Güncelleme Tarihi:
Ridley Scott - Robin Hood (2010)
Ridley Scott garip bir yönetmek. İsmini altın harflerle yazdığı bir çok klasiği var. Özellikle 70’li ve 80’li yılların bilim kurgu sinemasına yazılmış büyüleyici filmlerin sahibi. Ancak insan Blade Runner ve Gladyatör gibi iki filmi çekmiş bir yönetmenin nasıl oluyor da Robin Hood gibi yavan bir filmi çekebildiğine inanamıyor. Evet, insan gerçekten bazen hayret ediyor.
Steven Spielberg - Hook (1991)
Spielberg sinemanın titanı biliyorsunuz. Bir devrin en iyi yönetmenlerinden biri olduğuna kimse karşı çıkamaz. Ancak yine de kendisi Hook filminde başından sonuna ne olacağını bilerek filmi çekmek konusunda inat etmiş gibi. Dolayısıyla filmde de başından sonuna ne olacağı çok belli. Yani film teknik olarak problemli. Neverland’in ucuz şirinliği, çocukların sinir bozuculuğu da üzerine eklenince ortaya dünyanın en iyi yönetmeninin eliyle yaptığı en kötü film çıkıyor.
Walter Hill - Brewster Milyonları (1985)
Walter Hill cesur ve olağaüstü filmleriyle ünlüdür. Aynı zamanda zorlu da bir film yapımcısı. Bu nedenle kendi alanının dışına çıkar çıkmaz dünyanın en düz komedi filmini çekmesine de şaşırmamalı. Kendisinin tarihinde iyi kotardığı gösterişli anlar içeren bir çok komedi filmi olan yönetmen bu filmde komedi matemetiğini kuramayarak ortaya bir fiyasko çıkarmayı başarıyor. Çünkü bir suç hikayesini anlatmakla bir komedi yaratmak arasında dünya kadar fark var. Bunu biz bile biliyoruz ey Hill.
The Coen brothers – The Ladykillers (2004)
Muazzam bir kariyere sahip Coen kardeşler bile gün geliyor kendilerini bir karmaşanın ortasında bulabiliyor. Bu karmaşanın adı da The Ladykillers. Film sanki bir Coen kardeşler filmi değil de onun çakması iki yönetmen tarafından çekilmiş bir merdiven altı filmi gibi. Zayıf senaryosu oturmayan oyunculuklarıyla tüm sinema dünyasını adeta yasa boğmuşlardı.
John Carpenter - Marsların Hayaletleri (2001)
Bu da mı, yok artık! Dediğinizi duyar gibiyiz ama evet. John Carpenter’in bile aşırı kötü bir filmi var. Sinemaya çektiği filmlerin yanında bıraktığı etkiyle de adı altın harflerle yazılası John Carpenter, birbirinden kötü efektleri ve cehennem gibi bir bilim kurguyla siciline kara lekeyi sürmeyi başardı. Kendisi de düşük bütçeyle bilim kurgu filmi olmayacağını anladı ama iş işten geçmişti bile.