Güncelleme Tarihi:
“Hayat bir kutu çikolata gibidir Forrest, içinden ne çıkacağını asla bilemezsin.” Forrest Gump filminde anne Sally Field’in oğluna verdiği bu diskur, günümüzün popüler çöpçatan aplikasyonu Tinder’ın işleyiş biçimini gayet güzel anlatıyor.
Dünya çapında 50 milyondan fazla kullanıcısı olan aplikasyonun esbabımucizesi nedir, denemeyenlere açıklayalım: Facebook hesabınızı kullanarak bağlanıyorsunuz, bir ekran açılıyor, size bir tür katalog sunuyor. Bir parmak ucu hareketiyle beğenmediklerinizi pas geçip, beğendiklerinizi işaretliyorsunuz. Karşı taraf kendi kataloğunda sizi beğendiyse ‘eşleşiyorsunuz.’ Konuşmanız için ayrı bir ekran daha açılıyor. Gerisi size kalmış...Yurtdışında malum, bu uygulama daha çok gecelik ilişki arayanlarca kullanılıyor. Taraflar karşılıklı eşleşip, eğlenip, kendi yollarına gidiyorlar. İstisnalar olsa da, ana çerçevede olay bu.
Gündem toplantımızda, Vanity Fair’de aplikasyonla ilgili bir makale sayesinde bu konuyu masaya yatırdık. İlişkisi olan erkek tayfası “Ahh bekârlık zamanımızda olsa ne ekmeğini yerdik” cümlelerini saydı döktü. İsmi bizde saklı bir bekâr muhabirimiz tepki gösterdi: “Ben yükledim, bir şey olmadı. En fazla bir şeyler içiyoruz, sonra herkes yoluna...”
Haliyle ‘bu işler Türkiye’de nasıl yürüyor’un derdine düştük. Araştırma metodlarını tartışırken toplantımıza konuk olarak katılan Cansu Çamlıbel farklı bir öneriyle topa girdi: “Ekipten bir kadın, bir de erkek kullansın, karşılaştırın.” Masada tek bekâr kız olarak ihale bana kaldı. Erkek kısmı da teknoloji yazarımız Patrick Özdemiroğlu’na emanet edildi.
İşe alan çalışması yaparak başladım. Fotoğraf kaydırma işleminin günde bir milyar civarında yapıldığını göz önüne alırsak, çevremde de ‘Tinderella’ları yani aplikasyonu kullananları bulmam zor olmadı.
Böylelikle ikinci aşamaya geldik. Profilimi oluşturdum. Çok seçici olmadan muhtelif resimleri beğenmeye başladım. Bir gariplik var: Neye dokunsam saniyesinde eşleşiyorum. “Gisele Bündchen olsam ancak bu kadar ilgi görürdüm” diye düşündüm ve kullanıcı olan erkek arkadaşlarımdan birkaçına danıştım. Meğer çoğu kullanıcı, ‘solusun, yeter’ düşüncesiyle önüne çıkan her profili beğeniyormuş. Bu yüzden beğeni hakları sınırlandırılmış durumda. Eğer daha fazla beğenmek ya da pas geçtiğinizi bir daha görmek isterseniz, paralı üyelik Tinder Plus’a abone olmanız gerekiyor.
İLK FİYASKOLAR
Dünya çapında 1 milyar civarında günlük fotoğraf kaydırma işlemi yapılıyor.
İlk baştaki eşleşmeler tam bir kâbustu: 29 yaşındaki Gökhan’la, “Merhaba, nasılsın” diye başlayan muhabbet jet hızıyla şekil değiştirdi. Bir kıskançlık, bir tripler... Beni dakika dakika takip edip “Saat 10.30’da girmişsin, kimleri beğendin, çıldırtma beni!” türü mesajlara boğdu. Ne kadar uzakta olduğunuzun görünmesi de ayrı bir dert: “15 dakikaya yanımdasın, gel Seyrantepe’ye hayatını yaşatayım bebişim” türü mesajlar gırla gitti. Rastladığım yabancı kullanıcıların çoğu Türkiye’ye gelince takılabilecekleri, mümkünse konaklamayı da sağlayabilecek kızların peşinde: “Gelirsem evinde kalabilir miyim?” türü sorulara hazır olun.
BENİM BULUŞMAMA GELİNCE...
Sohbet de bir yere kadar... İş sonunda benim biriyle resmen ‘date’e çıkmama geldi. “Böbreğimi satar mı, içkime ilaç atar mı, üçüncü sayfaya çıkar mıyım” kuşkularıyla profillere çok daha ‘alıcı’ gözle bakmaya başladım. Aralarında en ‘cool’ görünenle, iki haftanın sonunda buluşmaya karar verdik.
İşim gereği tanımadığım insanlarla röportaj yapıyorum. Ama hakkında ‘sıfır’ şey bildiğin biriyle buluşmak ayrı bir şey. Giysi seçmek bile dert... Ne spor ne şık, orta yol bir şeyler giyip, arkadaşlarımı da “Bir şey olursa mesaj atarım, ararsın” diye tembihleyip, buluşma yerimize yollandım.
Konuşmamızın açılış cümlelerinden biri ondan geldi: “Bu aplikasyon aslında iki sokak ötede oturan insanların tanışması için yapılmış bir şey değil.” “İşte başlıyoruz” diye düşündüm ve sordum: “Nasıl yani, bu sadece seks için kullanılan bir uygulama mı?” “Şart değil” dedi, “sanırım nasıl kullandığınla alakalı.”
Sonrasına gelince... İtiraf ediyorum, gerçekten çok iyi vakit geçirdim. “Hiç tanımadığın bir adamla oturup dört saat konuşacaksın” deseler, inanmazdım. Ama olabiliyormuş. Sanırım uygulamanın çok başarılı olmasının nedenlerinden biri bu... Tabii karşı taraf ne düşündü bilemem... “Kızın biriyle buluştuk, dört saat boyunca kafamı ütüledi” de bir alternatif.
KADINLAR ANLATIYOR
GÖKÇE, İLETİŞİMCİ, 27 YAŞINDA:
Eşleştiği 34 yaşındaki bankacıyla bir buçuk hafta mesajlaşıyor. İlk buluşma gayet iyi gidiyor, iş “bana gidelim”e dönüyor. Ama o da nesi? Eve gidince adam soluğu yatak odasında değil, banyoda alıyor. Gökçe “Acaba midesi mi bozuldu?” diye düşünürken içeriden bir davet: “Lütfen yanıma gel ve bana bir kese at!”
BURCU, AVUKAT, 31 YAŞINDA:
Kendi yaşlarında, serbest meslekle uğraşan birini beğeniyor. Sohbet konuları: Hobiler, iş, güç. Her şey iyi, hoş. Buluşmaya karar veriyorlar. “Nasılsın?” sonrası ilk cümle: “Bir arkadaşımın bir sorunu var da, bir şey danışacaktım.”Anlaşılıyor ki adam evli, karısı onu aldattığı için boşanma davası açmaya hazırlanıyor. Mal varlığının kaçta kaçının gideceğinin derdinde. Bedava avukatlık hizmeti almak için de uygulamada avukat kız avında.
CANSU, ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ, 19 YAŞINDA:
Uygulamada tanıştığı bir çocuk, hayvansever olup olmadığını soruyor. “Evet” cevabına karşılık “Peki kedilerle aran nasıl?” Anlaşılıyor ki adamın İran kırması kedisi yavrulamış, bebekler de 500 euro’dan satışta. Bu da ‘ona özel’ fiyatı.
GÖZDE, SATIŞ UZMANI, 27 YAŞINDA:
Beş aydır birlikte olduğu nişanlısı Kerem’le (29) Tinder’da tanışmış. Ama bunu aileleri başta olmak üzere herkesten saklıyorlar, farklı tanışma öyküsü uydurmuşlar. Sebep: ‘Eş dost ne der’ stresi.
SELİN, HALKLA İLİŞKİLER UZMANI, 34 YAŞINDA:
Kendisini beş gün boyunca iltifatlara boğan biriyle hafta içi bir şeyler içmeyi kabul ediyor. Buluşma noktasına geldiğinde adam ona şöyle bir bakıp, telefonundan yeni adayları seçmeye başlıyor. Kızın konu açmak için sorduğu “Nerelisin”e “Sana ne ya, Rus’um ben Rus!” türü karşılıklar geliyor. Büyük final: Buluşma, adamın ‘tuvalete’ kalkıp, hesabı kıza kilitleyerek kaçmasıyla son buluyor.
ERKEKLER ANLATIYOR
Sanalın gerçek olana hükmettiği çok acayip zamanlar yaşıyoruz. “Çift olma” hadisesini de yeni icat ettiğimiz davranış bozukluklarımızdan bağımsız görmek mümkün değil. Dijital çöpçatan ürünler; kadın erkek ilişkilerini yeniden yapılandırıyor, kur yapmanın konvansiyonel kuralları çeyiz sandığına kalkıyor.
Evet, bir paragraftır ‘çöpçatan’ app anlatıyoruz ve hâlâ ‘Tinder’ demedik. Tabii ki hiçbirimiz Tinder gibi app’lere girmiyoruz. Arkadaşımızın zoruyla bir kez bakıp kapatıyoruz. Ya da merak edip giriyoruz ve sonra hesabı kapatmayı unutuyoruz. Tinder, insanlar kullanmadığı halde milyonlarca üyesi olan tek uygulama!
Bu dönemde radikal bir değişim geçiren erkekler yeni dijital olanaklara dört kolla sarılmış durumda. Erkek Tinder kullanıcılarıyla konuştuğumda sevgililik kurumuna karşı mesafeli, düşünceleri ve tavırları köşeli, opsiyon enflasyonundan başı dönmüş, arz-talep dengesi kadar şaşkın bir grupla karşılaştım:
KAAN, FİNANS UZMANI, 33 YAŞINDA
“İlk Tinder buluşmamda 15 dakika sonra ‘Benden daha iyisini bulamazsın, artık başkalarıyla yazışma!’ diyen bir hanım arkadaşa denk geldim. Arkadaşıma mesaj attım, beni aradı. ‘Kalkmam gerekiyor’ diyerek koşarak uzaklaştım.”
ATAKAN, BANKACI, 37 YAŞINDA:
"Yeni başlarken kendine layık olduğunu düşündüklerini sağa kaydırıyorsun. Ama çoğunlukla sağa kaydırdıkların da seni kendine layık görmüyor. Belli bir nokta sonra çıta düşüyor, özgüven yaralanıyor ve eşleşmeler başlıyor. Bence kadınlar da aynı süreçten geçiyor.”
KORHAN, GAZETECİ, 29 YAŞINDA:
“En büyük sorun ‘Tinder kezbanları.’ Erkek buluşmalarda sürekli testten geçiyor, amaç sevgililik kriterlerini sınamak. Bunu acayip ustaca yapıyorlar. İlk günden hedef sevgililik olunca, otomatikman ilişki fikrinden soğuyorum.”
TUGAY, GRAFİKER, 33 YAŞINDA:
“Kadınlar gerçek hayatta birini beğense bile genelde bunu çok iyi saklıyor. Tinder’da bir kadının beğendiğini beyan ediyor olması dengemizi bozdu. Geçen gün stylus kalem ile tüm fotoları sağa atan küçük bir robotun videosunu izledim. Çok mantıklı.”
EMRAH, KUAFÖR, 24 YAŞINDA
“Yaşadığı yer Manchester olarak görünen bir kızla yazışmaya başladım. Bir süre sonra itiraf geldi: ‘Aslında İstanbul’da oturuyorum. İngilizcemi geliştirmek istiyorum. Arkadaşlarım yabancı adamlarla tanışırsın dediler, o yüzden lokasyonu İngiltere yaptım’.
SERHAT, MÜHENDİS, 31 YAŞINDA
“Rusya’da yaşayan bir kadınla karşılıklı birbirimizi beğendik. Moskova’ya gelebileceğimi söylediğimde, “Lütfen, sence de burada yeterince Türk erkek yok mu?” dedi. Ağlayarak güldüm.”