Ya pilot karısıyla kavga ederse?

Güncelleme Tarihi:

Ya pilot karısıyla kavga ederse
Oluşturulma Tarihi: Nisan 18, 2015 01:48

THY Genel Müdürü Temel Kotil, Fransa’da uçağı düşüren pilotun psikolojisinin sevgilisiyle yaşadığı problemler sonrası bozulduğuna dikkat çekerek, THY pilotlarına “evlenin” çağrısı yaptı.

Haberin Devamı

Kusura bakmayın genel müdürüm de 150 kişinin öldüğü kazadan bu sonucu çıkarmak vallahi şaka gibi olmuş...
Diyelim dediğiniz gibi THY bekar olan pilotlara evlilik için yönlendirme yaptı ve tüm pilotlarımız evlendi.
Risk ortadan kalkacak mı?
“Sevgili hayatı yaşayan pilotların ruh sağlığı daha çabuk bozulur, evli olan pilotların bozulmaz” gibi bir bilimsel veri mi var elimizde?
Ya pilot karısıyla kavga ederse?
Ya karısı aldatırsa pilotu, o da kızıp uçağı dağa çakarsa?
İnsanın ruh sağlığının evlilik cüzdanına sahip olup olmamasıyla ilgisi yoktur.
THY de evlendirme dairesi değil, bir havacılık şirketidir.
Dolayısıyla pilotları evlendirmek yerine,
daha dikkatli, daha sık kontroller yapılması yeterlidir.
İnşallah THY evli pilotlara “ruh sağlığı kesin normaldir” gözüyle bakmıyordur.

Haberin Devamı

Ben şimdi yalan mı attım sevgili Sibel Can?

Sertab Erener’in yıllar önce Sibel Can’la aynı programa çıkmak istemediği konusunu muhabir arkadaşlar Sibel Can’a sormuşlar.
“Bu konuya hiç inanmadım. Sertab’a da hiç sormadım” yanıtını vermiş Sibel Can...
“Yıllar önce yaşanmış bir konu, Sertab’a da hiç sormadım” dese anlayacağım...
Ama “Bu konuya hiç inanmadım” dersen, orada bir dakika dur sevgili Sibel...
Çünkü doğrudan beni yalancılıkla suçlamış oluyorsun.
11 yıl önce yaşanmış bu olayı ben yazdım, tanıklarıyla...
“Bu konuya hiç inanmak istemedim” desen bile anlardım. Ama “İnanmadım” demek doğrudan olayın palavra olduğunu söylemek anlamına geliyor.
İstersen olayı Sertab’a sor, ne kadarını anlatır bilemem ama benim hiç yalan yazdığımı gördün mü sevgili Sibel?..
Yine de inanmazsan seni Sertab’ın işten attığı eski menajeriyle, o dönem Ali Kırca’nın editörlüğünü yapan habercilerle buluştururum.
Keşke olayı yalanlamak yerine geçiştirmeyi deneseydin...

Şahan'a ne yapalım?

Şahan Gökbakar, “Magazin denen pislik çukuru” dediği için magazincilerin tepkisini çekti.
Başta Esin Övet olmak üzere gazeteciler, magazin basınını dayanışmaya çağırıyorlar.
Ama öneri yok...
Ne yapalım sevgili Esin? Linç mi edelim Şahan’ı, köşede sıkıştırıp dövelim mi, hiçbir haberini görmeyelim mi?..
Nasıl bir dayanışma olabilir bu konuda?
Ben bu konuda fikrimi söyleyeyim...
1- Magazin basınının, Türkiye’nin en çok izlenen filmlerini yapmış bir komedyenini görmezden gelme lüksü yoktur...
Şahan’ın haberlerini bundan sonra da herkes yapmaya devam edecek...
2- Sevgili kardeşim, sen de ağzını bozmayacaksın.
İstesen de istemesen de fotoğrafların çekilecek, ofisinin önünde gazeteciler bekleyecek.
Bak Cem Yılmaz’ın da evinin önünde bekliyorlar...
Emin olun sadece sizi değil, gözlerimle gördüm, Los Angeles’ta Madonna’yı da evinin köşesinde bekleyenler var.
Bununla yaşamaya alışacaksın, stres yapma...
3- Nasıl ki magazin basınının Şahan’ın haberlerini yapmaya hakkı varsa, Şahan’ın da magazini eleştirmeye, “Sizi sevmiyorum kardeşim” demeye, “Ofisimin önünde beklemeyin” demeye hakkı var.
Yeter ki kimse kimseye hakaret etmesin...
4- “Sanat hayatlarının ilk yıllarında magazine ihtiyaç duyuyorlar, şöhreti yakaladıktan sonra magazini tu kaka ilan ediyorlar” söylemi de fazlasıyla demode artık.
Dünün güneşiyle bugünün çamaşırı kurutulmaz.
5- Şahan’ın ürettiği filmler için yazılmayan kalmadı...
Bizim en ağır eleştirileri yazmaya hakkımız var da Şahan’ın magazini eleştirmeye hakkı yok mu?..
Bal gibi de var.
O da söyleyecek, magazinciler de haberini yapmaya devam edecek...

Haberin Devamı

Vizyon 12 aya yayılıyor

Sinema salonlarımızın klimasız ve konforsuz olduğu yıllarda “Bu sıcakta sinemaya mı gidilir” diye bir laf vardı...
Gerçekten de havalar ısınmaya başladığı anda bilet satışları bıçak gibi kesilir, salonlar sinek avlamaya başlardı.
Ancak Türk sinemasında sürekli artan üretim, vizyon tarihleri konusunda da sıkışıklığa neden oluyor.
Filmler vizyon tarihi bulamıyor, dolu salonlarda yeni filmlere yer açılamıyor.
İşte vizyon tarihi birkaç kez ertelenen “Polis Akademisi Alaturka”yla birlikte bu hafta 5 yerli film vizyona giriyor.
24 Nisan haftasında 4 yerli film...
1 Mayıs haftasında 6 yerli film...
İşin en ilginç yanlarından biri; yılın en iddialı filmlerinden olan Ata Demirer’in “Niyazi Gül”ünün 8 Mayıs’ta vizyona girecek olması.
Bugüne kadar böyle büyük bir filmin mayıs başında vizyona çıktığını görmemiştik.
Film gişede başarılı olursa, mayıs ayı da büyük filmlerin vizyona girdiği bir ay olacak.
Haziranda da vizyona çıkan film sayısı artacak.
Hatta yapımcılar, “Neden sadece yabancı filmlere bırakıyoruz salonları” diyerek temmuz ve ağustosu bile boş geçmeyecekler.
Hatırlayın televizyonlarda da eskiden yazın bir şey yapılmazdı, tekrarlarla geçilirdi...
Şimdi televizyonda yayın dönemi 12 aya yayıldı, yaz dizileri ve programları yapılıyor uzun süredir...
Sinemada da aynı şey olacak; yaz filmleri çekilecek ve Türk sinemasının vizyon süresi 12 aya çıkacak.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!