Güncelleme Tarihi:
“Yanındaydım, beraber yüzüyorduk” diye anlatıyor bir yakını ardından, “Dalga bir anda onları geri attı. Geri gelemediler, dalga onları itiyordu. Bir iki metre yaklaştım onlara ama kurtaramadım.”
Kardeşi Sami’yi son anda kurtardılar ama Muhammed Nazım, daha 17’sindeydi Kilyos sularında boğulduğunda. Her yıl deniz, göl, akarsu veya baraj sularında can veren yüzlerce kişiden sadece biriydi. Bayram tatili için İstanbul’a gelmiş, biraz serinlemek istemişti. Cesedini çok sonra buldular.
Suda boğulmak, trafik ve ev kazalarından sonra en önemli üçüncü kazayla ölüm sebebi; Türkiye’deyse en sık görülen ölüm şekli sıralamasında beşinci. Son beş yılda Türkiye’de 4643 kişi boğularak hayatını kaybetti; sadece İstanbul’da geçen Şeker Bayramı’nda belediye cankurtaranları son anda 1284 kişiyi kurtarabildi.
İnsanların iyi yüzme bilmeden suya girmesi, “Türk’e bir şey olmaz” şiarıyla tehlikeleri görmezden gelmesi ve dalgalı havalarda denize girmekten tüm uyarılara rağmen vazgeçmemesi yıllardır değişmiyor. Boğulma vakalarının yüzde 68’ine neden olan rip akıntısı da (içe çeken akıntı) hâlâ pek konuşulmuyor. Bu akıntıda sahile gelen dalga geri dönerken çok hızlı bir şekilde hareket ediyor. Prof. Dr. Osman İmamoğlu, rip akıntısına kapılan birinin çok iyi yüzme bilse dahi boğulabileceğini söyleyip ekliyor: “Şunu kesin olarak bilmeliyiz ki şimdiye kadar bir şey olmamış olması, biz iyi yüzme bildiğimizden değil, güçlü bir rip akıntısıyla karşılaşmadığımızdandır. ‘Ben zaten açılmıyorum ancak belime kadar olan yerde yüzüyorum’ düşüncesi de yanlıştır. Çünkü rip akıntıları tam kıyıdan ve bilek hizasından başlar. Birçok insan ayağı yere basarken, kendini emniyette hissederken boğulmaktadır.”
Ne deniz kenarındaki uyarıcı levhalar (ki onlar zaten neredeyse yoklar) ne sulama kanalı/barajlardaki (varsa) 1-1.5 metrelik korkuluklar bu ölümleri durduruyor. Zaten Devlet Su İşleri (DSİ) de “2013 itibariyle, idaremizce inşa edilerek işletmeye açılan baraj ve göletlerin kıyı çizgileri yüzbinlerce kilometreyi bulduğundan, doğal göl ya da denizlerde olduğu gibi çevresinin tamamının tel çit ya da korkulukla çevrilmesi ekonomik açıdan mümkün değildir” diyor.
DSİ'nin “Yasak ve uyarı levhaları en fazla 200 metre arayla yerleştirilmelidir” ifadesinin 2011 yılında ‘uygulamada karşılaşılan zorluklar nedeniyle’ “yasak ve uyarı levhaları görüş mesafesinde uygun aralıklarla yerleştirilmelidir” şeklinde muallak bir ifadeyle değiştirilmesine de cankurtaran tesislerinin yetersizliğine de müdahale eden yok...
Gökhan Tuna bir cankurtaran eğitmeni. Boğulma vakalarının birçoğunun vatandaşların bilinçsizliğinden kaynaklandığını söyleyip birçok tesiste bırakın oksijen tüpünü, kurtarma kemerini, sertifikalı cankurtaranın bile olmadığını anlatıyor: "Varsa bile bunların büyük çoğunluğu otelin çaycısı, resepsiyonisti; yüzmeyi iyi bilmeyen kimseler. Bunların standardı ve cezai herhangi bir işlemi de yok. Bu koşullarda da ölümler kaçınılmaz oluyor.”
Bugün, izlediğimiz tüm film ve dizilerde boğulan kişinin elini kolunu salladığını, çığlık atarak yardım istediğini görüyoruz. Oysa ki bu, büyük bir şartlanma... Dünyaca ünlü cankurtaran Frank Pia, birkaç istisna dışında boğulan kişinin yardım isteyebilecek durumda olamayacağını söylüyor: “O can havliyle kişinin önceliği konuşmak değil, nefes almak oluyor. Boğulurken ağzı, su yüzeyinde yardım istemesine yetecek kadar kalmıyor bile. Boğulmak yetişkinlerde sadece 60, çocuklardaysa 20 saniye sürüyor. Bu kadar kısacık bir zaman diliminde de ancak nefes almaya çabalıyorlar. Yani her daim çok kontrollü ve tetikte yüzmek, yanımızda biri varsa iletişimde olmak gerekiyor."
YÜZDE 22’Sİ ÇOCUK
* Erkekler ve çocuklar boğulma istatistiklerinde ön sıralarda. 5-14 yaş grubu çocuklarda dördüncü en sık ölüm nedeni.
* İstanbul’da en fazla boğulma olayları Şile, Silivri, Arnavutköy ve Çatalca’da meydana geliyor.
* Adana gibi sıcak iklim şartlarına sahip illerde kanal boyu motorize polis ekipleri görev yapsa da bu, Adana’nın son 10 yıl içerisinde en çok ölümlü boğulma vakasının görüldüğü il olmasını engellemeye yetmiyor.
* İstanbul’da rip akıntısının en çok görüldüğü yerler Çatalca, Arnavutköy, Eyüp, Sarıyer, Beykoz ve Şile. Türkiye’de her yıl en az 100 kişi rip akıntısı nedeniyle hayatını kaybediyor.
* 2007-2012 yılları arasındaki boğulma vakalarının yüzde 22’sini 18 yaş altı çocuklar oluşturmuştu.