Güncelleme Tarihi:
300 Spartalı filminin fragmanı gibi. Bir lise öğrencisi önce çantasını atıp gömleğinin kollarını sıvıyor. Elindeki kalemi bir hançer gibi tutarak, ucunda ışık görünen tünele doğru yürüyor. Ve tok bir ses fragmanı seslendiriyor:
“Bir sınav... 2 milyon öğrenci. Sadece 415 kazanan. 415 kahraman burada eğitim görecek. 415 kahraman arıyoruz.”
Süleyman Şah Üniversitesi’nin reklamı bu.
Televizyonlarda üniversite reklamlarının birkaç yıllık mazisi var. Fakat bu yıl reklamlar biraz çığrından çıkmış görünüyor. Türkiye’deki üniversite sayısı 200’e doğru ilerlerken, artan rekabet ortamından olsa gerek, reklam ve tanıtımlar da fantastik boyutlara uzanıyor.
KEYFİNE BAK! SEN YAPARSIN
En ilginçlerinden biri Nişantaşı Üniversitesi. Oldukça yoğun bir kampanya yapıyor. Hangi billboard’a baksanız ya da internette hangi haber sitesine girseniz bir Nişantaşı Üniversitesi reklamıyla karşılaşıyorsunuz. Yüzde 75 burs vaat eden üniversitenin sloganı düşündürücü: “Keyfine bak, sen yaparsın!” Bu slogan, son dakikacı öğrenci milleti arasında çok yaygın olan “Şimdi yatayım da sabah erkenden kalkar çalışırım” düşüncesinin ete kemiğe bürünmüş hali.
Okulun bir de ‘gerilla reklam’ kategorisinde değerlendirilebilecek bir video reklamı var. YouTube’da bulmanız mümkün. Genç bir öğrenci mutlu bir şekilde haykırıyor: “Şu anda ne mi yapıyorum? Hem öğreniyorum hem eğleniyorum.” Video bu genç kızın okulun bütün bölümlerini geze oynaya tanıtmasıyla sürüyor. Ee, neydi slogan: “Keyfine bak, sen yaparsın.”
BU KADAR SEVİNECEK NE VARDI
Üniversite reklamlarında dikkat çeken ortak bir özellik de herkesin mutlu bir şekilde dans etmesi. Reklamları izlediğinizde, her okulun bir güzel sanatlar havasında olduğu, kampüse adımınızı attığınız anda güvenliğinden temizlik görevlisine herkesin daimi bir karnaval ortamında yaşadığı izlenimi ediniyorsunuz. Mesela herhangi bir devlet üniversitesinin makine mühendisliğinde okuyan bir öğrencinin rüyasında bile göremeyeceği böyle bir manzara ancak reklamlarda can bulabilir.
Bu konuda en iddialı reklamı İpek Üniversitesi yapmış. Pharrell Williams’ın ‘Happy’ şarkısına çektikleri klipte mütevelli heyetinden, öğretim üyelerine herkes mutluluktan çılgına dönmüş vaziyette dans ediyor. Dopamin fazlalığından şaşkına döndüğümüz videoyu izleyip “Bu kadar sevinecek ne vardı?” diye sormak mümkün.
Üniversite reklamlarında dikkat çeken başka bir husus da yabancı öğrencilerin kullanımı. Malum devir küreselleşme devri. Küreselleşme deyince de yabancı öğrenci. Fakat bu konuda da üniversite reklamlarında ilginç bir detay var. Hemen her reklamda ya “burası harika bir okul” diyen ya da mutlaka dans edip şarkı söyleyen bir Afrikalı öğrenci var. Bu da uluslararası olduğunu kanıtlamanın bir yolu olsa gerek.
Bunlar dışında ‘Y ve Z kuşağının beklentilerini karşılayan inovatif eğitim sistemi’ iddiasıyla Gezi literatürü yakalamaya çalışan MEF Üniversitesi, sevgilisini Süleyman Demirel Üniversitesi’yle aldatan genç kız gibi sıradışı yapımlara rastlamak da mümkün.
YENİ TÜRKİYE’NİN ÜNİVERSİTELERİ
Bir de ‘Yeni Türkiye’nin yeni üniversiteleri var. İki sene önce ODTÜ’deki öğrenci hareketini en sert kınayanlar arasındaki Sabahattin Zaim Üniversitesi, bunlardan biri. Tanıtım videosunda Başbakan Erdoğan’a da yer veren üniversitenin reklamı diğerlerinin aksine ciddiyetinden ödün vermiyor.
Fakat ‘Yeni Türkiye’nin de fantastik reklamlı üniversiteleri yok değil. Bu konuda en çok öne çıkan ‘Geleceğin Türkiyesi, Türkiye’nin geleceği’ sloganlı Murat Hüdavendigar Üniversitesi. Okulun reklamı ‘Matrix’ filmi havasında.
AKADEMİK BAŞARI ÖYLE DEMİYOR
Türkiye’nin geleceğine hâkim olmaya çalıştığını anladığımız bir genç elinde dijital bir küreyle dev bir tablet bilgisayarın içindeymiş gibi sürekli ekran görüntülerini değiştiriyor. Reklamın sonuna kadar “aradığını şimdi bulacak” diye bekliyorsunuz ama nafile. Bilgi yoğunluğundan olsa gerek ekran görüntüleri bir matriks gibi durmaksızın akıyor da akıyor. Ve bu sırada kökünü Osmanlı’dan aldığı iddiasındaki okul, davudi bir sesle tanıtılıyor: “Eğitimde birçok ilki başarma hedefini Osmanlı’yı kurumsallaştırarak bir beylikten bir dünya devleti haline getiren, devletin ilk sultan unvanını alan ve ilk şehit mertebesine ulaşan padişahı Murat Hüdavendigar’ın ismini alarak pekiştiriyor. Yeni İstanbul’un kalbinde Başakşehir’de yükseliyor.”
Özetle yeni üniversiteler de üniversite reklamları da çok cümbüşlü. Türkiye’deki üniversite sayısının son 10 yılda 70’ten 179’a yükseldiği düşünülürse bu durum doğal. Fakat Gündüz Vassaf’ın ‘McÜniversite’ diye tanımladığı bu sistemin ‘gerçek hayattaki’ karşılığı maalesef reklamlardaki kadar cümbüşlü değil.
URAP 2013 raporuna göre dünyada akademik performansı en yüksek 500 üniversite arasında sadece dört Türk üniversitesi var: İstanbul Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, ODTÜ, Ege Üniversitesi. Yeni Türkiye’nin üniversitelerinin reklamlara gösterdiği özeni bu akademik konulara da göstermesini umarak Cem Yılmaz klişesiyle bitirelim: Eğitim şart!