Güncelleme Tarihi:
Hiç kendi şarkısı olan mahalleyle, olmayanı bir olur mu? Hele söz konusu eğlenmekse... Dilimde ‘Bizim Mahalle Tenekeli Mahalle’ şarkısının sözleri, kafamın içinde 9/8’lik ritmiyle bu yıl Hıdrellez’i İzmir Tepecik’teki Tenekeli Mahalle’de geçiriyoruz. İstanbul’daki Ahırkapı şenliklerine gitmişliğim var, az çok fikir sahibi olduğumu sanıyordum Romanlar’ın Hıdrellez kutlamaları hakkında ama yanılmışım.
Önce internette, sonra İzmir’de bizzat insanlara sorarak yaptığınız araştırmada benzer uyarılar çıkıyor karşınıza. Normal zamanlarda mümkünse yolunuz düşmesin, Hıdrellez eğlencesine katılırsanız yanınıza çok para almayın, çanta taşımayın. Bu uyarılar insanı daha çok tahrik ediyor aslında.
Güvenlikle ilgili yapılan uyarılar belli ki rencide etmiş onları. “Bu gece burada hiçbir olay yaşanmayacak” diye karşıladı ilk esnaf bizi. Slogan gibi tekrar ettikleri cümle ise, “Bu gece Rio Karnavalı gibi olacak”tı.
Evet, neden olmasın? Rio’daki karnavalın yapıldığı favelalarla Tenekeli Mahalle’nin evleri ruh ve beden ikizi gibi.
En hazır esnaf seyyar hıyarcı. Arabasını tepeleme salatalıkla doldurmuş. Caddenin iki yanı katlanmış plastik sandalye ve masalarla dolu.
Saat 21.00... Eğlenmek için şartlanmış bir insan duvarı... Sokağın her köşesinde irili ufaklı onlarca gazino oluşmuş durumda. Yollara masalar kurulmuş, yemekler yenmeye başlanmış, alkol seviyesi yükselmiş. DNA’ları eğlenmeye ve oynamaya programlanmış kocaman, homojen bir kalabalık durmadan oynuyor.
Gecenin sonuna doğru Yenişehir Mahallesi’nin muhtarı Süleyman Çatalbaş’ konuşuyoruz. İlgiden hayli memnun ama yorgun: “Biz çalıştık bu akşam” diyor, “Eğlenme sırası bize geldi şimdi. ‘After party’miz var yarın. Piknik yapacağız”
Peşlerine düşüyoruz ertesi gün. Torbalı’daki Suyunbaşı mesire yerine gidiyoruz. Kesif bir duman kaplamış alanın üstünü. Yine 9/8 eşlik ediyor yine o mangal dumanına. Alanda alabildiğine renkli bir kalabalık... Üzerleri viski başta olmak üzere envayi çeşit içki şişeleriyle donatılmış. Dün gece kazandıklarıyla bugün bayram yapacaklar.
Eee birazcık eğlenmek onların da hakkı...
Kardeş Tepecik ne tarafta?
Cuma akşamı, (5 Mayıs) bindiğimiz taksiciden Tenekeli Mahalle’de Hıdrellez eğlencesinin olduğu yere bizi götürmesini istediğimizde bırakın İzmir’i, evrende böyle bir yer yokmuş gibi baktı yüzümüze. Bas konuş yöntemiyle bilen bir arkadaşından öğrenebildi neresi olduğunu nihayet. Biz oraya vardığımızda ahali, sokakta, baykonlarda, terasta yerini çoktan almıştı.
Çek, çek fotoşip! Bak böyle güzel çek...
İşçiler Caddesi’nden içeriye girdiğimizde Sebati’nin boynundaki fotoğraf makinesinden hemen anladılar gazeteci olduğumuzu.
Tepede 9/8’lik avize; altta caddeleri, sokaklarıyla bütün mahalle....
9/8’lik bir ritm havada asılı, herkesi esir almış. Cadde üzerinde dört-beş noktada eğlence düzeneği var ama her kapının önü ayrı bir sahne sanki. Mahalledeki caminin avlusu ve terası da dahil. Farklı farklı sesler birbirine karışsa da ritm tek.
Cadde üzerinde yürümek mümkün değil. Yürümüyor bir ayine katılmış gibi oynuyorsunuz. Ara sokaklarda da eğlence bütün hızıyla devam ediyor. Tüm semt, misafiriyle, sakiniyle Hıdrellez kutluyor.
Bir melodi gibi hür ve özgür, bir ritm gibi kardeşçesine...
İzmir’den, çevre illerden gelen binlerce kişi... Toplu bir ayin var sanki. Havadaki o 9/8’lik ritm eşitlemiş herkesi. Bütün o paranıza sahip çıkın, yanınıza çanta almayın uyarılarını boşa çıkarmış müzik. Kimsenin başka birinin malına mülküne bakacak hali yok.
Gece, melek ve bizim ‘şugar’lar
Küçücük kızlar dansöz kıyafetleri ve abartılı makyajlarıyla gecenin maskotu gibiler. Ablalarıyla yarışırcasına göbek atıp oynuyorlar.
Dün yorulduk, bugün oynayalım!
Ertesi gün ‘Suya girmek yasaktır’ tabelasının hemen altında derenin içine piknik masaları konmuş bile.
KAKAVA ATEŞİ GİDEREK BÜYÜYOR
Kakava Şenlikleri’nde bu yıl rekor katılım vardı. 80 bin kişi Edirne’deydi. Diğerleri gibi ben de ateşin üstünden atlamaya doyamadım.
Yanımızdaki mahallenin hatırı sayılır abisinin iki adım arkasında Coşkun Aral’la birlikte ilerliyoruz. Gözüme ilk çarpan bulunduğumuz sokağın ismi: Deli Selim... Her taraftan alevler yükseliyor, müzik sesi duvarlarda yankılanıyor. Mahallenin gerilimi yüksek ama neşesi bol.
Burası Edirne’nin sekiz Roman mahallesinden Kemikçiler... Girilmesi en zor olanı. Namı tüm şehre yayılmış. Ama bu akşam her şeye değer çünkü vakit, Kakava Şenliği vakti...
- 1400 yıllık gelenek: Türkiye’nin değişik yerlerinde Roman vatandaşlar bu geleneği kutluyor. Edirne ise Türkiye’de bu kutlamaların merkezi haline gelmiş durumda. Bu yıl da Kırkpınar Güreşleri’nin yapıldığı Sarayiçi’ndeki meydanda boyu 8 metreyi bulan ateş yakıldı. Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan’ın verdiği bilgilere göre, bugüne kadarki en büyük katılım: Şenlikler için Edirne’ye gidenlerin sayısı 80 bin.
- Dans eden kızlar: Yurdun dört bir yanından katılım var. Bursa’dan gelen Elif Macit, Roman kıyafetleriyle ateş başında dans ediyor. Altı yıldır Kakava Şenlikleri’ne geldiğini anlatan Macit, özellikle otantik kıyafetler giyip dans etmeyi sevdiği için Edirne’ye geldiğini, bundan sonra da gelmeye devam edeceğini anlatıyor.
- Az kavga, çok eğlence: 77 yaşındaki Ürküş Zımba, eskiden şenliklerde çok kavga çıktığını ama artık insanların eğlenmeyi tercih ettiğini söylüyor. Güvenlik nedeniyle girmeye çekinilen Kemikçiler’de Osman Şavul bütün ailesiyle birlikte evlerinin önünde oynuyor.
- Yabancı konuklar: İsveç’ten Tayland’a gitmeye çalışan gezgin ikili Mathias Risbor ve Tommie Gyllin de şenliklerde eğlenenler arasında. Burayı arkadaşlarından duyduklarını ve çok eğlendiklerini anlatıyorlar: “Dünyanın pek çok yerinde festivaller izledim. Ama bu çok farklı. Yılın stresini attık.”
- Babafingo çıkacak mı: Sabahın ilk saatlerine kadar eğlenilip sonra hep beraber Tunca Nehri kıyısına geçiliyor. O saate kadar kimse uyumuyor. Ama bu yıl, Kakava kültürünün bir parçası olan Tunca Nehri’ne girme ritüeli yapılmıyor. 6 Mayıs’ın ilk saatlerine Tunca Nehri kıyısında giren Romanlar, burada daha önce öldürüldüğüne inanılan ‘Babafingo’nun yeniden sudan çıkışını bekliyor.
- Gelsin dilekler: Bu esnada dilekler dileyen ve dileklerini Tunca’ya atan ya da dilek ağacına bağlayan binlerce kişi dualar ediyor. Babafingo sudan çıksın, çıkmasın... Romanlar bu geleneğin yaşaması için her yıl aynı yerde ve aynı saatte bir araya gelecekleriniun garantisini veriyor. Sizi de davet ediyor.
‘Ta’ ne dedin? ‘Ta-sar-ruf’?
Hesapsız kitapsız, gelecek kaygısı olmadan, biriktirmenin geçer akçe olmadığı bir hayatın tadını çıkarıyorlar.