Güncelleme Tarihi:
1- SİZİN OYUN ARKADAŞINIZ VAR, ONUN HAYAL ARKADAŞI VAR
Çocukluk demek uzun yıllarınızı bir oyunun peşinde geçirmek demektir. Bu oyunları beraber oynayabileceğiniz bir kardeş oldu mu daha çok gürültü ve kaos yaratabilirsiniz. Önemli olan çığlık çığlığa koştururak komşuları uyutmamak. Ama tek çocuksanız bu görevi yaparken biraz zorlanırsınız. O zaman devreye sonsuz hayal gücü girer. Arkanızda 1000 atlı da koşar, dev bir kedi de. Artık orası size kalmış.
2- SİZ PAYLAŞMAYI BİLİRSİNİZ, O SAKLAMAYI
Kalabalık ailelerde basit bir kural vardır. Eve muz alınırsa bütün kardeşler eşit paylaşır, öyle oturup hepsini tek birinin yemesi ayıptır. Bu yüzden paylaşmayı öğrenmek, okumayı öğrenmek kadar önemlidir. Ama tek çocuksanız eve giren herşey sizindir. Sadece ama sadece sizin. Sizden de saklamayı öğrenmeniz beklenir. Anne babanın gurur gururlu bakan gözlerine o yaşta pek anlam veremezsiniz tabii.
3- MAHREMİYET ÖNEMLİDİR
Evin prensesi ya da prensi olarak hep kendine ait bir odan olacak. Ama hayat ilerliyecek ve kendini kalabalık bir soyunma odasında elbise değiştirirken bulacaksın. Etrafında hiçbir şey yokmuşçasına hareket edenlerin çoğunun kardeş sahibi olması yüksek ihtimal. Yoksa bir insan nasıl bu kadar rahat pantolon çıkarır ki. Değil mi ekselansları?
4- EV İŞLERİNDE BECERİKLİDİR
Yaş biraz büyüyüp eliniz çekiç, tornavida tutar yaşa gelince annenin ağzından isminiz düşmez ya. İşte oradan kaçmanın tek yolu bu işleri küçük kardeşe yığmaktır. Kardeş olmayınca mecbur alacaksınız elinize aletleri vana sıkmaktan tut, ampül değiştirmeye artık karşınıza ne çıkarsa bir çırpıda halledersiniz. Arkadaşlarınıza ‘Vida ne yöne doğru sıkılır?’ diye basit bir soru yöneltin. Cevaplar size gerekli bilgiyi verecektir.
5- ERKEN OLGUNLAŞIRLAR
Olgun biri olmanın tek çocuk olmakla direk bir bağlantısı yoktur. Ama küçük yaşlardan itibaren büyüklerin ne dediğini anlamak, niye kavga ettiklerinin nedenini bulmak ve arada kalmadan stressiz bir hayat geçirmenin yollarını daha çabuk kavrarlar. Sınıfta ‘Hocam bu bilgiler ileride ne işimize yarayacak ya!’ diye sormazlar çünkü her bilgiye değer vermeyi çok eskiden öğrenmişlerdir.