Güncelleme Tarihi:
ENDİŞEYLE BAŞ ETMEK İÇİN SEKİZ ÖNERİ
ABD’nin Columbia Üniversitesi’nden klinik psikolog Anne Marie Albano, endişenin üstesinden gelme yollarını şöyle sıralıyor:
1. Korkunuzu gerçeklerle karşılaştırın. İnsanlar risk değerlendirmesinde hata yapabilirler. Örneğin; uçaktan korkanlar, mevcut ulaşım biçimleri arasında en güvenli yolun havayolu olduğu gerçeğini göz ardı eder.
2. Sosyal medyaya ‘maruz kalma’ sürenizi sınırlayın. Güncellemeleri takip etmek doğal. Ancak, bunun kaygılarınızı artırabileceğini bilin.
3. Nefes alın. Gözlerinizi kapatıp daha sakin hissetmek için derin derin soluk alıp verin. Yürümek ve yakın arkadaşlarınızla konuşmak da yardımcı olabilir.
4. Ailenizle bir plan yapın. Kötü bir şey olursa onlarla nasıl iletişim kuracağınızı konuşun.
5. Çocukların haberlerden ve yetişkinlerin sohbetlerinden etkilenebileceğini unutmayın.
6. Günlük rutininizi koruyun.
7. Arkadaşlarınızla, aile üyeleriyle temas halinde olun, sosyal çevrenizle bağlantıda kalın.
8. Başkalarına yardım edin.
Tehlike karşısında, güçlü bir ses, örneğin bir çığlık duyduğumuzda otonom sinir sistemi, beynin korkuyla ilgili bölgesine bir sinyal gönderiyor. Adrenalin gibi hormonlar vücudu harekete geçiriyor; kalp atışı hızlanıyor, daha sık nefes almaya başlıyoruz, vücudumuzdan ter boşalıyor... Kaçmaya ya da savaşmaya hazır hale geliyoruz. Bir-iki saniye sonra tamamen başka bir kanaldan beyne bilgi akmaya başlıyor. İşte o noktada şu soru devreye giriyor: Kaçacak mıyız, savaşacak mıyız? Karar veriyor ve harekete geçiyoruz. Tehdit sona erdikten sonra sistem de normale dönüyor.
ŞOK, YAS VE DEPRESYONDAN SONRA DİRENÇ KAZANIYORUZ
Peki ama ya kendimizi sürekli tehdit altında hissediyorsak? Televizyondan da olsa sürekli silah ve patlama sesi duyuyorsak? İşte o zaman stres bizi ele geçirmeye başlıyor. Önce berrak düşünemez hale geliyoruz. Beynin saplantılı düşünceleri tetikleyen devresi veya bizi sürekli bir uyanıklık durumuna sokabilen parçaları harekete geçebiliyor. New York’taki Jacobs Tıp Okulu’ndan pskiyatrist Daniel Antonius, “Kronik korku deneyimi, sonunda zihinsel bir bozukluk haline gelebilir” diyor.
Terör tehlikesiyle nasıl başa çıktıklarını görmek için, 2014’te, ‘görünürde sağlıklı’ 1700 İsrailli’yle bir araştırma yürütüldü. Araştırmaya göre korkusunu en fazla gösterenler, beyninde kimyasal değişiklikler yaşayanların yanı sıra kalp atışları normalden 10-20 kat daha hızlı atanlardı. Neyse ki, yine araştırmalara göre insanların büyük çoğunluğu; şok, yas ve depresyonun ilk dönemlerinden sonra terörizme karşı dirençli hale geliyor.
ŞİDDET, TOPLULUKLARI BİRBİRİNE BAĞLAYABİLİR
‘Terörizmin Psikolojisi’ isimli kitabın yazarı John Horgan, “Terör saldırılarından sonra normale oldukça hızlı dönüyoruz. IŞİD kadar güçlü bir terör örgütünün bile toplumda azalmadan süregiden bir korku yaratması çok güç” diyor.
1970’lerde hemen her gün meydana gelen saldırıların, Kuzey İrlanda’yı psikolojik olarak sakat bırakacağından korkuluyordu. Terör saldırılarının toplumsal psikoloji üzerindeki etkilerini araştıran İngiliz profesör Andrew Silke, “Psikolojik çöküş hiç olmadı. Toplum şiddete karşı kayda değer bir direnç gösterdi. Terörizm tehdidi, toplulukları daha uyumlu hale getiriyor. Kuzey İrlanda’da sivil topluluklar, birbirlerine yakınlaşarak bu dönemi daha az hasarla atlattı. Terörist şiddet, ortak amaç ve öfke duygusuyla toplulukları birbirine bağlayabilir” diyor.