Erenköy’deki anneannemi ziyaret ettiğim günlerden bir gün Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ni gördüm. Gittim, kaydoldum. Bir yıl eğitim aldım. Sonra Müjdat Hoca beni ‘Koçum Benim’ dizisiyle görüşmeye yolladı. Kabul edildim.
Peki üniversite? Halkla ilişkiler bölümü mezunusunuz diye biliyorum...
Ben o okulu İzzet’le tanıştıktan sonra İzzet’in annesi Emine Anne istedi diye okudum.
Nasıl?
Tekirdağ küçük bir yer, lise müdürünü tanıyorduk, okula fazla gitmesem de mezun oldum. “Amaan üniversite okuyup ne yapacağım” dedim, çalışmadım ve kazanamadım tabii. İyi para kazanıyordum, okul vakit kaybı gibi geldi. Tam cahillik! İzzet’le çalıştıktan sonra Emine Anne’nin ilk dediği şey “Önce üniversiteyi kazanacaksın, sonra evleneceksiniz” oldu. 7 yıl ara verdikten sonra 4 ayda sınava hazırlandım ve Bilgi Üniversitesi Halkla İlişkiler bölümünü kazandım.
Aşk motive etti yani...
Tabii aşkın motivasyonu büyük. Ama Emine Anne’nin etkisi de var. Kendisi İzmir Amerikan Koleji mezunu. Eğitime önem veriyor. Kayınvalide değil, her zaman anne oldu bana. Şimdi karşılıklı oturuyoruz, çocuklarımıza o bakıyor.
DİZİYE BAŞLARSAM İŞ BAŞKA BOYUTA GEÇER
Eşinizle nasıl tanıştınız?
O da kader. İzzet Coca-Cola ile ilgilenmek için bir dönem Moskova’da yaşamış. Şirket, lojmanında küçük bir daire vermiş. Küçük de bir televizyonu varmış ve orada benim 3-4 bölüm yayımlanan ‘Aşk Oyunu’ dizimi izliyormuş. Karıncalı karıncalı... Beni görüp beğenmiş. Çevresine sormuş “Nasıl ulaşabilirim” diye, ortak tanıdık çıkmamış. Dizi kalkınca ben ‘Doktorlar’ kadrosuna girdim. İzzet de izin gününde İstanbul’a geliyor. Televizyon izlerlerken babası diyor ki “Oğlum bak bu ‘Doktorlar’ dizisi bizim hastanede çekiliyor.” İzzet bakıyor, beni görüyor. “Ben de bu kızı arıyordum” diyor. Ablası Türkan Abla hastanenin genel müdürü. Ertesi gün İzzet hastaneye geliyor ve tanışıyoruz.
İlk görüşte aşk mı peki?
Mayıstan ağustosa kadar arada sırada görüştük, İzzet sete gelmeye devam etti ve birlikte olmaya ağustosta başladık.
“Önce birbirimizi tanıdık” diyorsunuz...
E tabii. Tamam o beni fiziksel olarak beğenmiş ama hiç tanımıyordu ki. Zaten hep der “Benimki kumar gibi bir şeydi” diye. “Ukala olabilirdin, şımarık olabilirdin, göründüğün gibi olmayabilirdin” der. Ama sonra ekler: “Allah’a şükür içimden geçeni karşımda gördüm.”
Peki siz?
-Ben de ilk başta büyük samimiyet hissettim. Sonra hayran oldum. Önce yakın arkadaşım, 9 yıldır ilk günkü heyecanla sürmesinin nedeni de bu. Sonra akıl verenim, her şeyimi sorarım. Hata yapınca söyler, haklı olunca da yolumu açar.
İzzet Bey’in ailesi “Biz oyuncu bir gelin istemiyoruz” diyebilirdi... Neden demediler?
Yaptığım fedakârlıkları gördüler. Bu durum birbirimize verdiğimiz karşılıklı güvenle ilgili.
Oyunculuğu kendiniz mi bıraktınız?
Bir kere okula başladım. Çocuklar aynı süreçte doğdu. Otomatik olarak tercih yapmam gerekti. 7x24 sette olup çocuklarla ilgilenme şansım yoktu.
Geri dönme ihtimaliniz?
Sıfır.
Özlem?
Özlem oluyor. Kaç yılımı harcadığım işimi özlüyorum tabii. O tempoyu, arkadaş çevremi özlüyorum ama şu an evdeki mutluluğumu hiçbir şeye değişmem.
Kıskandığınız yapımlar oluyor mu?
‘Karadayı’da olmak isterdim. Kenan İmirzalıoğlu’nu da Bergüzar Korel’i de çok beğeniyorum. ‘Poyraz Karayel’i izliyorum.
‘Karadayı’ gibi bir senaryo gelse?
Olmaz. İzzet de istemez. Karakterini bildiğim için böyle bir şey sormam zaten. Biliyorum ki dizi işine başlarsam iş başka boyuta geçer. İnsan evden uzaklaşıyor, evden uzaklaşınca çocuklardan da uzaklaşıyor. İş stresi ister istemez eve yansıyacak.