Onur BAŞTÜRK
Oluşturulma Tarihi: Ocak 21, 2015 09:06
Öz hakiki Bu Tarz Benim’le asıl bizimki gerçek Bu Tarz Benim yarışmaları farkında değil. Asıl jüriye almaları gereken iki ismi fane halde es geçtiler: Engincan ve İdo.
Ben olsam Engincan’ı bir bölümlük de olsa konuk ederdim.
Hatta gerekirse Miami’ye bağlanırdım. O derece ısrar ederdim yani.
Bakınız şimdi İdo da Engincan’ın izinde.
Engincan Ural (solda) ve İdo TatlısesDaracık pantolon üstü uzun kazakla çektirdiği, fena halde eski tarz, “Geçen gün Londra Shoreditch’te arkadaşlarla geziniyorduk, ama bakan olmadı” diye konuşma balonu çizilebilecek fotosuyla filan...
Türkiye dönem dönem bir şeye sarıyor, malum.
Bir süredir de tarz olayına taktı.
O tarz benim şu tarz senin sürüklenip duruyoruz. TV’de tarz olmaya çalışan kızlar, onları överek ya da yererek hizaya getiren jüriler aslında gayet şunun farkında:
Giyim tarzı için önce bir yaşam tarzı lazım.
Ve o yaşam tarzı illa lüks olmak zorunda değil. Pekala orta halli bir yaşam tarzı sürenin de kimselere benzemeyen bir giyim tarzı tutturması mümkün. Ama kimse bunu yapmak istemez.
Çünkü yaparsan dikkat çekersin.
Dikkat çekince ne olur? Çok konuşulursun ve birileri gelir, “Kendine çeki düzen ver” der şefkatle karışık bir tehditle...
Dolayısıyla Türkiye’de gerçek anlamda bir sokak modası/tarzı olmaz.
Hele hele Tokyo’nun Harajuku kızları gibi bir şey asla olamaz.
Bizde sokağa şöyle bir baktığınızda gri/siyah montlu insanları, yine aynı renkte seçilmiş pantolonları ya da etekleriyle yürürken görürsünüz.
Ya tarz yapacak hali yoktur. Çünkü yaşam zaten telaştan ibarettir, bir de tarz yapmakla mı uğraşacaktır?
Ya da işte: Farklı olmayı istemez. Görünür olmayı tercih etmez.
Bu yüzden ekran karşısına geçince tarz olmaya çalışırken komik duruma düşen, ağlayan sızan kızları görünce hem eğlenir hem de “İyi ki böyle şebek hallere düşmüyorum yarabbi!” diye dua eder.
Ya da İdo’nun fotoğrafının altına, “Aga kendine gel, ne bu hal?” diye yazarak kendini rahatlatır. Bizim tarzımız ne yazık ki bundan ibarettir yani...